Yılmaz ailesine zulüm üstüne zulüm video
İslami faaliyetlerinden dolayı 12 yıllık bir yargılama sonucu cezası Yargıtay tarafından onanan Diyadin Yılmaz'ın, oğlunu ameliyat ettirdiği hastanede tutuklanmasının ardından, benzer bir zulmün kardeşi Cesim Yılmaz'a da yapıldığı ortaya çıktı.
MUŞ - İslami kimliğinden ötürü 12 yıl boyunca yargılandığı davadan aldığı cezanın onanmasından sonra, ağabeyi Diyadin Yılmazın oğlu Mesut Yılmaz'ın hastalığı nedeniyle İstanbul'a hasta ziyaretine giden Cesim Yılmaz, İstanbul dönüşü Bozüyük'te oturan ablasını ziyareti esnasında, Polis tarafından misafir olarak kaldığı ablasının evine yapılan baskın sonucu tutuklanarak cezaevine konuldu.
Ağabeyi Diyadin Yılmaz'ın çocuğunu ameliyat ettirdiği hastanede kelepçelenerek tutuklanmasından sonra, kardeşi Cesim Yılmaz'ın da aynı dava kapsamında hukuksuzca tutuklanmasına tepkisini dile getiren Mehmet Yılmaz, aile olarak Muş'ta yıllardan beri Emniyet tarafından büyük baskılara maruz kaldıklarını belirtti.
Son tutuklama kararları ile ilgili konuşan Mehmet Yılmaz, "Kardeşlerimin yargılanma süreci zaman aşımına uğramasına rağmen, yeniden yargılanarak tutuklanması aileyi ciddi manada sıkıntıya sokmuş ve mağdur etmiştir. Diyadin ağabeyim artık torun sahibi bir insan. İstanbul'a çocuğunu ameliyat ettirmek için gitmişti. Çocuğunu ameliyat ettirdikten sonra, ameliyattan çıkan çocuğunun odasında iken, İstanbul Polisi tarafından hasta ve ameliyatlı olan çocuğunun gözleri önünde tutuklanarak cezaevine atıldı" dedi.
Ağabeyinin, hanımının ısrarına rağmen oğlunun olduğu odada tutuklanarak götürülmesini, emniyet teşkilatının sadece kendilerini rencide ve mağdur etmeye yönelik operasyonu ve psikolojik baskıları olarak değerlendiren Mehmet Yılmaz, "Bizim suç teşkil edecek hiçbir davranışımız ve eylemimiz olmamıştır. Biz Muş'ta esnaflık yaptığımız için herkes bizi çok iyi tanır" ifadelerini kullandı.
2010 yılında aynı muamelenin kendisine yapıldığını dile getiren Yılmaz, bir gecede tutuklama kararının çıkarıldığını ve kızının rahatsızlığı nedeniyle gittiği Elazığ Araştırma Hastanesinde iken, Elazığ Polisince hastanede gözaltına alınarak cezaevine konulduğunu hatırlattı. Polislere kızının tedavisi için bir kaç gün izin vermelerini istemesine rağmen tutuklayarak cezaevine götürüldüğünü belirten Yılmaz, oradaki amirlerden birinin 'Sizin ailece adınız çıkmış, bizim yapacağımız bir şey yok. İnsanın adının çıkacağına canı çıksın' dediğini belirtti.
Yılmaz konuşmasının devamında, tutuklandığı 2000 yılında iki yıl içinde beş cezaevine sürgün edildiğini, kendisinin cezaevi hayatı yaşamadığını, aksine cezaevlerinde sürgün hayatı yaşadığını söyledi.
"Şu an tutuklanarak cezaevine atılan kardeşim Cesim Yılmaz 90'lı yıllarda 15 yaşında iken polislerce tehdit edildi ve bu tehditler sonucunda korkup Muş'u terk etti" diyen Yılmaz, o zamandan beri kardeşinin Emniyet birimlerince sıkı takibe alınmış olduğunu ve 15 yıllık bir süreden sonra Van Ağır Ceza Mahkemesinin 2012 Aralık ayında kendisine verdiği ceza sonucu kardeşinin misafirlikte iken kaldığı eve baskın yapılarak tutuklandığını söyledi.
Yılmaz konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Kardeşim ablamı ziyaret ettikten sonra zaten gelip Muş Emniyet Müdürlüğüne teslim olacaktı. Ancak baskın yapılma şekline baktığımızda Emniyet birimleri hem bizim hem de çevremizdeki insanların üzerinde psikolojik bir etki bırakmak istiyor" şeklinde konuştu.
Ablalarından aldıkları bilgiye göre Emniyet Müdürünün silahlı bir çatıma çıkması ihtimali üzere bu şekilde bir baskın yaptıklarının altını çizen Yılmaz, "Bizim bu güne kadar bir polisle bırakın çatışmayı, tartıştığımız dahi görülmüşse bunu İspatlasınlar. Bugüne kadar kime bir zararımız olmuş ki bize bu şekilde hukuk dışı muamele yapıyorlar. Devlet eğer kendi halkına karşı bu politikalarına devam ederse, kendi halkını kendisine düşman edecek. Devlet bu muameleler ve baskılarla halkı kendisine düşman etmekten başka hiçbir kazanç elde edemeyecektir. Bizim atalarımız Müslüman'dır, bizde Müslüman'ız ve bu ülkede Müslüman'ca bir hayat yaşamak istiyoruz. Bu rabbimizin bize yüklemiş olduğu bir sorumluluktur. Kafirlere, Hristiyanlara, Yahudilere ve solculara istediği şekilde yaşama hakkı var da, bir tek Müslüman mı bunun dışındadır. Bu ne biçim bir anlayıştır. Unutulmasın ki, eğer suçumuz Müslüman olmaksa ölünceye kadar bu suçu üzerimizde taşıyacağız ve Müslüman'ca öleceğiz. Bize bu zulmü reva görenler bunu kafalarına bu şekilde soksunlar" ifadelerini kullandı.
Son olarak, Devlet yetkili ve yöneticilerinin bu zulmü durdurmalarını isteyen Yılmaz, kendilerine bu zulmü reva görenleri Allah'a havale ettiklerini ve yarın mahşer gününde Allah'ın huzurunda yakalarına yapışarak bu yaptıklarının hesabını soracaklarını söyledi. (M. Şirin Çağlayan - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.