Yola Ekin Ekmek

Yaşlıca bir bilge oğlunun vefatından dolayı kederlenmiş, sessizce gözyaşı döküyordu. Allah Teâlâ, o dertli bilgeye ders vermek için yeryüzüne insan suretinde iki melek gönderdi. Melekler yaşlı bilgenin yakınına kadar sokulup kavga etmeye başladılar. Meleklerden biri şöyle diyordu: "Bu adam benim ektiğim tarlamın içinden geçip ekinime zarar verdi."  Öteki ise, şöyle diyordu: "Ben yolda gidiyordum. Birden yolumun üzerine ekin çıktı. Baktım yolun içi ekilmiş, başka gidecek yol yok. Mecburen ben de ekinin üzerinden yürümek zorunda kaldım."  

 Yaşlı bilge dayanmadı, birinci meleği uyardı:" Umumun yoluna ekin ekilir mi, oradan bütün insanlar geçecek." O zaman melek yaşlı bilgeye döndü: "Peki, ölümden bu kadar üzülmeye değer mi? Ölüm de bir yoldur. O yoldan bütün insanlar geçecek değil mi?" dedi. Mahcup ve mahzun bir edayla boynunu büken yaşlı bilge, ebedi hayata lazım olan muhabbet ekinlerini ölümün yoluna ektiğini fark etti.

Madem hakikat böyledir, ey dost! Sakın ola ki muhabbet ekinleri ve güllerini ölüm yoluna ekme. Aksi halde hoyrat esen bir rüzgar ekinlerini kökünden söküp savuracağı gibi, güllerini de elinden alır pareler.  

 Dostlar! Kalbinizi ölüme giden yola koyarsanız, o yoldan gelip geçen herkes onu çiğnemek zorunda kalır. Sonra nedamet içinde ah u zara düşersiniz bir ömür boyu... Dostum! İyisi mi kalbinizi ölümlülerin yürüdüğü yola değil, ölümlülerin ölümsüzleştiği yere koyun ki kalbiniz/kalpleriniz hep ötelerde ve yücelerde kalsın...

Hem Rabbimiz yüce kitabında: "Her nefis ölümü tadıcıdır; sonra bize döndürüleceksiniz."   (Ankebut:57) buyurmuyor mu?

Dostlar! El Hak bu böyledir. Dünya hayatına fazla heves etmeyin, zira herkesin er veya geç öleceği, emaneti teslim edeceği bir hakikattir. Kaldı ki hiç kimse bu aleme ebedi yaşamak için gelmemiştir. Öyleyse, asıl gayeniz, hayatı kurtarmak değil, imanınızı kurtarmak olmalıdır. Dahası, imanınızı nasıl koruyacağınızı ve Rabbinize ibadetin gereklerini yerine nasıl getireceğinizi öğrenmek olmalıdır.

"Sonunda mutlaka bize döneceksiniz ve yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz. "

Dostlar! Eğer hayatınızı kurtarmak için imanınızı kaybetmişseniz, o zaman ahiretteki akıbetiniz berbat olacaktır. Eğer imanınızı korumak için hayatınızı kaybetmişseniz, bunun tam tersi bir durum olacaktır. Bu nedenle Allah(cc.); sadece bize döndürüldüğünüzde yanınızda azık olarak ne getireceğiniz konusunda bir çaba ve gayret sarf etmelisiniz. Hem yanınızda yaşamak için feda ettiğiniz bir imanı mı, yoksa inancınız için feda ettiğiniz bir hayat mı getireceksiniz?  Asıl ona bakar.  

Kaldı ki ölüm yok oluş değil, belki sevgiliye kavuşma kapısıdır. Efendimiz Hz. Muhammed(s.a.v), bu hususla alakalı buyurdular ki: "Ölüm bir köprüdür, dostu dosta kavuşturur." Allahu ekber!... El Hakk, doğru söylemiştir Allah Resulü...

Üstad Bediüzzaman da 'Mektubat' isimli eserinde ölüm hakikati için: "Sizlere müjde! Mevt idam değil, hiçlik değil, fenâ (yok olmak) değil, inkıraz(zeval bulmak) değil, sönmek değil, firak-ı ebedî (Ebedi ayrılık) değil, âdem (yokluk) değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in'idam (idama gitmek) değildir. Belki, bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm (Her şeyi sonsuz hikmet ve rahmetle yapan Allah) tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i ebediye (Ahiret saadeti) tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksan dokuz ahbabın mecmaı (dostların toplandığı yer) olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır." buyurmuşlardır.

Nitekim bize bahşedilen hayatın bir hatimesi olduğu kadar, üzerinde yaşadığımız dünyanın da bir hatimesi ve özeti olsa gerek... Sonuçta bin yıl yaşasanız da dönüp geriye baktığınızda, geçen bunca zaman, belki bir yıl... üç yıl...bilemedik beş yıl... hükmündedir ancak. Hakeza, çırpınıp içinde döndüğümüz şu dünya denizinde, çoğu kez dalgalarla boğuşup durduğumuz da bir hakikattir. Dalgalarıyla boğuşup sahili selamete çıkmak için çırpınan insanın hali pür melalini, şair dizelerinde ne de güzel resmetmiş...

Çırpınıp içinde döndüğüm deniz
Dalgalanır coşar rüzgarlarından
Mevce gelir coşar inleyen aşkım
Ah çektikçe kaynar gelir derinden

Dostlar! Belki dünya tarihinin, hatta özetini dahi okuma şansımız olmayabilir. Bilge bir insanın deyimiyle, dünya tarihinin özeti şudur: Doğdular. Acı, keder, hüzün ve elem ile birlikte aşk ve mutluluğu yaşadılar bu alemde... Hem ölüm yolunda ölümlülere muhabbet besleyip ekin ektileri için ölüm mukadder oldu vesselam!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.