M. Şerif DURMAZ
Yük ağır, yol uzun
Müslümanlar, yaşadıkları çağda İslam'a muhalif fikir, sistem ve ideolojileri tanımak ve İslam'ın onlar hakkındaki hükmünü bilmek zorundadırlar. Çünkü bir Müslüman'ın, batıl düşünceleri tanımadan, bu düşüncelerden kaçınması son derece zordur.
Yaşadığımız zaman içerisinde birçok Müslüman, İslam'a aykırı hareket eden ve düşmanlık besleyen sistem ve ideolojileri iyice tanımadığı için maalesef hayatını Allah'ın emrettiği şekilde idame edememektedir.
İsteği dışında gelişen olaylara -ister istemez- müdahil olmakta, bazen de İslam'a ve Müslümanlara büyük zararlar veren toplumsal vakıalarda taraf olmaktadır. Böyle bir tehlikenin farkında olunmalıdır.
Beşeri sistem ve ideolojilerin, Müslümanların şahsında tüm inananlara savaş açmış olduğu hepimizin malumudur. Bu savaş, fiili savaşlardan öte daha farklı teknolojik vasıtalarla yapılmaktadır.
Bilhassa bu savaşı; açıklık ve fuhşiyatı yaygınlaştırarak, içki, kumar ve faizi normalleştirmeye çalışarak, müzik ve futbolu hayatın ayrılmaz parçası göstererek yürütmektedirler.
İslam'a muhalif bütün sistem ve ideolojilerin stratejilerinde muhakkak bahse konu ettiğimiz taktikler bulunmakta; bu taktiklerle amaçlarına ulaşmaya ve Müslümanlara galebe çalmak istemektedirler.
Söz konusu savaş taktiklerini Mekke müşrikleri de Peygamber Efendimize ve sahabelere karşı uygulamışlardı. Onlar da fuhşiyat ve münkeratın yaygınlaşması için mücadele etmiş, böylece insanların ilahi mesajlardan bihaber kalmalarını hedeflemişlerdi.
Ama o zamanki tevhid yolcularının ihlâslı ve samimi mücadeleleri, Mekkeli müşriklerin hedeflerinde başarılı olmalarının önüne geçmişti.
İslam'a düşman olan beşeri sistem sahipleri de günümüzde silahsız yöntemlere başvurarak bu stratejiyi uygulamakta ve genç neslin ahlakını bozmak ve özünden uzaklaştırmak için her yolu denemeye devam etmektedirler.
Kötü amaçlarla kullanıldığında menfi sonuçların zuhur etmesine sebep olan televizyonu icat etmeleri, televizyon ve sinemalarda ahlaksız program, film ve diziler göstermeleri, billboard ve tabelalarda kutsal aile kurumunu değersizleştiren reklamlara yer vermeleri yürüttükleri kültürel savaşlarda uyguladıkları taktiklerden sadece bir kaçıdır.
İslam düşmanlarının bu yöntemlerle başlatmış oldukları savaşta; Müslüman toplumun içerisine nifak tohumları ekerek akılları karıştırma, insanları Allah'ın hükümlerine tabi olmaktan alıkoyma ve toplumu İslam medeniyetinden uzaklaştırma düşüncesi yatmaktadır.
Müslümanların şahsında bütün inananlara açtıkları savaşta İslam düşmanlarının tamamen başarısız oldukları söylenemez. Zira günümüzde yaşanılan toplumsal vakıalar, cinayet ve boşanma oranlarındaki artış ve Müslüman toplumumuzun içinde bulunduğu manevi buhran bunun kanıtıdır.
İslam'ı düşman belleyerek savaş açanlara karşı mücadele etmek ve silahsız savaş taktiklerinin tehlikelerinden bütün toplumun haberdar olması için çaba ve gayret sarf etmek, tüm Müslümanların yerine getirmesi gereken bir sorumluluktur.
O yüzden, İslam'a düşman olan sistem ve ideolojilere karşı mutlak surette mücadele etmek, kirli ve karanlık politikalarını deşifre edip halkı tehlikelerden haberdar etmek için her daim gayretkeş olmak zorundayız.
Unutmamamız gerekir ki İslam'ın gelişiminin ve dindar bir neslin yetişmesinin önündeki en büyük engel, bahse konu tehlikelerin varlığını hala aramızda güçlü bir şekilde sürdürüyor olmasıdır.
Bu tehlikeleri bertaraf etmeden toplumun aslına dönmesi zordur. Bu sebeple Müslümanlar olarak yükümüzün ağır, yolumuzun uzun ve işimizin de kolay olmadığının farkında olarak hayatı idame ettirmemiz gerekmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.