Sait ŞAHİN
Yürüyüşün finish çizgisi, kaosun start çizgisine dönüşebilir
Kılıçdaroğlu'nun adalet yürüyüşü devam ediyor. Bugün itibari ile Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşü on beşinci gününe girdi. Ana muhalefet partisi lideri için böyle bir yürüyüş, siyasi bir kariyer. Yürüyüşün amacı konusunda çok şeyler söylemek mümkün. Ancak denilebilir ki, Kılıçdaroğlu parti liderliği boyunca ilk defa etkili bir muhalefet yapıyor.
Kılıçdaroğlu, eline taktığı dövizde yazılı “adalet” konusunda gerçekten samimi midir? Veya Kılıçdaroğlu kimlere adalet istiyor?
Kılıçdaroğlu'nun adalet konusunda samimi olmadığını anlatmak için uzun uzadıya konuşmaya, örnekler ortaya koymaya ihtiyaç olmadığını, bu ülkenin yakın tarihinden asgari düzeyde haberdar olan herkes bilir.
Kılıçdaroğlu'nun, CHP'nin liderlik koltuğunda oturması bile tek başına adalet konusunda samimi olmadığına yeter bir göstergedir. Bu ülkede yaşanan adaletsizlikler, ülkeyi idare etmiş partiler arasında adalet ile taksim edilse, hiçbir parti CHP'nin (kirli) eline su dökemez.
Çünkü CHP, bu ülkede zulüm ve adaletsizlik ile özdeşlemiş bir parti. Bugüne kadar da ne CHP'de adalet anlayışı konusunda bir değişim eseri gördük, ne de Kılıçdaroğlu'da, CHP'nin bu ülkeye bıraktığı zulüm mirasını ret ettiğine dair en ufak bir duruşa şahit olduk!
Bugüne kadar darbecilerin yanında yer almış ve her fırsatta darbe çağrısında bulunmuş CHP'ye liderlik eden Kılıçdaroğlu, bu yürüyüşü ile de FETÖ darbe sürecine ismi karışmış, partisine mensup bir milletvekili için yol tepiyor.
Bu yürüyüşün ilanı için yaptıkları tasarımda da Kılıçdaroğlu'nun fotoğrafının arka planında yer alan saf tutmuş subayların karesi de yine orduyu göreve çağıran bir mesaj gibiydi. Adeta CHP “adalet yürüyüşü” derken dahi orduya darbe mesajı verdi.
Kılıçdaroğlu'nun bu yürüyüş ile “Gezi Kalkışması” tarzında bir kaos peşinde olduğuna dair güçlü bir şüphe var. Bu şüpheleri besleyen haklı nedenler de var. Her şeyden önce Kılıçdaroğlu'nun “adalet yürüyüşü”nün HDP ile yaptığı görüşmeden sonra gelmiş olması çok manidar. Sonradan HDP cenahından gelen sahiplenme ve yönlendirmeler, bu yürüyüşün kapalı kapılar arkasındaki söz konusu görüşmede ortaklığa dönüştüğü görüntüsü verdi.
CHP-HDP ortaklığı yanında, işin içine karışan FETÖ'nün organize ve operasyonel kabiliyeti ile, sonradan dahil olacak olan “Gezi” tecrübesine sahip sol marjinal gruplar düşünüldüğünde, yürüyüşün finish çizgisinin kaosun start çizgisine dönüşmesi uzak bir ihtimal değil.
Yürüyüşün barındırdığı bütün bu ihtimallere ve CHP ile Kılıçdaroğlu'nun adalet konusunda kirli geçmişine rağmen “adalet” talebinin bu ülkede ciddi bir karşılığı var. Çünkü bu ülkede büyük bir adalet sorunu var. Geçmişin birikmiş adaletsizlikleri yanında Ak Parti iktidarının da sebep olduğu adaletsizlikler var.
Hakikat şu ki; CHP ve Kılıçdaroğlu'nun adalet konusunu istismarları, bu ülkede biriken ve gittikçe artan adalet sorununu ortadan kaldırmıyor. Hatta Ak Parti iktidarı, adalet konusunda gerekli adımları atmazsa, bu konu yakın zamanda ülkeyi karıştırmakla kalmaz, ilk seçimde Ak Parti'yi iktidardan da edebilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.