“Zekât Allah ile bir sözleşme, fakir için de bir sigortadır”
Zekât ibadetinin önemine değinen Bingöl Üniversitesi ilahiyat Dekan yardımcısı Yardımcı Doçent Mehmet Şirin Ayiş, zekâtın sosyal dengeyi sağlayan bir sigorta olduğunu vurguladı.
Bingöl Üniversitesi ilahiyat Dekan yardımcısı Yardımcı Doçent Mehmet Şirin Ayiş, İslam dininin temel esaslarından biri olan zekât ibadetinin önemi hakkında İLKHA'ya açıklamalarda bulundu.
İslam’ın temel esaslarından bir tanesinin de zekât olduğunu ifade eden Ayiş, “İslam’ın beş şartından biri de zekâttır. Farz oluşu ayeti kerime ve hadisle sabittir. Zekât kimlere verilir, kimler zekât vermelidir, hangi mallardan ne kadar zekât verilir? Bu konularla ilgili malumatlar detaylı bir şekilde fıkıh ve ilmihal kitaplarımızda mevcuttur.” dedi.
“Zekât, zenginler ile fakirlerin arasında bir iletişim vesilesidir”
Zekât bireysel bir ibadet olduğunu belirten Ayiş, "Bu ibadetin biraz hikmet boyutu üzerine duracağız. Cenabı Allah'ın hiçbir ibadetimize ihtiyacı yoktur. Allah-u Teâlâ ulûhiyeti ve şanının yüceliği gereği bazı ibadetleri, bizim maslahatlarımıza bağlamış. Allah’ın bizim onu razı etmemize ihtiyacı var mı? Tabi ki yoktur. Cenabı Hak yapacağımız hayırlı işleri ve salih amelleri kendi rızasına bağlayarak aslında toplumda bireyler arasında bir denge kurmuş. İşte zekât ibadetinde olduğu gibi fakir ve zengin arasında Cenab-ı Hak hayırlı işleri salih amelleri kendi rızasına başlamış. Sosyal yönü olan ve sadece kişiyle Allah arasında değil, Cenabı Hakk'ın toplumda yaşayan kulları arasında zenginler ile fakirlerin arasında bir iletişim ve bir kaynaşma vesile olsun diye zekât ibadetini bize farz kılmıştır. ” diye konuştu.
“Fakir için zekât için bir sigortadır”
"Zekât aslında Cenab-ı Hakk'ın tabiri caizse her bir fakiri bir zengine zimmetlemesi ve sigortalamasıdır.” diyen Ayiş, “Yani bu anlamda zekât, fakir için bir sigortadır. Bir fakir İslam toplumunda yaşıyorsa o fakir zenginlerin sigortasıyla sigortalanmıştır. Zekât ibadeti bize bunu gösteriyor. Fakirin mali anlamda sıkıntı yaşamaması için, daha kötü bir duruma düşmemesi ve başkasına muhtaç olup el açmaması, onurunun ve gurunun incinmemesi için Allah, o fakiri zenginlere sigortalamıştır ve zimmetlemiştir.” İfadelerine yer verdi.
“Zekât Allah’a karşı bir sözleşmedir ve fakir için de bir sigortadır”
Zekât ibadetinin fakir Müslüman ve zengin Müslümanlar için bir sözleşme ve bir anlaşma olduğunu söyleyen Ayiş, şunları söyledi:
“İnsanoğlu kime söz veriyor, Allah’a söz veriyor. Kim bu sözü veriyor, zenginler. Aslında Allah’a iman etmekle sadece ibadet konusunda değil, Allah’ın yaratmış olduğu bütün mahlûkata ilahi bir şefkat nazarıyla bakmayı da taahhüt ediyor. Bu noktada da zekât gibi mali ibadetlerle de insan, Cenab-ı Hakk'a iman etmekle fakirlere yardım etme taahhüdünde bulunuyor. Zekât Allah’a karşı bir sözleşmedir ve fakir için de bir sigortadır. Yani zenginin Allah ile sözleşmesidir.”
“Zekât fakir ile zengin Müslümanlar arasında bir dayanışma ve kaynaşmadır”
Kur’an-ı Kerim'e baktığımızda; Allah zekât konsunda ‘iman edin, namaz kılın ve zekâtı verin’ dediğini aktaran Ayiş, “Kur’an-ı Kerim'de namazla birlikte zekâttan bahseden birçok ayet vardır. Cenab-ı Hak iman ve namazdan sonra zekattan söz ediyor. Zekât fakir ile zengin Müslümanlar arasında bir dayanışma ve kaynaşmadır. Zengin kendi malının zekâtını fakire vermekle şefkat ediyor ve onu sevdiğini ona his ettiriyor.” İfadelerini kullandı.
“Zekât sosyal dengeyi sağlama alıyor”
Maddi imkânların Allah’ın biz Müslümanlara sağladığı bir emanet olduğunu ifade eden Ayiş, “Bu maddi emanetlerde fakirin, yoksulun, misafirin ve yolcunun hakkı vardır. Tüm bunların sorumluluğu zenginlerimizin üzerine farz kılınmıştır. Zengin, Allah’ın kendisine verdiği malını fakir Müslüman kardeşleriyle paylaşmak zorundadır. Bu şekil zekât ibadeti toplumda sosyal bir dengeyi sağlamakla beraber huzura, kardeşliğe, birlik ve beraberliğe de vesile olacaktır.” şeklinde konuştu.(Nihat Kanat-İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.