Zekeriya Yapıcıoğlu: 'PKK Kürtlerin sorunu haline geldi'

Zekeriya Yapıcıoğlu: 'PKK Kürtlerin sorunu haline geldi'

Cizre'deki PKK saldırılarıyla ilgili açıklamalarda bulunan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, yaşananları tüm detaylarıyla anlatarak PKK/HDP tarafının açıklamalarını eleştirdi. Hükümetin Kürt meselesine yaklaşımını da eleştiren Yapıcıoğlu, geline

Partisinin Balgat'taki genel merkezinde düzenlediği toplantısında gündemi değerlendiren Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Cizre'de PKK tarafından HÜDA PAR üyeleri başta olmak üzere dindar ailelere yönelik olarak düzenlediği saldırıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

13 Aralık günü patlatılan trafo nedeniyle Cizre Nur Mahallesi'nde elektriklerin hala kesik olduğunu dile getiren Yapıcıoğlu, son saldırıda şu ana kadar açıklanan rakamlara göre 3 kişinin hayatını kaybettiği, ölü sayısının daha fazla olduğu ve yaralı sayısının da 10'dan fazla olduğu şeklinde iddiaların basında yer aldığını ifade etti.

Cizre'deki saldırıda parti üyeleri Aziz Deniz'in babasının 66 yaşındaki Abdullah Deniz'in katledildiğini ifade eden Yapıcıoğlu, Deniz'in evinden çıkar çıkmaz keskin nişancılar tarafından uzaktan açılan ateş sonucu boynundan vurularak katledildiğini söyledi.

HDP tarafının açıklamaları çelişkili

Saldırıdan sonra HDP cenahından çelişkili açıklamalar yapıldığını belirten Yapıcıoğlu, "Olaydan birkaç saat sonra DİHA'ya bu konuda ilk haber düşmüş. HÜDA PAR'ın Nur Mahallesi'ndeki nöbet çadırına sızma girişiminde bulunduğu ve çatışmanın bunun üzerine başladığı iddia edilmiştir.

Daha sonra partinin farklı kademelerinden veya örgütün farklı kademelerinde görevli ve yetkili olanlar, olayın provokasyon olduğunu ve aslında HÜDA PAR'la HDP arasında çatışma olmadığını beyan ve iddia etmişlerdir. En son yaptıkları açıklamalarda aslında karşılıklı bir çatışma olmadığını HÜDA PAR'lıların kendilerine saldırdıklarını iddia etmişlerdir.

"HÜD PAR'lılardan herhangi bir saldırı olmamıştır"

Her şeyden önce şunu açıklıkla ifade edeyim ki, mahallede kurdukları çadıra HÜDA PAR'lılar tarafından saldırı veya sızma girişimi bulunulduğu iddiaları tamamen gerçek dışıdır ve saldırıları meşrulaştırma çabasıdır. Kimin saldırgan olduğu, kimin kime saldırdığı apaçık ortadadır. Olay PKK veya onun herhangi bir yan kuruluşuyla partimiz arasında bir çatışma değildir." dedi.

Saldırının sadece PKK'nin gençlik yapılanması olduğu iddia edilen gençler tarafından gerçekleştirilmediğini belirten Yapıcıoğlu, 'PKK'nin dağ kadrosundan inen bazı kişilerin saldırıyı gerçekleştirdiği ortadadır." ifadelerini kullandı.

PKK saldırıları sahipleniyor

6-7 Ekim olaylarını hatırlatan Yapıcıoğlu, "O zaman da, saldırıya uğradıklarını daha sonra karşılıklı bir çatışma olduğunu söylediklerini son olarak da, bunun provokasyon olduğunu, olayları tasvip etmediklerini bir daha yaşanmaması gerektiğini ifade etmişlerdir. Aradan uzunca bir zaman geçtikten sonra bu Vandalizm'i bu vahşeti sahiplenerek bunun görkemli bir Serhildan olduğunu söyleyerek sahiplenmişlerdir.

Kameraların kayıtta olduğu gündüz saatlerinde devam eden Cizre saldırısı kayıtlara rağmen sanki bu saldırıyı yapanlar kendileri değilmiş gibi saldırıya uğrayan mağdur taraf kendileriymiş gibi beyanlarda bulunmaya devam ediyorlar." şeklinde konuştu.

"Keskin nişancılar tarafından vurulan 66 yaşındaki Abdullah Deniz mi militandır"

PKK medyasında çatışmanın çadıra sızma nedeniyle başladığı iddialarını hatırlatan Yapıcıoğlu söz konusu iddialar üzerine şu soruları sordu:

- Evinin önünde uzaktan keskin nişancılar tarafından açılan ateş sonucu öldürülen 66 yaşındaki Abdullah Deniz midir militan?

- Belediyeye ait kültür merkezi binasından arkadaşlarımıza ait evlere yoğun bir şekilde ateş edildiği hatta binalardan sadece bir tanesinden 2 binin üzerinde mermi izi bulunduğu gerçeği karşısında nasıl halen daha bu tür iddialarda bulunabilmektedirler?

Olayları başka yerleşim birimlerine yaymak istiyorlar

En son KCK yetkilileri tarafından yapılan açıklamaların, bu olayların devam edeceği, başka yerleşim birimlerine de yayılacağı endişesi uyandırdığını belirten Yapıcığolu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Siz değerli basın mensupları aracılığıyla hem size hem de kamuoyuna soruyorum; Son dönemde Yüksekova veya Silopi'de partimizle HDP arasında herhangi bir gerginlik veya saldırı duydunuz mu? Ama KCK açıklamalarında hem Diyarbakır'daki çok kanlı geçen 6-7 Ekim olaylarında, hem 27 Aralık tarihli Cizre olayında saldırganın partimiz mensupları olduğu iddiasıyla beraber Silopi'de ve Yüksekova'da da kendilerine saldırdığımız iddiası gündeme getirilmiştir. Adeta Silopi ve Yüksekova'da da benzer saldırıları gerçekleştirin diye kendi tabanlarına, kendi militanlarına talimat veriyorlar."

"Devletin görevini yapması için illa can kaybı mı gerekiyordu?"

"Konuyu devletin müdahalesine bırakın diyen sayın başbakana da sormak gerekir." diyen ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, "Ne olursa olsun tüm vatandaşların bu tür asayiş söz konusu olduğunda konuyu devletin müdahalesine bırakmaları ve kesinlikle çatışma ortamı içine sürüklenmemeleri önem taşıyor. Olayı daha da tırmandırmak isteyen bazı provokatif unsurların Cizre'ye girme sızma çabalarına karşı etkin tedbirler alınmıştır, provokatörler yakalanmış, bazıları süreç içerisinde kontrol altına alınmıştır." şeklindeki sözlerini hatırlatan Yapıcıoğlu, şu soruları sordu:

- 13 Aralık saldırısıyla ilgili olarak devlet ne yaptı?

- Görevini yapması için illa can kaybı yaşanması mı gerekiyordu?

- 27 Aralık günü can kaybı haberleri gelmeyinceye kadar aradan geçen 7-8 saatlik zaman boyunca beklenen bir can kaybı mıydı?

- Devlet, PKK'nin arkasındaki halk desteğinin azalması için katliam yapmasına bilerek mi göz yumuyor veya vatandaşı özellikle de Kürtleri 'Devlet nerede' diye bağırtmak ve daha sonra kurtarıcı olarak son anda sahneye çıkmam mıdır gaye. Bununla önce güvenlik tezine zemin mi hazırlanıyor?

- 27 Aralık günü katledilen Abdullah Deniz'in cenaze konvoyunun Cizre'nin girişinde ve çıkışında 2 kez kesilmesinden haberiniz var mı?"

Kimse her olayı provokasyon olarak niteleyip bu işin içinden sıyrılamaz

Her olayı provokasyon olarak niteleyip provokatörlerin kim olduğunu açıklamadan kimsenin bu işin içinden sıyrılamayacağını vurgulayan Yapıcıoğlu, kameraların önünde PKK flamalarının sallandığı bir ortamda saldırıdan önce açıkça tehditler savuran PKK ve türevlerinin, saldırıya uğrayan HÜDA PAR'ı saldırgan olarak göstermeye yönelik çabalarda bulunduğuna dikkat çekti.

Teslim olan PKK'liler eğitilerek şehir eylemlerine mi gönderiliyor?

Teslim olan PKK'lilerin eğitilerek şehir eylemlerine gönderildikleri yönündeki iddiaları hatırlatan Yapıcıoğlu, "27 Aralık günü Cizre'de ölen şahıslardan biri olan Yasin Özer'in Ekim ayında örgütten kaçarak teslim olduğu 27 Aralık'tan sonra evinde yapılan aramalarda uzun namlulu silah ve bomba bulunduğu iddiaları doğru mudur?

Mart 2013'ten bu yana teslim olan 500'den fazla kişinin eğitildikten sonra şehir eylemlerine katıldıkları için gönderildiği iddiaları araştırılıyor mu? Teslim olan bu kişilerin şu anda nerede oldukları ve ne yaptıkları biliniyor mu?" diye sordu.

Taziye giden partililer güvenlik nedeniyle ilçeye alınmadı

27 Aralık günü Cizre'de katledilen Abdullah Deniz'in cenazesi defnedilmek üzere köyüne götürülürken Cizre'nin girişinde ve çıkışında silahlı PKK'liler tarafından önünün 2 kez kesildiğini dile getirdiğini hatırlatan Yapıcıoğlu, bugün taziye ziyareti için giden partililerin Cizre girişinde bir saati aşkın polis ve jandarma tarafından durdurulduğun, bekletilen partililerin basın açıklaması yaparak taziye ziyaretini gerçekleştirmeden geri dönecekleri bilgisini de verdi.

Devletin, vatandaşın can güvenliği korumakla mükellef olduğu halde bu sorumluluğunu yerine getirmediğini belirten Yapıcıoğlu, "Ölen ölür kalan sağlar bizimdir mantığıyla olaylar bittikten veya hız kestikten sonra müdahale ederek ölen kişilerin cenazelerini toplamak veya yaralıları gözaltına almak, olaylara katılan kişileri tutuklayıp cezaevine mi atmaktır sadece devletin görevi? Veya can güvenliği sağlayamadığı insanların taziyesine gidecek olan bir siyasi parti genel başkan yardımcısını ve diğer parti mensuplarını, sizin güvenliğinizi sağlayamayız diye şehir girişinden geri çevirmek midir? Kamu düzeninden anladıkları bu mudur?" diye sorarak eleştirilerini dile getirdi.

"PKK meselesi artık devletin meselesinden ziyade Kürtlerin meselesi haline gelmiştir"

Çözüm Sürecinin başlamasından bu yana defaatle Kürt meselesinin ayrı şiddetin sona ermesi veya silahların susmasının ayrı bir mesele olarak ele alınması gerektiğini dile getirdiklerini belirten Yapıcıoğlu, "Şu anda geldiğimiz an itibariyle PKK meselesi artık devletin meselesinden ziyade Kürtlerin meselesi haline gelmiştir.

Malumunuzdur Çözüm Süreciyle ilgili çok olumlu beyanların her iki taraftan verilmesine rağmen kandilden müzakere olmazsa iç savaş ve ya darbe süreci gelişir. Bizim gündemimizde silah bırakmak yoktur gerillanın yurt dışına çekilmesi de yoktur. Öz savunma gücü de Kürt sorunu çözülmeden tartışılamaz şeklindeki açıklaması da hala hatırlardadır." dedi.  (İLKHA)

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.