M. Şerif DURMAZ
Zulme rıza zillettir
28 Şubat ve FETÖ yargısı tarafından mağdur edilen ve yıllardır zulmen cezaevlerinde tutulan İslami dava mahpuslarının durumlarını çok yazdık, onlarla ilgili gelişmeleri çok konuştuk, fırsat bulduğumuz her platformda adaletin yerini bulması ve uzun yıllardır devam eden zulmün sona ermesi gerektiğini dile getirdik.
Zulme rıza göstermeyen vicdan ehli insanlarla birlikte kumpasları, haksızlıkları, yaşatılan zulümleri anlattık. Kampanyalar başlattık, yürüyüşler düzenledik, geniş katılımlı paneller tertip ettik, birçok ilde düzenlediğimiz basın açıklamalarıyla ne istediğimizi herkese duyurduk.
İnanıyoruz ki, ülke idaresinde bulunan yöneticiler başta olmak üzere İslami dava mahpuslarının duçar kaldıkları kumpasları ve yaşadıkları zulümleri duymayan kalmadı. Dolaysıyla da hiç kimse, “Biz bu insanların yaşadıklarından haberdar değiliz” ya da “Dosyalarındaki kumpaslardan haberimiz olmadığı için sorunu çözemedik” diye mazeret öne süremez.
Ne var ki İslami camia tarafından yıllardır dile getirilmesine rağmen 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağdurlarıyla ilgili şu ana kadar herhangi müspet bir gelişme yaşanmadı. 600'e yakın İslami dava tutsağının serbest bırakılması gerektiğini savunanlar ve zulmün son bulmasını isteyenler, şu ana kadar herhangi bir gelişmenin yaşanmamasını ciddi ciddi sorgulamaya başladılar. Bu konuda elbette çok haklılar.
Zira ortada akla ve hukuka aykırı gelişmeler var; bir tarafta 28 Şubatçılar müebbet hapis talebiyle yargılanırken, diğer tarafta ise 28 Şubatçıların ideolojik saiklerle ve haksızca cezalar verdiği insanlar hala zindanlarda tutuluyor.
FETÖ yargısı tarafından mahkûm edilenlerin de durumu aynı şekilde. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yakalanıp cezalandırılan FETÖ'cü yargıçlar ile onların haksızca ceza verdiği mahkûmlar aynı cezaevlerinde bitişik koğuşlarda kalıyorlar.
Söz konusu çelişkiler ve yıllardır devam eden zulümler vicdanları sızlatıyor. Bundan ötürü ehli vicdan soruyor: Neden hala bu zulümler devam ediyor, gerçek adaletin sağlanması için neden herhangi bir yetkili sorunun mutlak çözümü için inisiyatif alıp adım atmıyor?
Hakikaten bu bir vebaldir, büyük bir zulümdür ve biliyoruz ki zulüm ömür boyu devam etmez. Zulmün bitmesi için de sözden öte icraat gerekiyor. Artık sözlerin, vaatlerin hiçbir önemi kalmadı. Zira bugüne kadar adaletin sağlanmasına ilişkin çok şey söylenildi.
Ama bundan böyle yapılması gereken gerçek adaletin tesisi için samimice adımlar atmak ve özellikle de 28 Şubat ve FETÖ yargısı tarafından mağdur edilen mazlumların ve ailelerinin seslerine kulak vermek.
Hükümet yetkilileri tarafından birkaç yıl önceye kadar “İktidarız ama muktedir değiliz” söylemleri dillendiriliyordu. Bugün herkes de biliyor ki hükümet artık muktedir, istediğini yapmaya gücü yetecek durumdadır.
Dolaysıyla kamuoyu merak ediyor; Cumhurbaşkanının ve birçok yetkilinin kabul ettiği ve kimi zamanlarda dile getirdiği söz konusu mağduriyetler neden giderilmiyor? Mağduriyetler bugün giderilmezse ne zaman giderilecek!
Hakikaten düşünmüyor değiliz; acaba İslami dava tutsaklarının serbest bırakılmasını istemeyen bazı kliklerden ve kimi kesimlerin vereceği tepkiden çekinildiği için mi herhangi bir girişimde bulunulmuyor? Umarız böyle bir çekinceden, böyle bir mülahazadan dolayı değildir adımların atılmaması. Zira bahse konu sebeplerden dolayı herhangi bir girişimde bulunmayarak zulme rıza göstermek zulümdür ve dolaysıyla da zillettir.
Görüş ve Önerileriniz için... [email protected]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.