Zulüm dünyasının mazlumu olmak

İki oğlu İhya Der dosyasından cezaevinde olan amcam geçen hafta vefat etti. Bu, bir mazlumun ölümüydü. Çocuklarının cezaevine düşüşünden sonra kanser olmuştu. 2 yıllık kemoterapi sonrası gördüğü radyoterapi ile tamamen düştü. Nasip oldu da hastaneye yatırdığım son birkaç gün hizmetinde bulundum ve bilinci yerinde olduğu günlerde mazlumiyetine şahit oldum. O, ölümü kabullenmiş ve ölümü sonrası vasiyetlerde bulunuyordu ama biz bir umut çocuklarından (birinin tahliyesine üç ay, diğerininkine ise 9 ay kaldığı için) en az bir tanesini  dışarıda görmesini ümit ediyorduk. Ama olmadı. Allah onun bu mazlumiyetle can vermesini istedi. Yani tam bir mazlum olarak ölmesini istedi. Rabbim çektiklerini keffaret kılsın.

Hayat devam ediyor. İhya Der dosyasından üç kişi kendilerine kesilen cezayı bitirip tahliye oldular. Tahliye olanlardan Yavuz Öner kendisi cezaevindeyken babası vefat etmişti, Mehmet Susatan da ninesini ve kaynını kaybetmişti.

Komplo üzerine kurulmuş bir dosyanın mağduru ve mazlumu olarak cezaevinde oldukları dönemlerde en yakınları vefat etti. Cezalarını bitirip çıkıyorlar ama en yakınları hayatta değil. Daha uzun süreli cezaevinde olan kimi Müslümanlar cezaevinde iken çocuğunu, kimi hayatın çilesini paylaştığı eşini kaybediyor.

Doksan yılın devleti, derin devlet, paralel devlet hepsinin ortak bir yönü var: zulüm. Bu zulümler altında insanlar mazlumca ölüyorlar.

Devam eden hayat içinde ölenler yalnız mazlumlar değil tabi. Zalimler de ölüyor bu dünyada.

Suudi kralı da öldü ama zalimce öldü. Zulüm saltanatını sözde şeriata dayandıran ama saray dininin dışında İslam'a ve Müslümanlara hayat hakkı tanımayan, ABD ve israilin en yakın dostu ve işbirlikçisi, emperyalist politikaların taşeronu bir zalim. Tarihin diğer saltanat sahibi zalimleri gibi ne krallığı ve ne de saltanatı onu kurtaramadı. Bundan sonrakileri de kurtaramayacak. Bu dünyada kendilerini kurtaramayan saltanatlarının ahirette de hiçbir faydası olmayacak. Bilakis kendilerine azaba dönüşecek. Bunu kendileri de en acı şekilde itiraf edecekler:

“Malım bana bir fayda vermedi ve saltanatım (gücüm, kudretim) da mahvoldu gitti.” (Hakka Suresi: 28,29) Ahirette fayda vermeyen zulüm üzerine bir saltanatın akibetini de haber veriyor Kuran ayetleri: “Sonra onu 70 arşın uzunluğunda bir zincire bağlanmış olarak tutun ve alevli cehenneme sokun.” (Hakka: 30-32)

Zalim veya mazlum, ölen ölüyor ve kalanlar için hayat devam ediyor. Ve devam eden hayat içinde her şey fena buluyor, bitiyor. Bakın, mağdruiyetleri giderilsin diye gündem yaptığımız, çırpındığımız İhya Der dosyası mağdurları da kendilerine verilen haksız cezayı bitirip çıktı. Daha büyük bir zulüm olarak 29 yıldır cezaevinde olan Rıdvan Çağrıcı da dile kolay 29 yıllık ömür gibi bir cezayı bitirdi. Bitirdi bitirmesine ama son bir yılı denetimli serbestlikten dışarıda geçirmesi lazım ama o hala içeride tutuluyor ve bu ülkenin muktedirleri onu görmüyor.

Ölümlerden, zulümlerden, zalimlerden bahsettik. Dünya öyle bir hal aldı ki, insanlar ecelleri ile öldüğü kadar cinayetlerle, katliamlarla öldürülüyor. Böyle bir zulüm dünyasının zalimi olmaktansa mazlumu olmak daha iyidir, kurtuluştur.

Furkan Vakfı Sincan Şubesinin Kapatılması.

Bir süredir Furkan Vakfı'nın konferanslarından bazıları iptal ediliyordu. Alpaslan Kuytul Hoca da bunun karşılığında “Eğer Ak Parti bize savaş açtıysa, savaştan kaçan şerefsizdir, bunun karşısında geri adım atarsak Allah belamızı versin” şeklinde savaş cephesi açtı. Bir iki salon konferansının iptalini savaş ilanı olarak gören Alpaslan Kuytul Hoca, bizim yerimizde olsaydı ne yapardı diye düşünmeden de edemiyor insan. Gerçi bizim yerimizde olmadı ama aleyhimizde konuşanlardan oldu. Sevenlerini üzmek istemem ama kardeşlik hukuku bir tarafa, sıradan bir Müslüman'ın sorumluluğu ile hareket edilmesini çok istedik. Küfrün oluşturduğu algı ile kardeş eliyle hançerlendiğimizi görünce, kendileri ile defalarca camia olarak görüşmek istedik ama maalesef görüşmeye dahi yanaşmadı.

Müslüman kardeşten darbe yemek, küfürden darbe yemekten daha çok yaralıyor insanı. Bilge kral Aliya'nın bir sözü var: “Ve herşey bittiğinde hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.” Zulüm zamanında dostların sessizliği acıdır ama keşke bazı dostlarımız biz zulmün her çeşidini yaşarken sessiz kalmayı becerebilselerdi... Ama biz sessiz kalmayacağız, bütün her şeye rağmen zulme tepki göstereceğiz.

Son olarak Furkan Vakfı'nın Sincan Şubesi kapatıldı. Bu kabul edilemez, sorumluluk kükümettedir ve hükümet bu konuda izahat yapmak zorundadır. Müslümanların yaşadığı 28 Şubatlar yeter diyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.