12 Eylül darbesinin tanığı yaşadıklarını İLKHA'ya anlattı

12 Eylül darbesinin tanığı yaşadıklarını İLKHA'ya anlattı

​12 Eylül darbesi yıl dönümü dolayısıyla yaşadıklarını İLKHA'ya anlatan Gazeteci-Yazar Halis Özdemir, yaşanan darbelerin iyi irdelenmesi gerektiğini belirtti.

12 Eylül darbesinin üzerinden 39 yıl geçmesine rağmen o gün yaşananlar, tanıkların zihninde canlılığını hâlen koruyor.

Askeri darbe yapıldığında henüz 20’li yaşlarında olduğunu ve idamla yargılandığını söyleyen Gazeteci-Yazar Halis Özdemir, yaşadıklarını İLKHA'ya anlattı. Özdemir, 40 gün boyunca insan pisliği üzerinde bir metrekare bile olmayan hücrede tutulduğunu ve 12 gün boyunca aç, susuz bırakıldığını ifade etti.  

O dönemde MTTB’de farklı görevlerde çalıştığını belirten Özdemir, 12 Eylül’de yaşananları ve şahit olduklarını şöyle anlattı:

"12 Eylül ihtilalinin yapıldığı dönemde 20’li yaşlarda bir gençtim. O dönem Türkiye sağ, sol ve İslamcılar diye kamplara bölünmüştü. Ülke kan gölü haline dönüştürülmüştü. Türkiye o tarihlerde 60 milyon nüfusa sahipti. 20 civarında genç birbirini öldürüyordu. Sabah solcu gencin öldürülmesinde kullanılan silah, akşam sağcı gencin öldürülmesinde kullanılıyordu. Ülke tamamen bir tertip içerisindeydi. Böyle bir ortamda biz tarafımızı İslamcı olarak görüyorduk."

Tokat'ta 1975 yılında MTTB Başkanlığı yaptığı yaptığını ardından 1976’da üniversite için Ankara’ya gittiğinde ise Akıncılar Genel İdare Kurulu ve Genel Başkanlık görevlerinde bulunduğunu belirten Özdemir, olaylara "yaşanan kavga, kardeş kavgasıdır" diyerek girmemeye özen gösterdiklerini söyledi.

"Darbeleri iyi irdelemezsek her zaman buna benzer tertibatlalar ile karşılaşırız"

İhtilallerin tekrar yaşanmaması adına yetkililer ve vatandaşlar tarafından iyi gözlemlenip iyice irdelenmesi gerektiğini belirten Özdemir, "Bedrettin Demirel, şartlar oluşsun diye 14 ay beklediklerini ardından müdahale ettiklerini söylüyor. Ben buna ‘Mamak zindanlarında bir akıncı tarihe notlar’ kitabımda yer verdim. Bedrettin Demirel, ordunun üst düzey bir subayıydı. Türkiye’de terör oluşsun da halk ordudan medet umsun diye beklemişler. Burada ordunun ihanet içerisinde olduğunu söylemek yanlış olur. ABD Başkanı Jimmy Carter diyor ki, ‘Bizim çocuklar Türkiye’de ihtilal yaptı.’ Maalesef bir gurup subay kendi heva ve heveslerine kapılarak yönetimde bulunma arzusuyla bu ihtilali yaptılar. Pek çok cana kıyıldı. Bu arada Kahramanmaraş’ta toplu kıyım yaşandı.  Kahramanmaraş’ta Samsun’da Alevi-Sünni çatışması meydana getirmeye çalıştılar. Daha sonra Sivas katliamıyla aynı oyuna başvurdular. Bunları iyi irdelemezsek her zaman buna benzer tertibatlalar ile karşılaşırız." diye konuştu.

"İstedikleri ifadeyi alabilmek için 16 kez sorguya götürüldüm"

12 Eylül yaşandığında Akıncılar Spor Derneği Genel Başkanı olduğunu ve idam ile yargılandığını hatırlatan Özdemir, şöyle konuştu:

"O tarihte takriben 50 civarında sağcı ve solcu genç yaşları büyütülerek idam edildiler. Şimdi aynı kişiler yargılansalardı en fazla 3-5 yıl ile sonuçlanırdı. Bizden çok kişi şehit edildi. Molla Sadrettin Yüksel başta olmak üzere İslam ulemasına ‘karşılık verebilir miyiz?’ diye sorduk. ‘Hayır, karşılık veremezsiniz. Bu kökü dışarda bir operasyondur’ dediler. Dolayısıyla oyuna gelmedik. Peki, ne oldu da idam ile yargılandık. İhtilal yapanlar sözde adil davranacaklar ya, sağcı ve solculardan astılar diye İslamcılardan da asacaklardı. Ben, Ali Çelik, merhum Tevfik Rıza Çavuş bir de Osman Yolaç isimli 4 kişi idam ile yargılandık. Akıncılar merkez davasında 203 civarında arkadaşımız yargılandı. Bunların birçoğu ömür boyu hapisle yargılandılar. Bazıları 20-30 yıl yargılandılar. Mahkemelerimizin uzun sürmesi suç isnat edecekleri delilleri bulmaları içindi. Davalar uzayınca dünyadan da ses çıkmaya başladı. Bu arada Pakistan’ın merhum Devlet Başkanı Muhammed Ziya-ül Hak Türkiye’ye geldi. Onlar bizi ve merhum Erbakan’ı idam etmek istiyorlardı. Yaptığımız kamplarda 2 av tüfeği buldular 'diye silahlı kamp yapıyoruz' iddiada bulundular. Bana sürekli ‘Silahlı kampların emrini Erbakan verdi, parayı da parti verdi’ dememi istiyorlardı. Konseyin bu ifadeyi beklediğini, sadece bunu söylememin yeterli olduğunu söylediler. Bu ifadeyi benden alabilmek için 16 kez sorguya götürüldüm. Gözlerim bağlıyken birisi bana ‘burada şimdiye kadar 172 kişi sorguda öldü. Ne istiyorlarsa onu söyle’ dedi."

"12 gün boyunca yiyecek-içecek hiçbir şey vermediler"

Özdemir, "Mamak’ta yakalandığıma 40 gün boyunca bir metrekare bile olmayan bir hücrede tutuldum. Zifiri karanlık, ayaklarımı uzatacak yer yok. Benden önce kalanlar da tuvalete götürülmediği için ihtiyaçlarını orada görmüşlerdi. İnsan pislikleri içerisine konulmuştum. İlk 12 gün bana yiyecek içecek hiçbir şey vermediler. Bu sürede de günde bin defa İstiklal Marşı, bin defa Gençliğe Hitabe okuyacaksın’ diyorlardı. Artık ayakta kalamaz hale gelmiştim. Üzerinde bulunduğum insan pislikleri kurumu, uygun adım marş yaptırdıkları için hücredeki tozlar artık konuşmama engel oluyordu. Hiçbir zaman vaktin ne olduğunu bilemedim. İlk 12 gün böyle geçti. Bir asker memleketine izne gitmişti. İzin dönüşü bayram şekerlerinden birsini getirmişti ve o şekeri kapının altından bana attı. Bana hiçbir şeyin verilmediğini öğrendiği için kendi yiyeceği aşureyi saklayarak bana verdi. Tabağı içerde bulunan bez altına koymamı, başkalarının sorması halinde önceden tabağın burada olduğunu söylememi istedi. Ardından kendi nöbetinde 3 kez kapıyı çalarsa tabağı geri vermemi istedi. 12 gün boyunca bir tabak aşure, bir şeker bir de aynı askerin olduğunu zannettiğim birisinin verdiği yarım dilim ekmek yedim. Çok su ihtiyacı hissettiğim için askerlerden bana su vermelerini istedim. Şubat ayında olduğumuz için boruların donduğunu suyun olmadığını söylediler. Ben de dışarıda buz sarkıklarından birisini bir şekilde getirmesini istedim. Neticede kırdığı buz sarkıklarından elde edilen bir çay bardağı kadar suyu verdi. 12 gün boyunca yiyip içtiklerim bunlardı. 12 günün sonunda sorgular başladı. "dedi.

"Duvardaki tuğlalara secde ederek namaz kılıyordum"

Namaz kılmak için askerlerden zaman tayini için yardım istediğini söyleyen Özdemir, asker ile arasında geçen konuşmayı şöyle aktardı; "Artvinli bir askere namaz kılacağımı söyledim. Bana ‘insan pislikleri üzerinde oturuyorsun, nasıl namaz kılacaksın’ dedi. Bu durumun benim değil onların suçu olduğunu söyledim. Ardından kıbleyi söylemesini istedim ama söylemedi. O zaman bana vakti söyle dedim onu da söylemedi. Ancak beni sabah 06.00’da tuvalete çıkardığını buna göre zaman tayini yapabileceğimi söyledi. Bir şey yiyip içmediğim için ihtiyaç için tuvalete gitmiyordum. Sadece tuvalette gün aydınlığını gördüğüm için gidiyordum. Artık zamanı bir şekilde tayin edip duvardaki tuğlalara secde ederek namaz kılıyordum."

"Irak zindanlarında ABD askerlerinin yaptıkları zulmün aynısını yaşadık"

16 gün boyunca işkence fasıllarının sürdüğünü ve işkenceden dolayı Allah’tan emanetini almasını istediğini vurgulayan Özdemir, son olarak şu ifadeleri kullandı:

"Şimdi televizyonlarda kedi köpeklere vuruldu diye haberler yapılıyor. İnsanların vicdanı bunu kabul etmiyor. Bizim o dönem yaşadıklarımızı ne vicdan anlatabilir ne de insanlara anlatabiliriz. Kendi hücremizden diğerlerinin işkence seslerini duyuyorduk. Bir canavarın iniltisi gibi, ineğin böğürmesi gibi, inilti gibi sesler duyuyorduk. Bu insanlardan çıkabilecek sesler gibi değildi. Bunları biz de yaşadık fakat çok ilginçtir hiç ağlamadım. Yarabbi artık emanetini al dayanamıyorum dediğim ortamda gözyaşı dökmedim. Bununla birlikte hücreme götürüldüğüm zaman yaşadığım için Rabbime şükür secdesi yapıyordum. Bizim ve arkadaşlarımızın yaşadıkları ne vicdanla ne insanlıkla alakası vardı. Irak hapishanelerinde ABD askerlerinin yaptıkları zulmü görürsünüz ve bunları insan yapamaz dersiniz. Ama o işkenceleri biz yaşadık. Orada yaşananları görünce kendi yaşadıklarım aklıma geliyor. Sadece ben değil Mamak zindanlarına girenlerin çoğu bunu yaşadı."

Halis Özdemir Kimdir?

Genç yaşlarda MTTB’de çok farklı görevlerde bulundu. 1980 darbesinde tutuklanarak tek başına bırakıldığı hücrede idam ile yargılanan 4 kişiden (Ali Çelik, Tevfik Rıza Çavuş, Osman Yolaç) biridir. Siyasi arenada Merhum Başbakan Necmettin Erbakan ile çok yakın ilişki içerisinde bulunarak beraber çalışma yürüttü. Mamak zindanlarında yaşadıklarını anlattığı ‘Mamak zindanlarında bir akıncı tarihe notlar’ isimli bir kitabı var. Sürekli basın kartı sahibi olan Özdemir, hâlâ Vizyon ismiyle moderatörlüğünü gerçekleştirdiği bir TV programı yapıyor.

İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.