28 Şubat darbesinin yıldönümünde adalet talebi yinelendi
28 Şubat askeri darbesinin yıldönümünde düzenlediği etkinlikle adalet taleplerini yineleyen MAZLUMDER, yaşanan mağduriyetlerin bir an önce giderilmesini istedi.
"Bu Son 28 Şubat Olsun." diyerek bir yılı aşkındır basın açıklamalarını sürdüren MAZLUMDER, askeri darbenin yıl dönümünde de düzenledikleri basın açıklamasıyla adalet taleplerini yinelediler.
İstanbul’da, tankların ilk defa yürütülmeye başlandığı Sultanbeyli'den Fatih Saraçhane Parkına kadar araç konvoyu oluşturuldu. MAZLUMDER öncülüğünde Saraçhane Parkı'nda düzenlenen basınn açıklamasına; HÜDA PAR İstanbul İl Başkanlığı ve birçok STK destek verdi.
Basın açıklamasında konuşan MAZLUMDER Genel Başakanı Ramazan Beyhan, darbelerin öncesinde toplumu buna hazırlamak için toplumsal çatışmalar, faili meçhuller gibi birçok olaya tanık olduklarını söyledi.
Bir yılı aşkındır yürüttükleri kampanyada kendilerini yalnız bırakmayan STK ve basın mensuplarına teşekkür ederek konuşmasına başlayan Beyhan, 28 Şubat askeri darbe döneminde yaşananlara dikkat çekti.
Beyhan, "28 Şubat bir darbedir. Bu darbenin öncesi ve sonrası var. Darbelerin öncesinde toplumu buna hazırlamak için toplumsal çatışmalar, faili meçhuller gibi birçok olaya tanık olduk. Köy yakmaların, insanların öldürülüp üzerlerine beton döküldüğü zamanları gördük. Özellikle kılık kıyafet uygulamasıyla okullarda öğrencilerin başları açtırıldı. Hastanelerde insanlar tedavi bile olamadılar. Bunun unutulmaması gerektiğine inanıyorum. Dolayısıyla böyle bir hadise karşısında duyarsız olmamamız gerekir. Bunu mutlaka dile getirmek, hatırlatmak gerekir. Özellikle bugün yasa yapıcıların, devletin, bunu görmemezlikten gelmesi düşünülemez. Her ne kadar toplantılarımızda, etkinliklerimizde, birinci derecede Cumhurbaşkanına çağrıyı yapıyorsak da Cumhurbaşkanı kadar muhalefet liderleri de bu konudan sorumludurlar. Onların da sorumluluklarından kaçmamaları gerekiyor. "dedi.
Cezaevlerindeki insanlar ile ilgili taleplerinin, tekrar yargı önüne çıkarılmaları olduğunu belirten Beyhan, gerçekten suçlu bulunmaları halinde cezalarını çekmeleri aksi halde derhal serbest bırakılmaları gerektiğini ifade etti.
28 Şubat'ın mağduriyetlerini iliklerine kadar hisseden bir cemiyet adına konuşma yaptığını ifade eden Mustazaflar Cemiyeti İstanbul Şube Başkanı Cemal Çınar, "Onlarca değil, yüzlerce ölümlerin gerçekleştiği, binlerce insanın cezaevlerine atıldığı darbenin yıldönümününden bahsediyoruz. 28 Şubat kararları, Batı Çalışma Gurubu adıyla çalışan kişiler, batı adına Müslümanları sindirmek, yok etmek adına onların üzerine gelen bir çalışmadan bahsediyoruz. Bu Batı Çalışma Gurubu, Batı'nın bir araya gelerek paralarını birleştirdikleri, savaşlarda aynı safta yer aldıkları bir grup. Bunlar Müslümanların var olan parçaları etnik ve mezhep gibi farklılıklarla daha da böldüler. Eskiden direkt olarak askerleri bizimle çatışıyordu ama şimdi Müslümanları birbirleriyle çatıştırıyorlar." diye konuştu.
"28 Şubat zihniyeti devam ediyor"
28 Şubat darbesini gerçekleştirenlerin yargılandığını ve ceza almalarına rağmen cezaevinde olmadıklarına vurgu yapan Köklü Değişim Dergisi yazarlarından Mahmut Kar, söz konusu kişiler için 28 Şubat'ın bittiğini belirtti.
Kar, şunları söyledi: "28 Şubat’ta siyasi olarak yargılananlar, şu anda iktidardalar. Onlar için de 28 Şubat bitmiş gözüküyor. 28 Şubat sadece müslümanlar için islami kimliğe sahip oldukları için mağdur olan, baskı altına alınan, zulme uğrayanlar için bitmedi. 28 Şubat mağdurları hala cezaevinde. Bugün 28 Şubat zihniyeti devam ediyor. Hala müslümanlar için yeni yargılamalar yapılıyor. 28 Şubat sürecinde ve sonrasında yargılanan islami kimliğe sahip müslümanlar hâlâ cezaevlerindeler. "
"Müslümanların geride bıraktıkları emanetlerine sahip çıkalım"
"Müslümanlar hiçbir zaman musibetlerden geri adım atmamalıdırlar." diyen Yazar Mehmet Ali Tekin, tağut ve zalimlere karşı mücadelelerini sonuna kadar sürdüreceklerini söyledi.
Tekin, sözlerinin devamında şunları söyledi: "Başlarına gelen musibetlere sabır etmelidirler. Zindanlar, işkenceler, sürgünler bizi yıldırmamalı. İnşallah bundan sonraki nesillere de bu emanetimizi taşıyacağız. Tıpkı İskilipli Atıf Hoca, Şeyh Said gibi mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Tağut ve zalimlere karşı mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Zindan ve işkenceler bizi korkutmasın. Mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Zalim ve tağutlara karşı mücadeleden bir adım geri durmayalım. Zindanlar bizi yıldırmaz. Bizi üzen zindanlarda yalnız kalmaktı. Kötü uygulamalara karşı dimdik durduk fakat bazı beklentilerimiz oldu. Bazı kardeşlerimizin bizi görmesini istedik fakat gözlerimiz yollarda kaldı. Sakın bunlardan olmayın. Müslümanların geride bıraktıkları emanetlere sahip çıkalım. Buradan sesleniyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız, 1979 yılında, şu ilerideki meydanda yüzlerce Müslümanla birlikte seni yere yatıran askerler vardı. Sen Müslümanlarla beraberdin. Seni o gün Metris Cezaevine götürdüler. Sen suçlu muydun? Cezaevlerinde binlerce suçsuz arkadaşımız var. Sırf senin gibi mücadele verdiği için İslami kişiliğinden dolayı zindana atılmış, 25 yıldır cezaevinde olan arkadaşlarımız var. Lütfen 1979 yılında, şu itfaye meydanında yere yatırıldığın günü hatırla ve ona göre davran. Allah yolunu açık etsin."
"Unutulanlar, onutanları asla unutmazlar"
Sivas davası mağdurlarından Bülent Düvenci’nin eşi Buket Düvenci ise 25 yıldır mağduriyetlerinin devam ettiği halde seslerini duyuramadıklarını belirtti.
Düvenci, "Eşimin elinde onlarca delili olmasına rağmen müebbet hapis cezası aldı. İlk yakalandıklarında 19 gün karakolda işkenceden geçirildiler. Daha sonra boş kağıtlara imza attırılarak müebbet hapis cezası verildi. O dönemdeki hakim ve savcıların şu anda FETÖ’den ya tutuklu ya da arandığını biliyoruz. HSYK’ya bildirdik ama hiçbir sonuç elde edemedik. Artık yeter! 25 yıldır çektiklerimizi biz biliyoruz. Cumhurbaşkanımızdan ricamız artık sesimizi duysun. Geçtiğimiz 25 yılı artık bir kapak kapatacağız. Çok zor günler geçirdik ama başımız dik. Eşimle gurur duyuyorum. 3 tane erkek evlat yetiştirdim, onlarla da gurur duyuyorum. Biz affa karşıyız. Af, suçluya verilir. Bizim eşlerimiz gerçekten suçsuzlar. Sadece dosyalarının hakkıyla incelenmesini istiyoruz. Unutulanlar, onutanları asla unutmazlar." dedi.
Yapılan konuşmaların ardında MAZLUMDER adına basın açıklamasını Avukat Ömer Faruk Karataş okudu.
Karataş, "Bir teşebbüsün ötesine geçerek fiilen gerçekleşmiş ve milyonlarca insanı etkilemiş bir darbe olan 28 Şubat darbesinin üzerinden 22 yıl geçti. Darbenin aktörü olan bazı askerler müebbet hapis cezası aldı. Ne var ki biz halen, ‘28 Şubat Zulmü Son Bulsun!' diyoruz. 2018 yılı başından, aynı yılın 28 Şubat’ına kadar her hafta üst üste, sonrasında ise her ayın 28'inde şubelerimiz, destekçi sivil toplum örgütleri, üye ve gönüllülerimizle; Ağrı’dan İstanbul’a farklı illerde, meydanlarda, cezaevi önlerinde ve dernek salonlarımızda, '28 Şubat Zulmü Son Bulsun!’ dedi. 28 Şubat’ın, 22'nci yılını geride bırakırken, yeniden yargılama kararlarıyla gündeme gelen bir takım umut verici istisna dışında, bu konuda köklü bir adım atılmadığını gözlemledik." diye konuştu.
"Bu 20'inci buluşmada da duyurmak istiyoruz ki bu sorun, 22 yıldır nice hükümetler, siyasi iktidarlar, güç odakları ve yargı mensupları gelip geçmiş olmasına rağmen halen devam etmektedir." diyen Karataş, açıklamalarının devamında şu ifadelere yer verdi:
"20-25 yılı aşkın süredir cezaevlerinde tutulan darbe mağduru Müslüman siyasi mahpuslar ve bunların aileleri için 28 Şubat hâlâ sürmektedir. 28 Şubat’ın hemen her çevrede darbe olarak adlandırıldığı, bir kısım 28 Şubat'çının müebbet hapis cezası aldığı, brifingli ya da paralel yargının elemanları olup, kritik mahkemelerde görev yapan hâkim ve savcıların ihraç ve tutuklamalara muhatap olduğu, örgütçülerin başka kişileri örgütçü diyerek soruşturduğu ve cezalandırdığının ortaya çıktığı bu günlerde, dönem yargılamalarına 'meşru yargılama' muamelesi yapmak açık bir zulümdür."
"Mazlumların ahı bütün siyasi hesapları ve matematik hesaplarını alt üst edecek bir güce sahiptir"
Son olarak Karataş, "Çocukları babasız, anneleri evlatsız bırakan bu sorun, matematik hesabıyla 20-25 yıllık bir sorun olarak değerlendirilebilir. Ancak mimarları tarafından bin yıl süreceği söylenen darbenin etkisi, mahpuslar ve aileleri açısından, her geçen günün ağırlığı hesaba katıldığında, bin yıldır sürüyormuşçasına devam etmektedir. Unutulmasın ki mazlumların ah'ı bütün siyasi hesapları ve matematik hesaplarını alt üst edecek bir güce sahiptir. Artık hiçbir hesap yapılmaksızın 'brifingli yargı' kararlarıyla hapsedilen mazlumların ve 28 Şubat’ın tahkim ettiği zemine basarak büyüyen 'paralel yargı' kararlarıyla hapsedilen hemen her çevreden mazlumun tahliyesi zorunludur. Brifingli ve paralel yargı dönemlerinin içtihatları ve alışkanlıkları, yargı camiasında kötü bir gelenek başlatmıştır. Bu geleneğin sürdürülmesinden doğan yargı zulümlerinin artık son bulması gerekmektedir. MAZLUMDER olarak, binlerce insanın hayatını karartmış olan 28 Şubat sürecinin her yönüyle aydınlatılmasını ve bu sürecin bütün aktörlerinin açığa çıkartılarak hesap sorulmasını, 28 Şubat siyasi yargı kararlarının iptal edilmesini, 28 Şubat mahpuslarının derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz." dedi.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.