​28 Şubat mağdurlarının yeniden yargılanma talepleri reddediliyor

​28 Şubat mağdurlarının yeniden yargılanma talepleri reddediliyor

​28 Şubat darbesinde birçok kişinin mağdur edildiğini anımsatan Av. Ebubekir Esad Baş, 90 ve 2000'li yıllarda mahkûm edilen mağdurların yeniden yargılanma taleplerinin reddedildiğini belirtti.

Av. Ebubekir Esad Baş, 28 Şubat post moderin darbesi ve sonrasında yaşanan süreçte mağdur edilerek mahkum edilen ve yaklaşık 20 yıldır cezaevinde bulunan mağdurların yeniden yargılanma taleplerinin reddedildiğini ifade etti.

2000 yılında Yüksek Askeri Şura kararıyla Hava Kuvvetleri Komutanlığında Kıdemli başçavuş olarak görev yaparken TSK'dan ihraç edilen Mehmet Baş’ın oğlu Av. Ebubekir Esad Baş, babasının yaşadığı süreci ve ailesine yansımasını İLKHA’ya anlattı.

28 Şubat süreci öncesini dönemin koalisyonlar dönemi denilebilecek bir süreç olduğunu ve halkın siyasi, ekonomik, sosyal anlamda beklentilerinin neredeyse sıfıra indiği hatırlatan Baş, "Cumhurbaşkanının suikasta uğradığı, mafya-devlet ilişkilerinin ayyuka çıktığı sıkıntılı bir dönemdi. 1997 sonrası paşalar yoluyla belli brifinglerin refah yolu hükümetine dayatılmasıyla devlet dairelerinde bulunan Müslüman insanların özellikle TSK bünyesinde görev yapmakta olan askerlerin ordudan, kamu dairelerinden ihraç edilmesini ne yazık ki gördük." diye konuştu.

"TSK’da rütbeli birinin sonradan süt satması, pazarda tezgâh açması acı vericidir"

Askeriyede yaşanan ve ilk ağızdan duyduğu bazı hatıraları paylaşan Baş, "Düşünün ki eşi başörtülü diye ordu evinde bulunan insanların eşlerini arabanın bagajında girmek zorunda bırakılıyorlar. Gazinolardaki etkinlik adı altında alkol kullanımı, dans edilmesi vs. tarzında programlara eşiniz gelmediği için baskıya maruz kalıyorsunuz. Ordudan ihraç edildikten sonra TSK’da rütbeli birinin sonradan süt satması, pazarda tezgâh açması acı vericidir." şeklinde konuştu.

"2000’li yıllardan, 90’lı yıllardan beridir hapishanelerde olanlar var"

Baş, "Eğitimde, sağlıkta, özellikle TSK bünyesinde milli ve manevi hassasiyetlere sahip insanların kamu dairlerinden ihraç edilmesi dolayısıyla yaşadıkları maddi manevi mağduriyetler var. TSK’da olan ve ihraç edilen askerlerle ilgili 2011 yılında Yüksek Askeri Şura kararlarıyla kamu dairelerine geri dönebilme, belli özlük haklarının iade edilmesi çabası içerisine girildi. Bu süreçten sonuç alındı. Lakin üçlü kararname ile ordudan ihraç edilenler, yargıya kapalı olanlar ne özlük haklarını alabildiler ne de maddi-manevi tazminat haklarını alabildiler. Bu konuda ASDER bir kanun taslağı oluşturdu. Çözüm olarak TBMM’de bir kanun çıkarılması yoluyla bu insanların haklarını geri alabileceği belirtildi. Bu gündemimizde olan bir konudur. İlgili bakanlıklarla irtibat sağlanarak sonuçlar alındı ve hala süreç devam etmektedir. Yalnız hâlâ 2000’li yıllardan, 90’lı yıllardan beridir hapishanelerde olanlar var. Bu insanlar için hâlâ girişimlerde bulunuluyor. Yeniden yargılanmaları ile ilgili müracaatlar devam ediyor fakat reddediliyor. Bunun sebebini anlamak mümkün değil. Buradan devlet büyüklerine, yetkililere sesleniyoruz. 20 yıldır içerde olan insanlar var. Onların yeniden yargılanmalarını talep ediyoruz." şeklinde konuştu.

"Askeriye peygamber ocağıysa bu insanlar neden ordudan atıldı?"

"Babam Müslüman olduğu, namaz kıldığı için ve annemin başörtülü olması sebebiyle 2000 yılında Yüksek Askeri Şura ile TSK’dan ihraç edildi." diyen Baş, "Babam görevden atıldığında ben henüz çocuktum. Yaşım ilerlediği zaman bazı şeyleri sorgulamaya başladım. Askeriye Peygamber ocağıysa bu insanlar neden ordudan atıldı? diye içimden sorular soruyordum. Tabi bu beni maddi manevi yıpratıyordu. TSK denildiği zaman meselenin bir ağırlığı var ama bakıyorsunuz ki, babanızın görev yaptığı yerde belli bir cunta babamı Müslüman olduğu için ordudan atıyor. " dedi.

"Bu mesele bile benim avukat olmama yeterli sebepti"

Annesinin o dönemde ağabeyini hastaneye götürdüğü bir sırada karşılaştığı muameleyi anlatan Baş, "Bir gün annem abimi hastaneye götürüyor. Kamu kurumlarına başörtülüleri almadıklarından annemi hastaneye almıyorlar. Bunun üzerine bir not yazıp abimin eline tutuşturuyor. 'Oğlum bu ilaçları al ve gel' diyor. Bu mesele bile benim avukat olmama yeterli sebepti" diyerek o dönem yaşanan mağduriyetlere dikkat çekti.

"28 Şubat mağdurları ne yazık ki daha yeniden yargılanma sürecine giremediler"

Baş, "Sarıkız, Ergenekon ve Balyoz davaları neticesinde belli bir mağduriyet yaşayan insanlar oldu. Bu insanlar yeniden yargılanma sürecine girerek aklandılar ve devlet nezdinde haklarını aldılar. Aynı süreci 22 yıl önce yaşayan 28 Şubat mağdurları ne yazık ki yeniden yargılanma sürecine giremediler. Üstelik bu talepleri sürekli ilettiğimiz halde bile hâlâ bir yargılama aşamasına geçilemedi. Biz 28 Şubat mağdurlarının, özellikle hapishanelerde bulunanların yeniden yargılanmasını, maddi manevi tazminatlarının iade edilmesini, özlük haklarının iade edilmesini talep ediyoruz." ifadelerini kullandı.

"Babamı ihraç etmek için onlara bir sebep gerekiyordu"

Babası ordudan atılmadan önce kendisini ordudan atmaya bahane aradıklarını, bir paşanın evlerine gelerek evin durumunu görmek istediğini söyleyen Baş, komutanın evlerine geldikten sonra cereyan eden olayları şu şekilde aktardı:

 "O süreçte bir komutan babama, ‘ben evini merak ediyorum, evine gidelim’ diye baskı kuruyor. Babamda koluna giriyor 'gel gidelim, bakalım' diyor. Komutan bunu babamın ihraç edilmesine bir sebep bulmak için yapıyor. Eve geliyorlar. Tabi annem şaşkın. Kapıda komutanı biz karşılıyoruz. Tabi o zamanlar çocuktuk ve benle abimin başında beyaz yeşil renginde kelime-i tevhit bandajı duruyordu. Komutan şaşırıyor. Nereye geldim ben falan. Annem kendisine kahve ikram ediyor. Layıkıyla ağırlandıktan sonra paşamız paşa paşa evden ayrılıyor. Babamı ihraç etmek için onlara bir sebep gerekiyordu. Bunun için evimize geldi. Sebepte annemin babamla gazinolara gelip dans etmemesi ve içki kullanmamasıydı. Bu dayatmalar yobazlığın bir nişanesiydi. Ben buna 'mürtecilik' diyorum. Onlar o zaman nasıl ki İslami hassasiyeti olanlara davrandılarsa bence artık bu konuda çözüm odaklı adımların atılması gerekiyor."

İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.