28 Şubat mahpuslarına özgürlük
2018 yılından bu yana, 28 Şubat mağdurlarının yeniden adil bir şekilde yargılanmaları talebiyle yapılan basın açıklamaları devam ediyor.
Yılbaşından başlayarak 28 Şubat’a kadar her hafta, 28 Şubat sonrasında ise her ay yapılan basın açıklamaları dizisi, bugün Çağlayan Adliyesi önünde yapılan açıklama ve konuşmalarla devam etti. Yapılan basın açıklamasında çeşitli kumpaslarla cezaevlerine atılan Müslümanların adil bir şekilde yeniden yargılanmaları talebinde bulunuldu.
2018 yılının başlangıcından bu yana 28 Şubat mağdurlarının mağduriyetlerinin son bulması adına basın açıklamalarına devam ettiklerini belirten MAZLUMDER Genel Başkanı Ramazan Beyhan, hukukun araçsallaştırıldığı ve yargı tarafından katledildiğine şahit olduklarını ifade ederek ailelerle birlikte tek isteklerinin 28 Şubat mağdurlarının yeniden adil bir şekilde yargılanmaları olduğunu söyledi.
“Ceza indiriminden uyuşturucu tacirleri dâhil, birçok kişi faydalandı ama FETÖ tarafından mağdur edilenler, af toplantılarında konuşulmadı”
28 Şubat’ın sona ermesi için yapılan basın açıklamalarının son bulması gerektiğini ancak bunun olabilmesi için öncelikle brifingli yargı kararları ile mağdur edilenlerin mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğini ifade eden Avukat Mustafa Kocabaş, “Af tasarısının konuşulduğu bu günlerde, kim kader mahkûmu, kim değil bunu tartışması yapılıyor. 15 Temmuz sonrasında getirilen ceza indiriminden uyuşturucu tacirleri dâhil birçok kişi faydalandı. Ancak hiçbir zaman FETÖ yapılanması tarafından darbe zihniyetine sahip yargı mensupları tarafından mağdur edilenler af toplantılarında konuşulmadı. FETÖ’nün mağdur ettiği Ergenekonculara hakları iade edilerek milyonlarca lira tazminat verildi. Şike kumpasına dâhil edilenler beraat ederek tazminat aldı. Balyoz dosyası rafa kalktı. Ancak FETÖ ve 28 Şubat zihniyetinin mağdur ettiği Hizb-ut Tahrir mağdurlarına haklarını kim iade edecek? Şahmerdan Sarı’ya hakkını kim iade edecek? 28 Şubat mağdurlarına haklarını kim iade edecek? Bu konuda acilen yasal bir düzenleme yapılması lazım.” dedi.
“Bu vebal, adım atması gerekip de atmayanlarındır”
Temennilerinin şu anda cezaevlerinde olan yüzlerce mağdurun serbest kalması olduğunu belirten Mustazaflar Cemiyeti İstanbul Şube Başkanı Mehmet Eşin, “Bu vebal hükümetin, Adalet Bakanlığının, meclisin, yargının ve bu konuda adım atması gerekip de atmayanlarındır.” dedi.
Danıştay 8’inci İdare Mahkemesinin aldığı karara da değinen Eşin, şu ifadelere yer verdi:
“Hükümet, meclis ve anayasa hukukuna rağmen Danıştay 5 yılın ardından böyle bir karar alabiliyorsa, 90’lı yılların, 2000’li yılların o karanlık döneminde oyun ve kumpaslarla dizayn edilen yargının ne tür kararlar alabileceğini varın siz hayal edin. İşte bunun sonucu olarak maalesef insanlar hala cezaevlerindeler.”
“28 Şubat etkisi hala devam eden bir darbedir”
Yapılan konuşmaların ardından MAZLUMDER avukatlarından Samet Beycioğlu tarafından okunan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“Af gündeminin sıcaklığını koruduğu bugünlerde, “28 Şubat Mahpuslarına Özgürlük!” talebini içeren yeni bir açıklama ile alanlardayız. 1990’lı yıllardan itibaren başlayıp yavaş yavaş örülerek 28 Şubat 1997’de teşebbüsün ötesine geçip gerçekleşmiş bir darbe olarak gündemine oturan 28 Şubat Darbesi, etkisi halen devam eden bir darbedir. Birilerince ‘bin yıl sürecek’, birilerince ise ‘bitti’ denilen 28 Şubat Darbesi, üzerinden 21 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen, özellikle cezaevlerinde tutulan Müslüman siyasi mahpuslar ve aileleri için bütün ağırlığıyla devam etmektedir.”
“Sahte deliller ve iftiralar sonucunda tutuklanan darbe mağdurları hala cezaevinde”
Brifingli yargılamalar ve sahte delillerle cezaevlerine atılan Müslümanların hala tutuklu bulunduklarını hatırlatan Beycioğlu, basın açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Beraat etmesi gerekirken aynı torba dosyaya dahil edildikleri için müebbet hapis cezası verilen; en ağır yorumla bile adli nitelikli süreli hapis cezası alması gerekirken siyasi nitelikli müebbet hapis cezası verilen; delil niteliği tartışmalı olup ABD’de deşifre edilmiş dijital kayıtlarla cezalandırılan; avukatsız, işkenceli ve her türlü aşağılık yöntemle onur kırmaya dönük sorgulamalarda imzalatılan sahte ifade tutanaklarına dayanılarak gençlikleri ellerinden alınan; toplumsal zemin oluşturmak adına ev ya da işyerlerine yerleştirilen sahte delillere dayanarak aşağılık iftiralarla suçluymuş gibi medyanın önüne atılan 28 Şubat Mahpusları, Darbenin mağdurları olarak halen cezaevlerinde tutuluyorlar. Çoğunluğu işkenceli soruşturmalar, üretilmiş ya da darbenin bir diğer ayağını oluşturan kartel medyası tarafından şişirilmiş deliller, önyargılı ve brifingli yargılamalar neticesinde cezaevine girmiş mahpusların, halen cezaevlerinde tutulması yaşanan hukuksuzluğun boyutunu göstermektedir.”
“Aslolan cezaevlerini boşaltmak değil, adil bir yargı zemini oluşturmaktır”
TBMM’ye sunulan af teklifini de değerlendiren Beycioğlu, son olarak şunları kaydetti:
“TBMM’ye sunulan teklifle, kişilere karşı işlenen bir kısım adli suçların af bağlamında tekrar gündeme getirilmesi karşısında, aslolanın cezaevlerini boşaltmak değil, adil bir yargı zemini ve infaz rejimi oluşturmak olduğunu vurgularız. Geldiğimiz noktada, 28 Şubat’ın brifingli yargısının kararlarıyla hapsedilen mazlumların tahliyesi, 28 Şubat’ın tahkim ettiği zemine basarak büyüyen paralel yargının kararlarıyla hapsedilen hemen her çevreden mazlumun tahliyesi, Brifingli ve paralel yargı zemininde oluşan önyargılar ve bu önyargılarla oluşturulan içtihatlarla halen devam eden yargı zulümlerinin son bulması, öncelikli mesele haline gelmelidir. MAZLUMDER olarak 28 Şubat Siyasi Yargı Kararları İptal Edilsin! 28 Şubat Mahpusları Derhal Serbest Bırakılsın! talebimizi vurgularız.”
Basın açıklamasına, HÜDA PAR, Mustazaflar Cemiyeti, Köklü Değişim Dergisi ve Araştırma Kültür Vakfı da destek verdi.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.