Bursa'nın merkez Osmangazi ilçesinde hurdacılık yapan dedesinin yanında antikaya merak salan Murat Seren, küçük yaşlardan itibaren tek tek biriktirip, depolarda topladığı 40 bin parça ürünü sergileyerek, vatandaşları anılarla yolculuğa çıkarıyor.

8 yaşından beri topladığı gramofon, daktilo, televizyon, Osmanlı paraları, piyano, fotoğraf makinesi, plak, kahve makinesi, kaset gibi yaklaşık 40 bin parça eski eşyayı iki katlı dükkânda sergileyen Seren, ziyaretçileri geçmişten bugüne yolculuğa çıkarıyor.

Antika kültürünün zayıf olmasından yakınarak, 3 yıl önce Bursa Antikacılar Derneğini kuran Seren, antikalarının bir kısmını burada sergiliyor.

Antika toplamaya 8 yaşında başladığını belirten Seren, "Dedem hurdacılık yapıyordu. Benim merakım, hurdacılık yaparken onun hurda diye aldığı mallar içerisinde antika olduğunu bilmediğim bir sürü bakır eşyayı toplamayla başladı. Dedemin hurda diye aldığı mallardan ayırıyordum. Bir gün ayırdığım malzemelerle bir bezin üzerinde sergi açtım. Talep gördü ve satıldı. Ben de o şekilde başladım. İlk yıllar ticaretti, zamanla aşk, sevgi dolmaya başladı. Benim para kataloglarım var. Eski paraları falan toplardım. Bayağı geniş bir para arşivim oldu. Daha sonra dedem sayesinde objelerle tanıştım. Cezve, havan ve değirmen malzemeleri gibi malzemelerle tanıştım. Her tanıştığım malzeme beni bir ileriye götürdü." dedi.

Seren, antikalar arasında taş plak, gramofon, saat, fotoğraf makinesi, sinema makineleri, tespihler ve daha adını sayamadığı binlerce ürünün olduğunu dile getirdi.

Asıl mesleğinin ahşapçılık olduğunu söyleyen Seren, "Çocukluğum ahşap yapan ağabeylerimin yanında geçti. Onlardan ne öğrendiysem onlarla yola çıktım. Ahşapla özdeşleştim, artık ahşapla birçok şey yapabiliyorum." ifadelerini kullandı.

Eşinin de kendisine severek destek verdiğini anlatan Seren, "Eşim de antikaları seviyor. Gününü burada geçiriyor. Evde işlerini bitirdiği zaman gelip bana yardım ediyor. Birlikte bir şeyler yapıyoruz." şeklinde konuştu.

Son olarak Seren, şunları söyledi: "Bursa'nın tarihi Bursa'da kalsın. Kesinlikle eski eserler çöpe gitmesin. Yakın tarihte bir ev boşaltılmıştı. Çöpün kenarından aldığım bezler altın simleriyle yapılmıştı. Maddi değerini bırakın, manevi değeri ölçülemez. Onun gibi ürünü yapacak usta herhalde kalmamıştır. 1876 yılının işçiliği vardı. Bunu çöpe atanlar sahip çıkmamış ama ben bu mirasa sahip çıkanlardan biriyim." (Mustafa Bikeç - İLKHA)