4+4+4 Kesintili ve Zorunlu Eğitim Öngören Kanun Teklifine İlişkin Değerlendirme

4+4+4 Kesintili ve Zorunlu Eğitim Öngören Kanun Teklifine İlişkin Değerlendirme

4+4+4 Kesintili ve Zorunlu Eğitim Öngören Kanun Teklifine İlişkin Değerlendirme

TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda kabul edilen “ İlköğretim Ve Eğitim Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ” hakkında değerlendirmemiz şöyle:

-Teklifin birinci maddesiyle, 222 sayılı Kanun’un 3. maddesinde değişiklik öngörülmekle birlikte, bu değişiklik sadece mecburi ilköğretim çağının bitiş yaşının 14’ten 13’e indirilmesi şeklindedir. Oysa 3. maddeye ilişkin değişiklikte, mecburi ilköğretim çağının başlangıcının yıl yerine “ay” olarak ifade edildiği bir hükmün önerilmesi daha uygun olacaktır. Bu sayede ilköğretime başlama yaşı konusunda bırakın toplumun geri kalanını, alanının uzmanı olduğu ileri sürülen kişiler arasında dahi var olan ve üzerinde fikir birliğine varılamayan görüş ayrılığının ve kafa karışıklığının önüne geçilmiş olacaktır.

-Teklifin ikinci maddesiyle, ilköğretimde sekiz yıl zorunlu eğitim devam ettirilmiş ancak dört yıl süreli zorunlu ilkokul ile dört yıl süreli zorunlu ortaokuldan oluşması öngörülmüştür. “ilköğretim birinci kademe” ve “ilköğretim ikinci kademe” gibi literatüre yabancı ifadelerin yerine ilkokul ve ortaokul gibi lisana ve gündelik kullanıma yerleşmiş kelimelerin kullanılması yerinde olmuştur.

-Teklifin üçüncü maddesiyle, ilköğretim kurumlarının ilkokul ve ortaokuldan oluşan birbirinden bağımsız okullar halinde kurulması öngörülmüştür. Yine teklifin, imkân ve şartlara göre ortaokulların ilkokullarla ya da liselerle birlikte kurulabileceği öngörülmüştür.

Teklifin ikinci ve üçüncü maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, bu sayede sekiz yıllık kesintisiz eğitimin sakıncalarından gerçek anlamda kaçınılması sağlanacaktır.

-Teklifin beşinci maddesiyle, 222 sayılı Kanun’un 76. maddesinde ilköğretimin gelirleri arasında sayılan “ Özel idare bütçelerine, bu kanun hükümleri gereğince sağlanacak gelirler hariç ve 1960 mali yılında ilköğretime tahsis edilen miktardan az olmamak üzere, yıllık gelirlerinin en az % 20 si oranında konulacak ödenekler ”, yani bütçe kanunları ile il özel idarelerine bu amaçla konulan ödenekler; il özel idarelerince, ortaöğretim kurumlarının arsa temini, binalarının yapım, bakım ve onarımı ile diğer ihtiyaçlarının karşılanması için kullanılabilecektir. Tıpkı ilköğretimde olduğu gibi, ortaöğretim kurum yöneticileri de okullarının bakım, onarımı ile diğer zorunlu ihtiyaçlarının il özel idarelerince karşılanmasını valiliklerden talep edebilecekler. Bu sayede ortaöğretim kurumlarının giderlerinin finansmanı sorununa bir nebze olsa çözüm sağlanmış olacaktır. Ancak elbette bu türden kısıtlı ve inisiyatifi mali imkânlara ve valilik iznine bağlayan bir finansman yönetiminin okullara ödenek tahsisi gibi kökten bir çözümün yerini tutmayacağı açıktır.

Ancak aynı kaynağın daha önce sadece ilköğretim kurumlarına tahsis edildiği dikkate alındığında, bu düzenlemeyle ilköğretim kurumlarına ayrılan kaynakta azalma olacağı şüphesizdir. Bu nedenledir ki, ihtiyaç esasına göre ilk ve ortaöğretim kurumları arasında bu kaynaktan gelen maddi imkânların paylaşılmasında bir orantı belirlenmelidir.

-Teklifin altıncı maddesiyle, 222 sayılı Kanun’a eklenmesi teklif edilen geçici 11. madde ile “Kanun değişikliğinin yayım tarihi itibariyle ilköğretim kurumlarının 5, 6, 7 ve 8’inci sınıflarında eğitim görenlerin eğitimlerini bu kurumlarda tamamlamalarına” imkân tanınması düşünülmektedir. Teklif, bu maddenin uygulanmasıyla ilgili usul ve esasların belirlenmesinde yetkiyi Milli Eğitim Bakanlığına bırakmakla birlikte Bakanlığın bu maddenin uygulanmasıyla ilgili düzenlemeleri il, ilçe ve okul bazında yapmaya yetkili olmasına ilişkin de ayrıca yetki vermiştir. Kanun değişikliğinin yayım tarihi itibariyle ilköğretim kurumlarının 5, 6, 7 ve 8. sınıflarında eğitim görenlerinin ilköğretim eğitimlerini mevcut okullarında ve mevcut sistem dâhilinde tamamlamaları, ilçe bazında, hele hele okul bazında bunun farklı şekillerde uygulanmasına kapı aralanması uygulama birliğini bozacağı gibi, sistemin aksamasına sebebiyet verilmesi riskini de taşımaktadır. Bunun yanında gerekli altyapı eksikliği yönetmelik çalışmaları ve müfredat değişikliğinin bir an evvel gerçekleştirilerek ve tamamlanarak, teklif ile getirilecek değişikliklerin, teklifin kanunlaşarak yürürlüğe gireceği tarih itibari ile ilköğretim kurumlarının 5,6,7 ve 8. sınıflarında da uygulanması yerinde olacaktır.

Daha önemlisi, 1739 sayılı Kanun’a eklenmesi teklif edilen geçici madde teklifi ile “ 2012-2013 eğitim-öğretim yılında başlatılması planlanan zorunlu ortaöğretimin Bakanlar Kurulunca bir eğitim-öğretim yılı ertelenmesine ” imkân verilmişken, bu türden bir erteleme imkânının, altyapı eksikliğinin hissedildiği hallerde ilköğretim okulları için düşünülmemesi önemli bir eksikliktir.

-Yedinci maddesiyle, 222 sayılı Kanun’daki değişikliğe paralel olarak 1739 sayılı Kanun’un 22. maddesinde zorunlu ilköğretime başlama yaşı düzenlenmekte olup, bu konuda 222 sayılı Kanun’da değişiklik getiren teklife dair yapılan açıklamalar ve önerimiz çerçevesinde işlem yapılması uygun olacaktır.

-Teklifin dokuzuncu maddesiyle, ilköğretim kurumlarının dört yıl süreli zorunlu ilkokullar ile dört yıl süreli, zorunlu ve farklı programlar arasından tercihe imkân veren ortaokullardan oluşması öngörülmüştür. Yine ortaokullarda lise eğitimini destekleyecek şekilde öğrencilerin yetenek, gelişim ve tercihlerine göre seçimlik dersler oluşturulması öngörülmüştür. Teklif ile ortaokul kademesindeki öğrencilere, ileri düzey temel bilgi ve beceriler edindirmesinin yanı sıra esasen yönlendirme eğitiminin/sürecinin hedef alındığı, öğrencinin kendi yetenek ve gelişiminin farkındalığını sağlayarak ortaöğretim (lise) eğitimini kendi tercihleri doğrultusunda şekillendirmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Bu açıdan düzenleme teklifi yerindedir. Teklifin komisyon görüşmeleri esnasında sendikamızca TBMM’ye ve komisyon üyelerine sunulan tekliflerimize paralel hükümler getirdiği dikkate alındığında, görüşlerimizin ele alınması ve tabandan gelen haklı tepki ve beklentilere kulak verilmesi sürecin sağlıklı işlediğine işarettir.

Ancak ortaokullarda uygulanacak farklı programlar konusunda teklifte net bir tanım ve düzenleme yer almadığından, farklı program tercihi hakkının yanında açık öğretim, uzaktan eğitim gibi öğretim türlerine imkân sağlayacak bir düzenlemenin yapılması yerinde olacaktır. Bu nedenle teklif edilen madde metninin ilk cümlesinin, “ İlköğretim kurumları; dört yıl süreli ve zorunlu ilkokullar ile dört yıl süreli, zorunlu, örgün veya yaygın öğrenim veren ve farklı programlar arasında tercihe imkân veren ortaokullardan oluşur ” şeklinde olmasının daha uygun olacağı kanaatindeyiz.

-Teklifin 10. maddesiyle, ortaöğretimin (lise) zorunlu hale getirilmesi öngörülmekte; ortaöğretim, “eğitim” kapsamlı değil, “kurum” odaklı tanımlanmakta ve ortaöğretimin süresi yasal anlamda dört yıl olarak belirlenmektedir. Diğer taraftan, ortaöğretim kurumları örgün ve yaygın eğitim veren bir kurum olarak nitelenmektedir. Değişiklik teklifiyle, ortaöğretim zorunlu bir eğitim süreci olarak tasarlanmakta ve bu sürecin okula devam zorunluluğu içermesi öngörülmektedir.

Ortaöğretimin (lise) zorunlu olması yerine bireylerin tercihine bırakılmış isteğe bağlı bir eğitim süreci olarak tasarlanması daha uygun olacaktır. Zira okumak istemeyen, bir an önce meslek hayatına atılmak isteyen veya yeteneklerinin farkına erken yaşta vararak bunu bir an evvel mesleki hayata dönüştürmeyi hedeflerken, bir yandan da eğitimine devam etmek isteyen gençlerin bir dört yıl daha okula devam mecburiyetinde bırakılması bireylerin yeteneklerini ve becerilerini körelteceği gibi, okula devam etmek istemeyen gençleri zorla okula götürmeye kalkışmak ortaöğretim okullarının performansını düşürecektir. Diğer taraftan, salt yaygın eğitim ibaresinin kullanılmakla yetinilerek ve bu nedenle teklifin ilk şeklinde yer alan “açıköğretim” ibaresinin madde kapsamından çıkarılması, ortaöğretim (lise) sürecinde açık öğretim, uzaktan eğitim gibi yöntemlerin yasal dayanaktan mahrum bırakılması sonucunu doğuracaktır. Bu nedenle, maddenin yeniden düzenlenmesi ve ortaöğretimin isteğe bağlı olmak kaydıyla genel, mesleki ve teknik odaklı farklı öğretim programlarının uygulandığı bir öğretim süreci olarak tasarlanması, yaygın eğitim faaliyetlerine katılmak suretiyle elde edilen belgelerin ortaöğretim sürecinde ders, öğretim yılı ya da ortaöğretimi tamamlamış sayılma gibi muafiyetler kazandırmasına dönük hükümlere yer verilmesi, ayrıca ortaöğretim sürecinde açıköğretim ve uzaktan öğretim gibi yöntemlerle eğitim hizmeti verilebileceği/alınabileceğini öngören ifadelere yer verilmesi uygun olacaktır.

Yine ortaöğretim (lise) öğrencilerinin, dört yıllık süreçte almaları ve başarılı olmaları gereken dersleri daha kısa bir süre içerisinde alma imkânına sahip kılınmaları son derece önemlidir. Bu durum, hem bireylerin eğitim süreçlerine daha fazla katılmalarına hem de eğitim kurumlarının ve eğitim sürecinin bu birey başarıları üzerinden yapısal ve içerik form değişiklikleri bakımından esnek hale getirilmesine imkân sağlayacaktır. Bu çerçevede, ortaöğretim evresinin bir ila dört yıllık bir süreçte tamamlanmasına imkân sağlanmasına ilişkin hüküm ya da hükümlere, ilgili kanunlarda yer verilmesine dönük bir düzenleme mutlaka kapsama alınmalıdır. Nitekim 18. Milli Eğitim Şurası’nda, “İlköğretim ve Ortaöğretimin Güçlendirilmesi, Ortaöğretime Erişimin Sağlanması” başlıklı bölümünün 19. maddesinde “ ortaöğretim kurumlarını erken bitirme imkân sağlayan düzenlemelere yer verilmelidir ” kararı alınmıştır.

Diğer taraftan, ortaöğretim programları arasında geçiş esnekliği ile birlikte ortaöğretim programlarıyla ilişkilendirilen ortaokullardan mezun olanların bu ilişkilendirmeyle mutlak bağlı olmamasına dönük bir hükme yer verilerek ortaöğretim sürecinde gerçek anlamda bir esnek yapının kurulması uygun olacaktır. Teklifin bu şekliyle kanunlaşması halinde zorunlu nitelikte olacak olan ortaöğretim sürecinin hangi yaş aralığını kapsayacağı, tıpkı ilköğretim sürecinde olduğu gibi, kanunla kayıt altına alınmak durumundadır. Aksi halde, zorunlu ortaöğretim çağını tamamlamak noktasında bireylerin hüküm boşluğundan kaynaklanan olumsuz durumlarla karşılaşması olağan ve mümkün bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu madde bağlamında önemli bir eksiklik de, ülkemizin üstün zekâlı ve üstün yetenekli insan kaynağını harekete geçirecek bir hüküm öngörmemesidir. Bu çerçevede, kanun teklifinin içeriğinde üstün yetenekli ve üstün zekâlı çocuklara mahsus özel eğitim programlarının her eğitim kademesi için oluşturulacağı ve bu özelliklere sahip bireylerin mensubu olduğu ailelere, eğitim süreçlerinde kullanmaları açısından gerekli maddi desteğin sağlanacağını öngören bir hükmü ihtiva etmesi uygun olacaktır.

-Teklifin 14. maddesiyle, 2547 sayılı Kanun’un 45. maddesinde değişiklik yapılması ve yükseköğretim yerleştirme puanlarının belirlenmesinde ağırlıklı ortaöğretim başarı puanı yerine bireyin ortaöğretim başarı puanının belirli bir bölümünün dikkate alınması uygulamasına geçilmesi öngörülmektedir. Bu kapsamda, ortaöğretimi bitirme başarı notlarının en küçüğü 250 en büyüğü 500 olacak şekilde, her bireyin ortaöğretim başarı puanının yüzde 12’sinin merkezi sınavdan aldığı puana eklenecek, mesleğe yönelik ortaöğretim kurumları mezunlarının bu meslekle ilgili yükseköğretim kurumlarını tercih etmeleri halinde ilave olarak ortaöğretim başarı puanlarının yüzde 6’sının merkezi sınav puanlarına eklenmesi de öngörülmektedir. Ancak, Yükseköğretim Kurulu’nun farklı katsayı uygulamasını tekrar hayata geçirmesini engelleyecek bir hükme madde kapsamında yer verilmemiştir. Bu bakımdan, 45. maddenin (a) bendinde yer verilen yükseköğretime giriş ve yerleştirme konusunda YÖK’e verilen yetkinin farklı katsayı belirlemeyi içermediğinin hüküm altına alınmasını sağlayacak bir hükme madde kapsamında yer verilmesi uygun olacaktır.

 

Teklifin tamamını değerlendirdiğimizde özetle;

1-Teklif, 28 Şubat sürecinde alınan sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitimin, toplumda ve eğitim sisteminde yol açtığı tahribatın tamiratı noktasında yerinde hükümler öngörmekle birlikte pek çok eksik nokta bırakmaktadır.

2-Zorunlu ilköğretime başlama yaşının, teklif bu haliyle yasalaşması durumunda, İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde zorunlu değişikliğe gidilmesini gerektireceği, bunun da mevcut tartışmaları ileriki bir zamana taşıyacağı dikkate alınarak ilköğretime başlama çağının yıl yerine ay olarak ifade edilmesi yerinde olacaktır.

3-Yine 12 yıla çıkarılan zorunlu eğitimin kesintili olarak öngörülmesi 28 Şubat sürecinde siyasi gerekçelerle göz ardı edilen hususların tamiri ile pedagojik açıdan önemli bir hatadan dönülmesini sağlayacaktır.

4-İlköğretim birinci ve ikinci kademe gibi ibareler yerine halk diline yerleşmiş ilkokul ve ortaokul kavramlarının yeniden kullanımının sağlanması sistemin oturması ve benimsenmesi açısından oldukça yararlıdır.

5-Ortaöğretim kurumlarında (lise) örgün eğitimin yanında yaygın eğitime imkân sağlanmış olması ne kadar yerinde ise de aynı imkânın ortaokul kademesinde tanınmamış olması o ölçüde eksikliktir.

6-Tasarıya göre şu an eğitimine devam eden 5. sınıfların mevcut siteme göre okuması öngürülüyor. Şuanki 5. sınıfların yeni siteme göre okuması daha uygun olacaktır. 6-7. sınıfların ise seçmeli derslerden faydalanması  mümkün olabilmelidir.

7-Ortaöğretimin dört yıl süreyle zorunlu tutulması kaynak israfına neden olacak, liselerin toplam performansını düşürecek, bu okulları okula ve eğitime devam etmek istemeyen bir yığın isteksiz öğrenci ile baş başa bırakarak asıl fonksiyonlarını icra etmekte akamete uğratabilecektir.

8-Yine dört yıldan daha kısa sürede liseyi bitirme imkân ve kabiliyetine sahip gençlerin yok sayılarak bu yönde bir düzenleme getirilmemesi de bir eksikliktir.

9-Üniversiteye giriş ve yerleştirmede katsayı adaletsizliğinin giderilmiş olması, fırsat eşitliğini ve öğrenci başarısını ön plana çıkaracak olup yerindedir. Ancak teklif kapsamında YÖK’ün üniversiteye giriş ve yerleştirme konusundaki yetkisinin sınırlarının çizilmiş olması gerekirdi. 

TBMM Milli Eğitim Komisyonunda Kabul Edilen Kanun Tasarısı

www.egitimbirsen.org.tr/dokuman/tbmm44.pdf

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.