Sait ŞAHİN
7 Haziran seçimleri
7 Haziran genel seçimlerini geride bıraktık. Her seçim önemlidir ama bu seçimler herkes açısından önemliydi. İlklerin yaşanacağı ve yaşandığı bir seçimdi. Bizlerin ilk defa bağımsız adaylarla girdiği bir seçimken, HDP'nin de parti olarak girdiği bir seçimdi. Ak Parti'nin ilk defa tek başına iktidar olamayacağı sonuçların çıktığı bir seçim oldu. İlk defa çok ilginç seçmen profillerinin de ortaya çıktığı bir seçim oldu. Hiçbir zaman bir araya geleceği düşünülmeyen seçmen ve partiler bu seçimde bir araya geldi. Yani hiçbir zaman benimseyerek oy vereceği düşünülmeyen partiye oy veren seçmen profili çıktı ortaya.
Hür adaylar bloğu ile bağımsız girdiğimiz ilk genel seçimde amacımız bir iki milletvekili çıkarmaktı ama olmadı. Seçim sonuçlarının bizim açımızdan pek çok sebebi var. Muhasebemizi yapıyoruz, bizden kaynaklanan eksiklikleri imkân dahilinde ve meşru dairede gidermeye çalışacağız. İmkân dairesi ve meşru daireyi özellikle vurguladım; çünkü imkânları kısıtlı bir camiayız ve meşruluk ise bizi sınırlayan ölçümüzdür. Biz hedefe ulaşmak için gayr-ı meşru yollara ve araçlara başvuramayız. Diğer partilerin ise böyle bir sorunu yok, oy almak için fiili, sözlü bütün gayr-ı meşru yollara başvuruyorlar.
Ben siyaseti biraz da ticarete benzetiyorum. İki tüccar örneği düşünün; biri her türlü haram yola başvurarak malını çoğaltıyor, biri ise helal daireye son derece dikkat etmeye çalışıyor ve az mal elde ediyor. Bu tabloya bakarak helal dairede az mal elde edene, haram dairede çok mal elde eden örnek gösterilemez.
Biz haram yollarla çok mal elde edene özenip ilkelerimizi, çizgimizi değişemeyiz. Siyasete girerken de dostlarımız bize hep bu tavsiyede bulundu. Siyaset kirlidir, siz de kirlenmeyin, bozulmayın dediler. Biz bir mücadele veriyoruz ve siyaset, sandık bizim için araçtır, amaç değil. Sandık sonuçları da bizim için her şey değildir. Ancak sandıktan güçlü çıksaydık, mücadelemiz güçlenecekti. Belki vitesi 5'e atıp yola devam edecektik ama olmadı, düşük vitesle yola devam, ama mutlak surette yola devam. Her zaman dediğimiz gibi seçim çalışmaları ile halkı kazanmada büyük kazanımlarımız oldu şimdi daha bir gayretle bunun içini doldurmamız lazım.
Peki, niye yerel seçimde aldığımız oyları almadık? Aslında yerel seçimde aldığımız oyları artırdık ama bu sandığa yansımadı. Binlerce kimse bağımsız adaya oy kullanma becerisi gösteremedi. Bunda seçmenden kaynaklı yetersizlik olduğu gibi YSK'nın bastırdığı oy pusulasından kaynaklı haksızlık da etkili oldu. Bütün partiler renkli amblemleri ile yer alırken, bağımsızlar sadece renksiz isimleri ile yer aldı. Parti isimleri seçmen gözüne sokulacak kadar belirgin büyük puntolarla yazılırken, bağımsızların isimleri ise adeta seçmenin gözünden kaçırılacak şekilde pusulada saklanmış olarak küçük puntolarla yazılmıştı. Okuma yazması olan bazı bilinçli seçmenimiz dahi gözlük takmadan bağımsız aday ismini görmediklerini söylediler. Okuma yazması olmayan çoğu seçmenimiz de bağımsız adayı bulamayınca, pusulada partimizin amblemi diye HAKPAR ve Türk Partisi amblemine mührünü basmış.
Sadece bu kadarla da değil, oy pusulası bağımsızlar aleyhine çok usta bir ince hesap ile hazırlanmıştı. Partilerin sütun çizgileri boydandı, bağımsızların ise alt tarafta büyük boşluk olacak şekilde üst tarafta kesikti. Bağımsızların altındaki boşluklara mühür basanların oyları iptal edildi.
HDP'nin başarısına gelince; pek çok sebep var bunun arkasında. Malumların dışında, baraj ile ilgili Türkiye'yi teslim alan sözlü tehditten tutun da Ak Parti karşıtlığı üzerinden HDP'nin barajı aşmasında birleşenlere, pek çok sebep etkili oldu bu sonuçta. Böyle bir sonucun ortaya çıkmasının suçlusu hem çözüm süreci ile HDP'yi güçlendiren politikaları, hem gösterdikleri adaylar, hem de genel hataları, yozlaşmaları, yolsuzlukları ile % 90 Ak Parti'dir.
Tabiri caizse Ak Parti, küçük yılanı büyüttü, ejderhaya dönüştürdü ve başımıza bela etti. Hemen seçim sonrası Aytaç Baran kardeşimize saldırı da bunun göstergesi. HDP'nin saldırıyı üstlenmemesine, kınamasına bakmayın. Bugüne kadar failleri kendileri oldukları gün gibi ortada olan bize yönelik 500'e yakın saldırının hangisini üstlendiler ki. Ya yalanlarla saldırdıklarını suçladılar ya da provokasyon, provokatörler dediler. Bu konuyu başka bir yazıya bırakarak tahlilimize dönelim.
Ak Parti, öyle bir kibir ve güç sarhoşluğu yaşıyordu ki burnunun dibini göremiyordu. Bu sebeple de uyarılara hep kapalıydı. Böyle bir sonuç Ak Parti'nin eseridir. Hatırlarsanız bir yazımda “Ak Parti böyle devam ederse ilahi tokat yiyecek” demiştim. Bu halkın tokadıydı, böyle devam ederse ilahi tokat da kaçınılmaz olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.