ABD ve İsrail'in bölgedeki kabadayısı: SiSi
Mısır'daki son gelişmeleri değerlendiren 'Darbeye Karşı Meşru Yönetimi Destekleyen Milli Koalisyonu' üyelerinden İslam El Ğamri, Suudi rejiminden destek alan darbeci yönetimin, ABD ve Siyonistlerin güdümünde hareket ettiğini ifade etti.
HABER MRK - Mısır’da gerçekleştirilen darbeden sonra, direnen halka yönelik baskılar sürüyor. Ayrıca binin üzerinde idam kararı verildi. Buna rağmen darbeye karşı halk direniyor, devrime sahip çıkıyor. Mısır’daki son gelişmeleri, Cemaati İslamiye Liderlerinden ve ‘Darbeye Karşı Meşru Yönetimi Destekleyen Milli Koalisyon’ üyelerinden İslam El Ğamri’ye sorduk.
İşte Mısır Cemaati İslami yetkilisinin sorularımıza verdiği cevaplar…
İlk olarak bize Mısır’ın son durumundan bahseder misiniz?
Mısır’da, kardeşlerimiz 10 aydan fazla bir süreden beri bütün meydanlarda sebatla, Sisi’nin başını çektiği darbecilerin ölüm aletlerine, baskılarına ve işkencelerine karşı direniyorlar. Mısır’da durum hassas ve önemli bir merhaleden geçiyor. Darbeciler, yapmak istedikleri hileli seçimlerle yol haritasını çizmek istiyor. Hâlbuki daha önce seçim sandıklarına, halkın iradesine ve bu sandıkların belirlediği Mısır’ın ilk meşru cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye darbe yapmıştı. Kesinlikle her şeye rağmen Mısır Arap Cumhuriyeti’nin gerçek ve meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’dir. Ancak Sisi seçim sandıklarıyla kendini meşrulaştırmak istiyor. Diğer taraftan direnen halk, darbeye karşı çalışmalarını sürdürüyor. Bu doğrultuda darbecilerin başkanlık seçimiyle kurdukları tuzağı deşifre ediyor.
Mısır’da halkın sosyal ve yaşam şartları nasıldır? Özellikle darbeden sonra halkın durumu nasıl değişti?
Mısır halkı, bazı kısıtlamalar ve zorluklar olduğu halde Mursi’nin dönemine rahmet okuyorlar. Muhammed Mursi Başkanlığı, Mısır’ı 30 yıl boyunca karanlık ve zulümle dolduran Hüsnü Mübarek’ten devralmıştı. Bu sadık ve ihlaslı adam hassas çalışmalar yaparak Mısır’ı zalimlerden kurtarmış ve güvenilir hale getirmişti. Kesinlikle ülkenin şu anki durumu Muhammed Mursi dönemiyle hiçbir şekilde kıyaslanamaz. Darbeciler şu an fakirlerden, açlardan oluşan ve sosyal alt yapısı yıkılmış bir devlet inşa ediyorlar. Mübarek dönemindeki iş adamları ve bozguncuları tekrar ülkeye alarak, ülkeyi eski karanlık ve zulümlerle dolu hale getirdiler. Bu şekilde Mısır’ı zenginlerin, iş adamlarının, bozguncuların devleti yaptılar. Mısır halkı ise, darbecilerin ve polisin zulüm ve ceberutları altında ezilmiş durumdadır. Mısır’da halk, şu an günlük azığını ve yaşam ihtiyaçlarını temin edemeyecek duruma geldi. Çıkarılan kanunlarla cumhurbaşkanı maaşı onlarca kat artırıldı. Buna mukabil fakirin ve muhtacın hakkı verilmiyor. Çünkü onlara göre, ülke sadece güçlülerin, polisin, askerin, iş adamlarının ve bozguncuların ülkesidir.
Mısır’da yapılacak seçimler, devrimin gidişatını nasıl etkileyecek?
Darbeciler, 1952 yılında yapılan askeri darbeden bu yana askeri komutanlar Mısır’ı yönetiyor. İlk olarak General Muhammed Necip yönetime geldi. Ancak Muhammed Necip, askerin yetkilerini kısıtlamak istedi. Bunun üzerine, 1954 yılında Cemal Abdunnasır kısıtlamaları kabul etmeyerek darbe yaptı. Bu tarihten sonra Mısır generaller ve komutanlar tarafından yönetilmeye başlandı. Mübarek, yönetimi oğluna devretmek isteyince de karşı çıktılar. Asker, kendisi dışında hiç kimseyi kabul etmiyor. 25 Ocak devriminden sonra yapılan ilk seçimlerde, orgeneral Ahmet Şefik’i aday gösterdiler. Ancak Mısır halkının sebatı ve direnişiyle sivil bir aday Muhammed Mursi seçimleri kazanarak cumhurbaşkanı seçildi. Mursi’yi yönetimden uzaklaştırmak için ona, birçok engel çıkardılar. Yönetimden uzaklaştıramayınca da, meşru bir şekilde seçilen başkana darbe yaptılar. Bunlar, Siyonistlerle ilişkilerini sürdürüp, Mısır, Arap ve İslam ümmetine zilleti, baş eğmeyi dayatan Camp David anlaşmasını tekrar yürürlüğe geçirilmesini istiyorlar. Darbeden sonra Mısır’ı gayri meşru bir şekilde yöneten Sisi, seçim oyunuyla kendisini meşrulaşmak istiyor. Hileli bir şekilde yapılacak bu seçimlerin sonucunu herkes biliyor. Çünkü bunlar halkın iradesine saygı duymuyor ve kabul etmiyorlar. Mısır dışında bulunanlar, oylarını kullanmak için konsolosluklara gittiklerinde seçim sandıkları yerine çöp kutularında oylarını kullanıyorlar. İşte halkın iradesine saygıları budur.
Sanırım sizler seçime karşı tutumunuz boykot olacaktır. Milli Koalisyon olarak seçimlere karşı nasıl bir yol haritası belirlediniz?
Evet, Darbeye Karşı Milli Koalisyona bağlı bütün parti ve guruplar, bu seçimleri boykot edeceklerini açıkladılar. Ayrıca, açıklamalarında, “batıl üzerine bina edilen de batıldır” diyerek, seçimin herhangi bir sonucunu tanımayacaklarını açıkladılar. Yol haritamızda şöyledir. Öncelikle 25 Ocak devrimini kemale erdireceğiz. Sadece askere karşı değil; derin devlette, Mübarek devletiyle darbeyi yapan bozguncu komutanlara, yargıçlara ve bunlara destek verenlere karşı da devrimi tamamlayacağız.
İdam kararlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Darbeciler, Mısır halkının devrim iradesini kırmak için elinden geleni yapıyor. Uçak veya otobüs kaçıran çeteler gibi, rehin aldıkları halka bazı hükümler dayatmak istiyorlar. Halka, “ya beyaz bayrak kaldırıp teslim olacaksın ya da biz senin liderlerini, gençlerini, kadınlarını ve evlatlarını idam edeceğiz” diyorlar. Yaptıkları bütün tutuklamalar, gözaltılar ve verilen kararlar batıl üzerine bina edilmiştir. Biz onları ve kararlarını meşru görmüyoruz. Meşru olan Mursi ve hükümetidir. Evlatlarımız, liderlerimiz ve kardeşlerimiz cezaevlerinde herhangi bir suçtan tutuklu değiller; onlar, rehine ve kaçırılmış hükmündedir. Geçenlerde Dr. Muhammed Bedii, Dr. Bıltaci, Dr. Sefvet Hicazi, sözde mahkemeye çıkarıldılar. Dr. Bıltaci hâkime, “Ben size boyun eğmiyorum. Sizden merhamet dilemiyorum. Yine sizden beni af etmenizi de talep etmiyorum. Benim için serbest bırakılmam ve idam edilmem arasında fark yoktur. Kesinlikle ben şehadeti özlüyorum. Bu şekilde kızım Esma’ya kavuşabilirim” dedi. Yine İhvan-ı Müslimin Genel Mürşidi Muhammed Bedii’de aynı şekilde onlara karşı durarak, onları kabul etmeyeceğini söyledi. İdam kararları bize geri adım attırmayacak, diz çökertmeyecek, bizi teslim ettirmeyecektir. Biz kesinlikle darbecilere beyaz bayrak kaldırmayacağız.
Selefi Nur Partisi’nin darbecileri desteklemesini nasıl buluyorsunuz?
Bildiğimiz kadarıyla darbeciler, darbe yapmadan önce Nur Partisi’yle yapacakları darbeyi görüşmüştü. Nur Partisi, darbecilerin oyununa gelip, ihanet içine girmişlerdir. Onların dışında başka gruplara, darbe teklifinin yapıldığını ve onların bu teklifleri reddettiğini de biliyoruz. Darbeciler, sömürgecilerin “Parçala ve yönet” mantığını uyguluyor. Kur’an-ı Kerim onların durumlarını şöyle belirtiyor, “Gerçek şu ki, Firavun yeryüzünde (Mısır’da) büyüklenmiş ve oranın halkını birtakım fırkalara ayırıp bölmüştü; onlardan bir bölümünü güçten düşürüyor, erkek çocuklarını boğazlayıp kadınlarını diri bırakıyordu. Çünkü o, bozgunculardandı.” Darbeciler de halkı bölmek için çalışıyor. Mısır’da birbirini destekleyen ve merkezi hareket eden birliği parçalamak istiyor. Ancak kesinlikle birleşen bu gruplar Mısır’dan tehlikeli durum kalkıncaya kadar bu şekilde birbirini destekleyecek ve parçalanmayacaktır.
Suudi Arabistan ve BAE’nin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mısır’da yapılan darbe sadece, Sisi ve Muhammed İbrahim tarafından yapılmadı. Bunun için darbecilerden bahsederken, Tel Aviv’de, BAE saraylarında, Suudi saraylarında yaşayan darbecileri de kastediyorum. Bunlar gerçek darbecilerdir. Darbeye, siyasi ve ekonomik her türlü desteği veriyorlar. Bunun için biz Rabia’da, Nahda’da ve Mısır’ın diğer meydanlarında öldürülenler, Mısırlı hainlerin elleriyle gerçekleşmiştir. Ancak onların silahlarını, paralarını ve kurşunlarını Suudi ve BAE yönetimi veriyor. Bu yüzden onlar, darbecilerin yaptığı katliamların ortaklarıdır. Suudi ve BAE krallıkları, petrolden ve ümmetin mallarından nimetleniyorlar. Bunlar önce, Allah'u Teâlâ’ya sonra da halka, tarihe ve şuan işgal altında inleyen Mescidi Aksa’ya hesap verecektir. Müslümanlar Somali’de açlıktan ölürken, Orta Afrika’da kanları akıtılırken ve soykırım yaşanırken hiçbir zaman onlara destek vermedi. Bunlar ancak tağutlara, kan içicilere, cellatlara ve katillere destek verirler. Siyonistlerin ve ABD’nin bölgedeki uşaklarıdır. Onların emriyle ümmeti parçalamak istiyor. Sonra da düşmanların ağzına kolay lokma haline getirmek istiyorlar.
Devrimlerini tamamlamayı, özgürlüklerini ve saygınlıklarını geri alma kararı almış Mısır halkı ve ardından ümmetin hepsi, kesinlikle düşmanlarına karşı pes etmeyecektir. Kimse onları durduramayacaktır. Size diyorum ki, şu an saygınlık için, İslami kimliği ve mukaddesatları için başkaldırmış İslam ümmeti ve Mısır halklarının önüne engeller koyulamayacaktır. “Lailaheilaallah Muhammedun Resulullah” kelimesiyle haykırıp, yücelen boğazların öfkelerini ve iradelerini bir daha susturamayacaktır. Onlar kesinlikle muratlarına kavuşacak ve inşallah galip olacaklardır.
Şuan Libya’da da Mısır’da yapılan devrimin bir benzeri yapılmak isteniyor. Sizce Libya’da ikinci bir Sisi vakası yaşanır mı?
Arap Baharı’nın, Amerika ve bölgenin değişimini kerih görenlerin emriyle yapılmadığını, yine bu devrimlerin Batı ve Siyonistlerin istediği havada olmadığını gösteriyor. Bunun için onlar tekrar bölgeyi Arap Baharı’ndan önceki durumuna getirmeyi, hata daha kötü bir hale getirmeyi arzuluyorlar. Libya’da da halkın seçtiği başkan ve yönetim, Batı’nın, Siyonistlerin ve Amerika’nın istedikleri yönetim ve başkan değildi. Mısır’da olduğu gibi, Halife Hafter aracılığıyla yapacak bir askeri darbe dışında yol bulamadılar. Halife Hafter 20 yıldan beri Amerika’da onların yanında yaşıyordu. Buna Libya’nın Sisi’si de denilebilir.
Libya’da şuan yapılan daha önce tekrarlanmıştı. Cemal Abdülnasır 60’lı yılların sonlarında Libya’nın kralı Sinusi’ye karşı Muammer Kaddafi’ye destek vermişti. Ardından Sinusi’yi, Mısır ordusuyla yönetimden uzaklaştırdı ve yönetime Kaddafi’yi oturttu. Ardından Kaddafi 40 yıl boyunca Libya’yı diktatörlükle yönetti. Bu gün de Sisi ve onun arkasında olan ABD ve Siyonistler, Libya’nın başına yeni bir Kaddafi getirmek istiyorlar. Onun ismi de Halife Hafter’dir. Ben bu tuzağın bir daha başarılamayacağını söylüyorum. Kaddafi’yi kanlarıyla, fedakârlıklarıyla ve gayretleriyle deviren Libya halkı, başlarına yeni bir Kaddafi’nin gelmesini istemez.
Mısır’daki darbeciler, Mısırdaki katliamlarla doymuyorlar. Bunun için başka ülkelerdeki, İslam ümmetinin kanını akıtmak istiyorlar. Bu şekilde Arap devrimlerini baltalamak istiyorlar. Bölgeyi Amerika’nın ordusu haline ve Siyonistlerin surları haline getirmek istiyorlar. Kesinlikle Mısır halkı, Libya, Tunus ve Cezayir’de kardeşlerimizi öldürmeden, bu tağuta, Mısır’ın yönetiminde uzun süre kalmasına izin vermeyecektir. Sisi yaptığı bir açıklamada, “geziye gitmişiz gibi, Cezayir’i üç saat içinde süpürebileceğini’ söylüyor. Kendini bölgenin kabadayısı olarak, bölgenin ABD polisi olarak görüyor.
Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Hakikatte ben Türkiye’ye halkına ve hükümetine sevgimi tabir edecek bir söz bulamıyorum. Türkiye, Suriyeli kardeşlerini kabul etti. Yine Mısırlı kardeşlerini sanki kendi ülkelerine geliyormuşçasına kabul etti. Sizlere teşekkür ederim. Selamlarım Türkiye’deki ve dünyadaki bütün gönüldaşlarımıza ve sevenlerimize olsun. (Mücahid Temel - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.