"ABD yönetimi başını öne eğip olayları dikkatlice ele almalıdır"
Başbakan Yıldırım, Türkiye ile ABD arasında yaşanan vize krizine ilişkin, ABD yönetimin bir kez daha başını öne eğip, 15 Temmuz ve sonrası yaşanan olayları dikkatlice ele alması gerektiğini söyledi.
AK Parti Genel Başkan Vekili ve Başbakan Binali Yıldırım, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, "ABD yönetimi bir kez daha başını öne eğip, 15 Temmuz ve sonrası yaşanan olayları dikkatlice ele almalıdır. Neden Türkiye'de halkın yüzde 80'inden fazlası ABD'ye sempati duymuyor, bunun cevabını bulmak zorunda." dedi.
AK Parti Genel Başkan Vekili ve Başbakan Binali Yıldırım, partisinin TBMM Grup toplantısında Türkiye ile ABD arasında yaşanan vize krizine değindi.
ABD'nin hafta sonu müttefiklik ilişkisiyle bağdaşmayan bir kararla Türkiye'ye vize vermeyi askıya aldığı duyurusunu yaptığını hatırlatan Yıldırım, "Bunu da misyonlarının, büyükelçiliklerinin, konsolosluklarının personelinin ve çevre güvenliğinin yetersizliğiyle açıklamaya çalıştı. Türkiye'nin, ABD misyonları ve personelinin güvenliğine yönelik taahhütlerimizin sorgulanmasından dolayı esef duyuyoruz. Ülkemizdeki ABD misyonları dahil, bütün elçiliklerin personeline sağlanmakta olan geniş güvenlik tedbirleri en kuvvetli bir şekilde devam ediyor. Bununla ilgili olarak, daha kısa bir süre önce Dışişleri Bakanlığı üzerinden İçişleri Bakanlığımıza gelen bir yazıda, ABD elçiliklerinin, misyonlarının güvenliklerinin artırılması yönünde bir talep var. Bu talebi memnuniyetle karşılayıp, söz konusu ülkenin misyonlarına yönelik güvenlik tedbirlerini artıracağımızı büyükelçiliğe bildirdik. Ancak büyükelçiliğin verdiği cevap, 'Bizim güvenlik sorunumuz yok, bu düşüncenizden dolayı teşekkür ediyoruz.' Hal böyleyken, vizeleri askıya alma sebebinin güvenlik olarak gösterilmesi yaman bir çelişkidir. Türkiye bir kabile devleti değildir, bize yapılanın misliyle karşılığını veririz." dedi.
Yıldırım, ülkeler arasında devamlı düşmanlık da devamlı dostluk da olmayacağına dikkati çekerek, ülkelerin ilişkilerini belirleyenin, karşılıklı menfaatlerin ve halklarının saygıyla karşılanması olduğunu vurguladı.
Binali Yıldırım, hele hele bu devletler müttefik ülkeler ise bazı meseleleri ileri sürüp, vatandaşları cezalandırmaya kalkmanın ise çok yakışıksız bir davranış olduğunu dile getirdi.
"ABD'yi daha sağduyulu olmaya davet ediyoruz." diyen Yıldırım, ABD yetkililerinin, yaşanan bu son gelişmeleri gerekçe göstererek, göçmenler dışındaki vizeleri askıya aldıklarını açıkladığını anımsattı ve sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunu, konsolosluklara, büyükelçiliklere gelen insanların sayısını asgariye düşürmek için yaptıklarını söylüyorlar. Bu, hiç ama hiç inandırıcı bir gerekçe değildir. Ancak kafalarının arkasındaki gerçek nedenin ne olduğunu da söylemekte, ifşa etmekte gecikmediler, onu da söyleyiverdiler. Neymiş efendim FETÖ soruşturması kapsamında Amerikan misyonlarında çalışan bazı kişiler hakkında hukuki süreç başlatmışız. E ne olmuş? Türkiye bir hukuk devleti. Suç işleyen veya suç istinadı yapılan Amerikan'ın misyonunda olması ona bir ayrıcalık mı getirecek? Yani beyefendilerden izin mi alacağız, onların icazetini mi alacağız. Bunu söylerken lafın nereye gideceğini de düşünün. Bir resmi bankamızın genel müdür yardımcısını, görevli gittiği ülkenizde yaka paça tutup hapse atarken bize mi sordunuz, bizden izin mi aldınız? Hala 15 Temmuz alçak darbe girişiminin başı FETÖ'yü niye orada besliyorsunuz? Bu müttefikliğe, dostluğa sığar mı?"
"Türkiye'de halkın yüzde 80'inden fazlası ABD'ye sempati duymuyor"
Yıldırım, "ABD yönetimi bir kez daha başını öne eğip, 15 Temmuz ve sonrası yaşanan olayları dikkatlice ele almalıdır. Neden Türkiye'de halkın yüzde 80'inden fazlası ABD'ye sempati duymuyor, bunun cevabını bulmak zorunda. 250 şehidimizin, 2 bin 194 gazimizin olduğu alçak darbe girişiminin arkasındaki güçleri artık orada muhafaza etmekten vazgeçmelidir. Eğer müttefikliğimiz devam edecekse Suriye'de, PKK'nın kuzenleri, yeğenleri, PYD, YPG'ye de kol kanat germekten bir an önce vazgeçmelidir. Düşmanlarımızla iş tutmak, müttefikliğe yakışmaz. Müttefiklik zor zamanda da güzel günlerde de birlikte olmak demektir. Dolayısıyla bu tavır asla ve asla kabul edilebilir bir tavır değildir. Ümit ederim ki bu gerginlik kısa sürede sona erer ve bu işten bizim değil, her iki ülke vatandaşlarının mağdur olmasının önüne geçilmiş olur. Kimi cezalandırıyorsun? Kendi ülkenin vatandaşlarını, bizim ülkemizdeki vatandaşlara fatura kesiyorsun. Bu ciddiye, devlet idaresine yakışmaz. Duygusal kararlarla ülke yönetilmez. Kızgınlıkla ülkeler arasındaki ilişkileri geren, hatta tamiri imkansız hasarlar doğuran bu tip kararlar alınmaz." ifadelerini kullandı.
Irak Kürdistan Bölgesindeki referanduma da değinen Yıldırım, "Bütün dünyanın karşı çıkmasına rağmen maalesef hukuki dayanağı olmayan bu referandum gerçekleştirildi. Irak halkı ve hükümeti DEAŞ musibetiyle uğraşırken Kuzey Irak Yönetimi bunu fırsat bilip kendi boş hayallerinin peşinde koştu. Tek taraflı girişim Irak anayasasının açık ihlalidir, hukuksuzdur ve yok hükmündedir. Türkiye'nin Irak Merkezi Hükümeti Yönetimi ve İran'ın dostluğunu da kaybeden Kuzey Irak Yönetimi'nin düze çıkmasına imkan yoktur. Bu gidişat onları hayra götürmez, o nedenle yol yakınken bu vahim yanlıştan dönmelerini tavsiye ederiz." diye belirtti.
Referandumun ardından alınan tedbirleri aktaran Yıldırım, "Kuzey Irak Yönetimi Temsilcilerini ülkemizden gönderdik. Peşmergeye vermekte olduğumuz eğitime son verdik. Erbil ve Süleymaniye'ye uçuşları durdurduk. Ülkemizin bazı illerini kendi haritaları içerisinde gösteren televizyonları uydu yayınından çıkardık. Irak Merkezi Hükümeti unsurlarının da katılımıyla sınırlarımızda Habur Kapısı civarında askeri tatbikatlara başladık."
Tedbirlerinin bunlarla sınırlı olmadığına işaret eden Yıldırım, yakın zamanda Irak, İran ve Türkiye'nin bir araya gelerek, atılacak adımları kararlaştıracağını kaydetti.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.