Adem Çevik: Aşkın Asan'ın FETÖ iftirasını aynen iade ediyorum
Katıldığı bir TV programında İstanbul Sözleşmesini savunan ve bu sözleşmeye karşı çıkanları ise FETÖ'cü olarak yaftalayan Prof. Dr. Aşkın Asan'a sert tepki geldi.
Uzun süredir Aile yapısının muhafaza edilmesi için çalışmalar yapan Türkiye Aile Meclisi, aile yapımıza uygun olmayan TCEP, İstanbul Sözleşmesi vb. gibi uygulamalara karşı olduğu gerekçesiyle, bu yapının yöneticileri ve destekçilerinin FETÖ ile bağlantılı olduğu iddiası ortaya atıldı.
Farklı kesimlerden olan Hukukçu, STK Temsilcisi ve akademisyenlerden oluşan birkaç bayanın katıldıkları bir TV programında, toplumumuzla bağdaşmayan kanun ve uygulamaları protesto eden kesimler FETÖ ile suçlandı. Diyanet İşleri Başkanlığının Allah'u Teâlâ'nın, Kur'an-ı Kerimde erkeklere hitaben 'kadınlar sizin emanetinizdir' emrini içeren açıklamayı 'Talihsiz açıklama' diyerek tenkit eden sözde aydınlar, İslam'ın değerleriyle alay etmeyi de ihmal etmedi.
Söz konusu yayının ardından Türkiye Aile Meclisi Başkanı Âdem Çevik ve Yazar Fehmi Demirbağ, İLKHA'ya değerlendirmelerde bulundular.
Yayında konuşan ve kendisiyle birlikte çalışma arkadaşlarını FETÖ'cü diyerek yaftalayan Prof. Dr. Aşkın Asan'a cevap veren Türkiye Aile Meclisi Başkanı Adem Çevik, FETÖ iftirasını kendisine iade ettiğini söyledi.
"İstanbul Sözleşmesinden sonra şiddet azalmayıp bilakis artmıştır"
"Prof. Dr. Aşkın Asan şahsımızı ve çalışma arkadaşlarımızı hedef alarak böyle bir şey yapması, küresel güçlerin planı olduğunun bir alametidir." diyen Çevik, "İstanbul Sözleşmesinin etkin uygulanabilmesi için mecliste Cumhurbaşkanı ile ramazan ayının sonunda görüşme yaptığımızda 'İstanbul Sözleşmesi nas değildir, feshedilebilir.' dedikten sonra kadın vekiller Tayyip beyin etrafını sararak bu sözleşmenin şiddeti durduracağını iddia ettiler. Hâlbuki İstanbul Sözleşmesi'nden sonra şiddet azalmayıp bilakis artmıştır. Bu sözleşme, örfümüze, ananemize, dinimize, geleneklerimize uygun değildir. Üstelik helak sebebi olan eşcinselliğin reklamını yapmaktadır. Onun için İstanbul Sözleşmesi'ni Türkiye Aile Meclisi ve 3 bin dernek, vakıf bileşenleri olarak karşı çıkıyoruz. Her hafta bir basın açıklaması ve protesto yapıyoruz." dedi.
"Televizyondakilerin hepsi akıl tutulması yaşamışlardı"
Çevik, "Aşkın Asan aynı zamanda İstanbul Sözleşmesinin etkin uygulanması denetimini yapan birisi olduğu için yanlış olsa bile savunamaz. Akşam televizyondakilerin hepsi akıl tutulması yaşamışlardı. Kadın erkek eşitliğinden bahsediyorlar. Biz 'Toplumsal Cinsiyet Eşitliği'nden bahsediyoruz. Bu eşcinselliği hoş görmek olur. Cinsel tercih bir insan hakkı olarak görülüyor. CEDAW ve İstanbul Sözleşmesi bunları teşvik ediyor. Hatta savaş zamanında bile bu sözleşmenin uygulanabileceği belirtiliyor." diye konuştu.
"Uyarılarımıza devam edeceğiz"
6 Eylül tarihinde Malatya'da, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da teşrifleriyle aile ile ilgili bir çalışma yapacaklarını belirten Çevik, yapılacak çalıştay ile İstanbul Sözleşmesinin yanlışlığını ifade edeceklerini söyledi.
"İstanbul Sözleşmesini daha okumamış, içeriğini kavrayamamış kişiler Aile Bakan Yardımcısı olursa, genç kızlarımız eşcinselliği savunanlara teslim edilirse geleceğimiz açısından çok büyük tehlike bizi bekliyor demektir." diyen Çevik, haklı uyarılarını yapmaya devam edeceklerini ifade etti.
"FETÖ'cülüğü aynen kendisine iade ediyorum"
Çevik, "FETÖ'cülüğü aynen kendisine iade ediyorum. FETÖ'cülerin gayesi, kendisiyle mücadele edenleri FETÖ'cülük ile suçlayarak sahadan çekmektir. Türkiye Aile Meclisi bu ülkenin bir mozaiğidir. Bütün vakıf, sendika, kanaat önderleri, yazar, akademisyenlerden insanlar var. Türkiye'de İstanbul Sözleşmesine hayır diyenler orada toplandık. İmza kampanyalarımız 'ailemeclisi.net' sayfasından devam ediyor." ifadelerini kullandı.
Yaptıkları çalışmaların hükümete karşı olmadığını belirten Çevik, Aşkın Asan'ın kendisini arayarak bu tür konuşmaları seçim sonrasına kadar gündem etmemesini, seçimden sonra bir araya gelerek konuyu konuşacakları ricasında bulunduğunu hatırlattı.
"Ya imam hatibi bıraksın ya da İstanbul Sözleşmesini savunmayı bıraksın"
Çevik, "Böyle konuştuğu halde akşam TV programında bana ve çalışma arkadaşlarıma iftira atması Aile Bakanlığının kimlere emanet edildiği tehlikesini gözler önüne seriyor. Toplumun önünde özür dilemesini bekliyoruz. İstanbul Sözleşmesini savunan birisi, nasıl imam hatip müdürü olur. Ya imam hatibi bıraksın ya da İstanbul Sözleşmesini savunmayı bıraksın. İkisi bir arada olmaz. Uyarılarımıza devam edeceğiz." diye konuştu.
"Kadın haklarıyla yola çıkarak kadına şiddeti malzeme yaptılar"
İstanbul Sözleşmesi'nin arka planında yatan hadiselere bakılması gerektiğini vurgulayan Yazar Fehmi Demirbağ, "1979'da 'Pekin Sözleşmesi' diye güya feminizmle birlikte kadın haklarıyla yola çıkarak kadına şiddet konusunu malzeme yaptılar. Bize yansıması Avrupa Birliği Uyum Yasaları oldu." dedi.
"Birçok ülke tavır koydu ama Türkiye batıdan daha batıcı olup sözleşmeyi kabul etti"
Demirbağ, "Eşlerimizi dövdüğümüz iddia ediliyordu. Fakat Avrupa'daki sayılara bakılmadı. Aslında bu işin arkasında İngilizleri görmek lazım. Hala Müslüman coğrafyalarda eşçinselleşmeyi dünyanın yeni nizamı olarak ortaya koymak adına bir çalışma yaptılar. Buna da hükümetleri malzeme ettiler. Peru, Hırvatistan, Macaristan, Bulgaristan, Ermenistan tavır koydu. Fakat bizimkiler muasırlaşacağız, 'batı bizi kabul edip başımızı okşadı' ezikliğiyle batıdan daha batıcı olarak sahiplenme güdüsüne düştüler." diye konuştu.
"Hristiyan kafasıyla Müslümanların işini çözmeye çalıştık"
Kadın-erkek eşitliğine ihtiyacımızın olmadığını, kul hakkı diye bir inancımızın olduğunu hatırlatan Demirbağ, "Sağımızda solumuzda yaptıklarımızı kaydeden Melekler var. Batının hak diye iddia ettiği şeyi, biz inancımızda her daim yaşamak zorundayız. Hristiyan kafasıyla Müslümanların işini çözmeye çalıştık. Tazminat diye bir kavram girdi aramıza. Dizilerin etkisiyle yaşlı koca avına, zengin koca avına düşenler oldu. 3-5 çakalın yaptıklarıyla evlilik müessesesinde farklı konular getirildi." şeklinde konuştu.
Eşcinsel ilişkiye "doğurmak" kaydıyla karşı çıkmayacağını belirten Demirbağ, "Eğer doğuramıyorsanız dişi değilsiniz. Siz zevkperestsiniz! Aile dediğiniz çoluk çocukla olur. Sizde bu kavram yok. İstanbul Sözleşmesinin tuzağı buydu. 'Hane içerisinde' diye bir ifade kullanıldı. O aile değildi. Partnerler kapalı bir kutuda bir araya gelecekler. Bu aile değildir. Bizim muhafazakârların düştüğü hata buydu. Hemen peşinden kadın-erkek eşitliği diye bir şeyi alıp alfabenin her türlüsünü bir araya getirdiler. Lezbiyen, Gay, Biseksüellik, Transseksüel, inters.. ve +'sı var. Yani sonradan gelebilecek olan taleplere göre ekleme yapılabilir. Fakat dikkat edin normal kadın ve erkek ilişkisi yok." ifadelerini kullandı.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.