Mustafa KARAKAŞ
Af, adalet ve güç ilişkisi
MHP'nin meclise verdiği ve kamuoyunun af tasarısı olarak isimlendirdiği ceza indirimi düzenlemesi gündemdeki yerini koruyor.
Safiyane duygularla 28 Şubat süreci mağdurlarının ve 90'lı yıllarda işkenceli sorgularla suçluluk belgesine imza attırılan siyasi suçluların! da bu düzenlemeden faydalanmasını bekliyoruz.
Elbette Allah takdir etmişse buna engel olabilecek yoktur amma velakin bu işlerin yani adalet işlerinin güçle olan ilişkisini göz ardı edemeyiz.
Evet, bizim tarihimiz yani Müslümanların sahih inancının egemen olduğu yıllarda adalet ile vicdan arasında bir ilişki vardı ve vicdan adaletin sağlanmasındaki itekleyici güçtü. Maalesef o devirler geçti. Son 300-400 yıldır adalet vicdanla değil güçle elde ediliyor.
Gücün varsa adaletin ikame edilmesini sağlarsın. Gücün yoksa ancak Rabbine durumu arz edebilirsin.
Gücün varsa ABD gibi küresel bir haydutluk şebekesi bile olsan, tarihin soykırım, sömürü ve işgal tarihi de olsa insan hakları raporları düzenleyebilirsin.
Gücün varsa nizamsızlığı bile dünyaya nizam olarak sunabilirsin ama siyasal ya da ekonomik bir güç merkezi olamamışsan haklı taleplerin bile görmezden gelinir.
Gücün varsa bırak kendi topraklarını başka ülkelerde bile nizam kurucu olursun ama gücün yoksa yapabileceğin tek şey taleplerini gündeme getirmek ve dua etmektir.
Bakınız geçmişe!
Güç sahibi bir Kanuni'nin Fransa'ya gönderdiği bir mektup onların yaklaşık 100 yıl istediklerini yapmasına engel olabiliyor.
Somutlaştıralım.
Avrupa'da dansın ilk yapılmaya başladığı sıralarda Osmanlı hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman, Fransa Kralı Fransuva'ya bir mektup yazdı. Kanuni, mektubunda şöyle diyordu:
"EY Fransa Kralı FRANSUVA!
Sefirim Kebirimden aldığım mazhara göre malumatım oldu ki, memleketinde dans namında Ala Mele innas fuhşiyyat ve lubiyat yapıyormuşsun... İş bu Name-i Humayun'umun eline vusulünden itibaren bu mel'anet rezalete son vermediğin takdirde, Ordu-yu Humayun'umla gelip seni kahretmeye muktedir olurum.
Günümüz Türkçesi ile (elçimden aldığım habere göre bildiğim oldu ki, sizin ülkenizde adı dans olan, kadın ve erkek arasında münasebetsizce oynanan bir oyun ortaya çıkmış. Bu mektup eline geçtiği anda ya bu rezil oyunu hemen yasaklarsınız ya da ben gelir ülkenizi başınıza yıkarım.)
Bu mektup o kadar tesirliydi ki dans Fransa'ya bu mektuptan 100 yıl sonra girebildi.
Evet, gücünüz varsa yazacağınız bir mektupla bile başka bir ülkenin içişlerine karışabilirsiniz ama gücünüz yoksa…
Af meselesinde gücü olanlar yandaşlarını cezaevinden çıkarmak için yaparlar düzenlemelerini, sunarlar meclise…
Düzenlemenin ne kadar ilgi göreceği, ne kadar etki edeceği de MHP'nin gücü ve Türkiye'nin iç siyaseti ile ilgilidir.
Oysa adaleti getiren güç olmamalıdır çünkü adaletin azığı vicdandır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.