Abdullah ASLAN
Ah Kudüs!
Kısa bir süre önce ‘Dünya Kudüs Haftası’nı, dün de ‘Dünya Kudüs Günü’nü idrak ettik. HÜDA PAR günün anlam ve önemine binaen dün online bir program düzenledi. Programa Genel Başkanımız İshak Sağlam Bey başta olmak üzere başka partilerin temsilcileri ile İran, Pakistan ve Filistin Büyükelçileri katıldı. Programa HAMAS ve İslami Cihad’ın temsilcileri de katıldı.
Malumunuz Dünya Kudüs Günü Merhum İmam Humeyni tarafından 41 yıl önce ilan edilmişti. Rahmet ve bereket ayı Ramazan’ın son cuması Kudüs için, Mescid-i Aksa için hassasiyet, etkinlik, program, ses verme günü olsun istenmişti.
Konu Kudüs, Mescid-i Aksa ve Filistin olunca gerçekten yazılacak çok şey var. Hatta şu ana kadar belki söylenmedik hiçbir şey kalmadı. Ancak her nedense Kudüs meselesinde bugün dünden daha iyi bir noktada değiliz maalesef.
Başta Filistin’deki bölünmüşlükten tutun da siyonist rejimin bölge ülkeleri nezdinde tanınmasına kadar işler öyle pek de arzu edildiği bir seviyeye vardırılamadı.
Kudüs ile ilgili her kim ki müspet bir program ve projeye sahipse -siyonist rejim sorumlu tutulmasın diye- mutlaka başka suçlar muvacehesinde tasfiye edilmeye çalışılmıştır.
Kudüs’e arka çıkanlar ülke bazlı iseler savaş ve ambargolarla, hükümet iseler darbe ve iç kargaşalarla mahkûm edilmek suretiyle devrilmişlerdir, iktidardan uzaklaştırılmışlardır. 28 Şubat süreçleri, Sudan meselesi, Mısır’da ihvan iktidarının başına gelenler vb. örnekleri düşünebilirsiniz.
Ortadoğu diye tabir edilen İslam ülkelerinin kaderi, siyonist rejim ile ilgili tavırlarına göre şekilleniyor desek yanlış söylemiş olmayız. Suriye, Kaddafi, Saddam gibiler ile ilgili hınçları da israil ile ilgili siyasetten ileri geliyordu. Bunu ifade ederken başka türlü zulmün hiçbir çeşidinden geri durmayan kişiliklerin o yönlerini göz ardı etmiyorum. Dünyanın zulmünü işleyene dokunan olmaz, ne zaman ki iş Siyonist rejim aleyhine bir mecraya evrilse o zaman durum değişir.
Ülkelerin veya kişiliklerin kaderi israil ile olan ilişkilerine göre şekilleniyor. Bunu söylerken Siyonist rejimi büyük görüyor düşüncesiyle söylemiyorum. Müslümanların birlikte ve yerinde tepkisinin neleri doğuracağını biliyorum, ama nerede o tavır, nerede o hassasiyet, nerede o akıl ve feraset!
Kaşıkçıyı ta ABD’den getirtip Suudi hoyratlarının eliyle Türkiye’de katlettiler. Ondan sonra iki ülke arasında ipler tamamen koptu. Burada ABD paraya boğduruldu, israil aradaki anlaşmazlıklardan nemalandı. İsrail bundan besleniyor! İsrail, İslam ülkelerinin kendi içindeki veya birbirleriyle olan sorunlarından yararlanarak sömürüyor, zulmediyor, katlediyor! Artık bunu anlayın!
Bugün tam da Türkiye ile Mısır’ın görüşmelere başvurduğu bir zamanda Mısır cuntası ihvan üyelerini tabir yerindeyse toplu idam ve katliamdan geçirmeye başladı. Görüşüp anlaşmadan başka çarelerin az görüldüğü bir zamanda ilişkiler yoluyla kimi sıkıntıların aşılabileceği umulurken, seri idamlara başlandı.
Akıl, izan ve feraset derseniz; nerede! Adam darbeci zaten! Ama hiç mi iman yok?! Hiç mi iman nuruyla mülahaza yok?! İlişkilerin normal bir seviyeye ulaşmaması adına Siyonist şebeke her şeyi yapacaktır. Ve akılları dumura uğramışların gelmeyecekleri oyun da maalesef yoktur!
Ah Kudüs! İşimiz sahiden zor!
Selam ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.