Mustafa CANAN
Ahlaksızlık hastalığına özgürlük kılıfı ne eder?
Minareyi çalan kılıfı hazırlar hazırlamasına; ahlaksızlık ağırlığı, eni ve boyu sınırlı olan bir şey değil ki herhangi bir kılıfa sığsın. Evet, ahlaksızlık hastalığı için özgürlük kılıfı biçilmiş değil zorunlu kaftandır. Zaten uzaktan yakından ahlaksızlığın “a”sına bile uyacak ne başka bir kılıf ne de kaftan vardır. Bu açıdan özgürlük, ahlaksızların ayıplarını örtmesi adına kötünün iyisi sayılabilir. Ahlaksızlar ayıplarını örtüyor dediysem yanlış anlaşılmasın, deve kuşu başını kuma gömünce gövdesini ne kadar saklayabiliyorsa ahlaksızlar da ayıplarını ancak o kadar örtebiliyorlardır.
Ama yine de paha biçilmez sihirli sözcüklerden biridir, “özgürlük” en az “demokrasi” kadar kullanışlıdır. Demokrasi de güya onun olması içindir. Sanat özgürlüğü, basın özgürlüğü, fikir özgürlüğü, inanç özgürlüğü gibi ardı sıra gelecek bir sürü yaldızlı cümleler içinmiş demokrasi. Fakat en az demokrasi kadar oraya buraya çekilmeye müsait olması ahlaksızlığa evrensel manada nesnel boyutta kılıf olmada yetersizliğinin ifşasına engel olamıyor.
Çığırından çıkarmışlar, tadını tuzunu kaçırmışlar; ama kuru kalabalıktan öte “elde var sıfır”. Mesele mi, densizlerin ve yardakçılarının ya da “cehennem odunlarının” İslam'a ve peygamberine hakaretleri? Benim onlar için “densiz, yardakçı, cehennem odunu” isimlendirmelerimle hakaret ettiğimi sanmayın sakın, benim de bu kadar özgürlüğüm olsun artık.
Gerçekten nerde kaldı, özgürlüğün o meşhur tanımı?
Başkasının özgürlük hakkı bir diğerinin özgürlük sınırını neden ihlal ediyor? İnanç özgürlüğü, iyi güzel. Peki, başkasının değer yargısına, kutsalına hakaret etmeyi hak olarak görüp göstere göstere hakaret etmesi hak ihlali değil mi?
Bu hastalıktır, özgürlükle kapatılmak istenen, bastırılmak istenen bir ahlaksızlık hastalığıdır. Aklını yitirmişler ancak bunu hak olarak görebilir. Başkasının inancına hakaret, saldırı hak oluyorsa hoşgörü, saygı, barış, anlayış nerde kalır? Gelen giden, birbirinin kutsalına mı saysın? Aslında bu engelli özgürlük anlayışıyla sadece İslam'a ve Müslümanlara değil tüm dinlere ve müntesiplerine bir cephe açılmış oluyor. Zira tüm dinlerin kutsallarına hakaret etmeye kapı açılıyor, meşruluk kazandırılıyor. Anlayana. Bu aslına rücu etmişleri biraz daha açalım. Aslında Kürdistan'ından, Türkiye'sine, Fransa'sına, Amerika'sına kadar bunlar ve yerli versiyonları hak, hukuk, anlayış, hoşgörü sahipleridir! Bir o kadar da dindar! Şaşırmak yok, dinsizlik dininin dindarlarının dindarlığı böyleymiş işte.
Doğrusu, ahlaksızlığı ahlak edinmeyi, barış deyip kaosa kalkmayı, özgürlük deyip sömürgeleştirmeyi ve köleleştirmeyi medeniyet bilen bir zihniyettir söz konusu olan. Ölçüsüzlüktür onlar için ölçü. Menfaat ve çıkarları, petrol ve paralarıdır onlar için kutsal ve önemli olan. Dünkü müşrikler gibi helvadan putlara tapıp sonra o putları yiyor olmazsalar da demokrasiden, özgürlükten, insan haklarından olan putlara tapıyorlar; lakin demokrasi, özgürlük ve insan hakları çıkarlarıyla çatışınca bunları es geçiyorlar. Aynen darbeye darbe diyemedikleri gibi, kendi canilerine terörist diyemedikleri gibi...
Ahlaksızlığı kâr edinmiş, tahammülsüzlüğü şiar edinmişlerin hali budur. Çelişkilerle doludur hayatları, muhakkak zor olacaktır sıratları. Fakat İslam'ı din, Hz. Muhammed –Salallahu aleyhi vesselem-i rehber edinmişler için öyle değildir.
Kelamullah'ın “Onların Allah'tan başka yalvardıkları ilâhlarına sövmeyin ki, onlar da bilgisizce hadlerini aşıp Allah'a sövmesinler.” Ve “sizin dininiz size, benim dinim de bana” düsturlarıyla hareket ederler. Hem güneşin balçıkla sıvanmayacağının ve “Kâfirler istemese de Allah'ın nurunu tamamlayacağının” da şuurundadırlar. Bununla birlikte gereken yer ve vakitte dinine, peygamberine yakışır bir varlık gösterirler.
Hasılı kelam, artık tüm Müslümanların hatta tüm insanların ahlaksızlık, İslamafobia, tekçilik ve kutsala hakaret için özgürlük ve demokrasinin kılıf yapıldığının görüp bunun doğru olmadığını dünyaya göstermeleri lazımdır. Bunun için ahlaksızlıkla, dinsizlikle mücadele ederken mahalle baskısı altında kalmadan asrın çağdaş putlarından olan özgürlüğe tapanların özgürlük adına başkalarının özgürlüklerini ihlal eden zamane yerli ve yabancı Kab bin Eşreflere çıplak olduklarını, sadece başlarının kumun altında olduğunu haykırmak gerekir. Vesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.