Akademisyen Küçük: Milliyetçilik kavramı bir anayasal kavram değildir
Akademisyen Dr. Adnan Küçük, milliyetçilik kavramının bir anayasal kavram değil, sosyolojik bir kavram olduğunu belirterek, anayasanın salt anayasal kavramlardan kurulu bir metne dönüşmesi gerektiğini söyledi.
Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Adnan Küçük, İlke Haber Ajansına (İLKHA) yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Anayasanın, salt anayasal kavramlardan kurulu bir metne dönüşmesi gerektiğini söyleyen Küçük, "Milliyetçilik kavramı bir anayasal kavram değildir, sosyolojik bir kavramdır. Çok değişik manaları vardır. Aynen medeniyet ve çağdaşlık gibi. Bu açıdan anayasanın salt anayasal kavramlardan kurulu bir metne dönüşmesi gerekiyor. Ben değişik ortamlarda da söylüyorum, anayasanın birinci maddesinin de değiştirilmesini gerektiğini. Buradan belki şu anlaşılabilir. Monarşiyi mi getirmek istiyorsun? Hayır. Sistemi çok daha sağlam bir zemine oturtan bir formülasyon. Bu değişiklik olursa dünyada bir ilk olacaktır." dedi.
"Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir hukuk devletidir"
Küçük, "Cumhuriyetin daha insani, daha çoğulcu, daha toplumcu yani bireyi önceleyen bir rejime dönüşmesi için bir devlet şekline dönüşmesi için birtakım sıfatlara ihtiyacı var. Birincisi demokratik olması. Demokratik dediğimiz zaman işte Nazi Almanyası'ndan uzaklaşıyor, Sovyet rejiminden de uzaklaşıyor. Ama demokratik olması da yetmiyor. Niye yetmiyor? Çünkü bizim çoğunlukçu demokrasi dediğimiz bir kavram var. Çoğunluk ne derse doğrudur şeklinde. Başka bir sıfata ihtiyacı var. Biz ona anayasal niteleme diyoruz. Dolayısıyla anayasal demokratik cumhuriyet. Bunun diğer bir adı hukuk devleti olan demokratik cumhuriyet. İşte burada anayasal nitelemesi, hukuk devleti nitelemesi bu cumhuriyetin ve demokrasinin ruhunu teşkil ediyor. Her ikisini de insanileştiren her ikisini de çoğulcu hale getiren bir ruha dönüşüyor. Bu ruhu biz çektiğimiz zaman ya çoğunlukçu bir demokrasi ortaya çıkacaktır ya da demokratik olmayan otoriter cumhuriyetler ortaya çıkacaktır. O açıdan ben diyorum ki; 'Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir hukuk devletidir.' Bu demokratik hukuk devletinin ruhu, bu cumhuriyetin ruhu, bu demokrasinin ruhu hukuk devleti olacaktır. Hukuk devleti ile bu cumhuriyet, anayasal bir demokratik bir cumhuriyete dönüşmüş olacak." ifadelerini kullandı.
"Türkiye Osmanlı Devleti'nin saltanatın cumhuriyete evirilmesinden ibarettir"
Türkiye'nin, Osmanlı Devleti'nin devamı mahiyetinde olduğunu belirten Küçük, "Teknik hukuki olarak söylüyorum. Kurulan yeni Türkiye Devleti sonra cumhuriyet olan devlet Osmanlı Devlet'inin devamı mahiyeti olan bir devlet. Bunu nerden anlıyoruz. Şimdi devletlerin ilk defa kurulması çeşitli şekillerde ortaya çıkar; bir devlet ya da bir kara parçası, bir coğrafi bölge bir başka devletten kopmuştur. Koptuğu için de ne hukuku vardır ne anayasası vardır ne bir düzeni vardır. Biz buna yeni devlet deriz. Mesela Yunanistan Osmanlı'dan kopmuş. Anayasası var mı ilk kurulduğunda? Bulgaristan, Irak ve Suriye için benzer şey. Bunların hiçbirinin ne anayasası var ne medeni kanunu var ne ticari kanunu var ve ne de borçlar kanunu var. İşte bunların yapmış olduğu anayasa ile kurulan o devlet ilk defa kurulan bir devlettir. Şimdi Türkiye Devletine geldiğimiz zaman 23 Nisan 1920'de kurulan meclis ile yeni devletin diyelim veya yeniden kastımız Osmanlı Devleti'nin cumhuriyete evirilme aşamasının diyelim. İlk aşamasıdır. Evirilme sürecinin ilk aşamasıdır. 23 Nisan 1920 Meclisi'nin kurulması. Bu Meclis kurulduğu zaman peki anayasa var mı? Var. Hangi anayasa var? 1876 Kanun-i Esasi devam ediyor. Yürürlükten kalkmış değil. Bu kadar birbiri ile devamlılık arz eden ne var? Bir kurumsal yapı var. Diğer hukuk için de geçerli. Cemiyetler kanunu, Mecelle-i Ahkamı Adliye ve diğer bütün kanunlar varlıklarını yürürlükten kalkıncaya kadar sürdürüyorlar." diye belirtti.
Açıklamasının devamında Küçük, şunları aktardı:
30 Ekim 1922'de saltanatın kaldırılmasına ilişkin bir parlamento kararı var, meclis kararnamesi var. Bu kararnamede: 'Osmanlı İmparatorluğunun münkariz olduğuna yani ortadan kalktığına ve Büyük Millet Meclisi hükümeti teşkil ettiğine ve yeni Türkiye hükümetinin Osmanlı İmparatorluğu yerine kaim olup onun hududu milliye dahilinde yeni varisi olduğuna' diye. Saltanat kaldırılıyor. Onun varisi olarak onun yerine kaim olmak üzere diye saltanatı kaldıran meclis kararnamesinde bu açıkça belirtiliyor. Bu açıdan şunu söyleyebiliriz; yeni kurulan devletimiz Osmanlı Devlet'inin saltanatın cumhuriyete evirilmesinden ibarettir.
"Türkiye'de laiklik 23 Nisan'la başlamıştır"
Küçük, "Aslında Türkiye'de laiklik 23 Nisan'la başlamıştır. Ondan sonra yapılan kanuni düzenlemelerinin büyük ölçüde toplumsal ihtiyaçlar çerçevesinde yapıldığı görülür. Burada işte pasif laiklikte bir de şu vardır. Hukuk dinden etkilenebilir mi? Etkilenebilir. Buradaki etkilenme şu şekildedir; din ve vicdan hürriyetinin yaşanır kılınması. İşte başörtünün serbest edilmesi, başlangıçta hacca gitmek yasakmış, onun serbest hale getirilmesi, ezan Türkçeye çevrilmiş, onun orijinaline uygun haline gelmesi. Biz buna dinin yaşanır kılınmasını sağlayacak düzenlemeler yapmak diyoruz. Bunu yaparken de ne yapılmıyor? Belli bir dinin üstünleşmesi diye bir şey yoktur. Ne vardır? Dinin yaşanması için müsait hukuki bir ortam oluşturuluyor. İngiltere, Yunanistan, Belçika ve Norveç gibi ülkelerde bu böyle. Bu biraz daha toplumla anayasal bütünleşmeyi sağlamaktır." dedi. (İLKHA)
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.