Mehmet Güven ÖZER

Mehmet Güven ÖZER

Âlimin ölümü âlemin ölümüdür

Dünyadaki emperyal güçlerin uyguladıkları bir yöntem vardır. Müslümanlar arasında sivrilen, önderlik vasıflarına sahip, tüm ümmeti kucaklayacak kapasitesi olan liderleri şehid etmek. Bu eskiden beri uygulanan bir yöntemdir. Zaten Müslüman liderlerin biyografilerine baktığımızda, ekserisinin şehid edildiğini görüyoruz.

PKK de emperyal ağababalarından öğrenmiş olacak ki, geçmişinde birçok âlim şehid etti. Şu çok iyi bilinmektedir ki, şeyhler, âlimler gibi İslâmî şahsiyetler, Kürd milletinin damarlarına kan taşıyan kişiliklerdir. Ancak PKK'ye yüklenen misyon gereği, bu tür kişiliklerin Kürd milletinin içinden temizlenmesi gerekmektedir. Bu arada toplum üzerindeki manevi tesirlerinden endişelenerek, açık açık infaz edemediği âlimlerimizi, hain yöntemlere başvurarak şehid ettiler.

Bizler geçmişte PKK'nin âlim ve şeyh suikastlarına şahit olduk. Kendilerine göre Kürd milletinin çobanlarından kurtulması gerekiyordu. Böylece çobansız kalan bu milletin tüm imkânlarından kendileri istifade edecekti. Kısacası PKK, kendi ideolojisinin toplumda yer edinmesinin, İslâm'ın etkisinin kırılması ile sağlanacağına inanmış durumdadır. Bu nedenle geçmişte, Hizbullah ile yaşadıkları çatışmada birinci hedefleri âlimlerdi.

PKK'nin bir kolu olan PYD'nin de Suriye'de aynı yöntemlere başvurduğunu basından okuyoruz. Örneğin 29/06/2015 tarihinde haber siteleri şöyle bir haber geçtiler: “Akçakale'den çıkıp Tel Abyad'daki köyü Sülük'e dönen Suriyeli âlim Osman Hüseyin, PYD/PKK keskin nişancıları tarafından köye girmek üzereyken kafasına kurşun sıkılarak öldürüldü. Görgü tanıklarının ifadesine göre köye girmek üzereyken PYD/PKK militanlarının açtığı ateşle yere yığılan 80 yaşındaki Osman Hüseyin'in, Sülük köyünün Şeyhi ve tanınan bir İslâm âlimi olduğu belirtildi. Türkiye'ye sığınmış Sülük köylüleri, Osman Hüseyin için, siyasetle hiç işi yoktu, kendini çocukların din eğitimine ve barışa adamış 80 yaşında bir İslâm âlimiydi ve en büyük hayali bir medrese kurmaktı dediler.”

Meğer bu âlimin en büyük hayali bir medrese kurmakmış. Medreseler, böyle bir misyonla görevli bulunan PKK'nin kabul edemeyeceği İslâmî kuruluşlardır. Tabi biz bu tür eylemlerine yabancı değiliz. Yukarıda belirttiğim hain eylemlerinden birini, Cizreli meşhur Şeyh Seyda'nın oğlu Şeyh Muhammed Nurullah'a karşı, 1985 yılında uyguladılar.

Bilindiği üzere Nakşi Tarikatına bağlı Şeyh Seyda ailesinin Cizre ve çevresinde büyük tesir gücüne sahiptiler. Şeyh Muhammed Nurullah, Serdahl Köyü'nde bir medrese açmak istemekteydi. Burada yetiştirdiği âlimleri köylere gönderip, oraların bilinçlenmesini temin etmek istiyordu. Bu düşünce PKK'nin bütün hayallerinin suya düşmesi anlamına geliyordu.

Şeyh, ilim ehli bir zattı. İslâmî ilimlerin yanında tarih, iktisat, astronomi, sosyal ilişkiler gibi ilimlerde de söz sahibiydi.  Kendisi Kürdçe, Arapça, Türkçe, Farsça ve normal düzeyde İngilizce bilirdi. Bütün bunlar PKK'nin şimşeklerini üstüne çekmesine yetiyordu. Ancak o zamanlar PKK bu tür şahsiyetlere açıktan açığa düşmanlık edemiyordu. Mayıs 1985 yılında Kızıltepe yolunda seyir halindeki aracına çarpan bir tır kaçıp gitti. Bir daha da görülmedi. Sonuçta Şeyh ile birlikte bölgenin meşhur âlimlerinden iki kişi şehid oldular. Bölge insanının ittifakla suikast olduğunu belirttiği bu olaydan sonra Şeyh ailesi Cizre'den Bursa'ya göçtü. Böylece PKK muhalif bir aileden kurtulmuş oldu.

Daha sonra yine Cizre'de PKK ideolojisine karşı çıkan Şeyh Zeki Atak, bu kez açık açık bir suikastla şehid edildi. Zalimin karşısında susmayarak bedelini canıyla ödeyen Şeyh Zeki'nin şehadeti, bir kısım mollada sinmeye neden oldu. Artık hakikatler anlatılmıyordu. 28 Şubat zihniyeti, PKK'nin ekmeğine yağ sürercesine birçok âlimi tutukladı. O tarihlerde Şırnak işkencehanesinden geçenler bilir. Gözaltında bulunan âlim ve şeyhler işkencelerden geçiriliyorlardı.

Geçen hafta da bahsetmiştik. Cami, cemaat, Kur'an ve İslâm'dan uzak bir nesil yetişti. PKK ve 28 Şubatçılar el ele verip, ortaya böyle bir nesil çıkardılar. Yoksa sadece Cizre özelinde; Şeyh Ahmed El-Cezeri, İbnu'l Esir, Ebu'l-İzz el-Cezeri, Şeyh Halid el-Cezeri, Şeyh Seyda, Şeyh Muhammed Nurullah ve Şeyh Zeki'lerin yetiştiği bir beldenin ahalisi böyle olamazdı. Bir yerlerde yanlışlar yapıldı ama bedelini tüm millet olarak ödüyoruz.

Sadece Cizre özelinde meseleye değinmeye çalıştık ama durum geneldir.

Âlimin ölümü âlemin ölümü gibidir. İşte size Cizre'nin ölümü.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.