Abdullah KAVAN
Arakan'lıların kanı kaç varil petrol eder?
Uzun yıllar Çin'in hegomanyası altında yaşayan Myammar devleti, başta ABD olmak üzere batılı devletlerin buraya göz dikmesi ile bir rekabet alanı haline gelmiştir. Petrol kurtları arasında katledilenler ise Arakan'lı Müslümanlardır. Ümmetin yeni yetimleridirler. Bu bölgenin zengin petrol ve doğalgaz yataklarına sahip olması akbabalar konumunda olan devletlerin iştahını daha da kabartmıştır. Bu konuda ne kadar Myammar'lı Müslüman'ın kanı akıyorsa önemli değildir. Çünkü İşin ucunda büyük rakamlar vardır. Onlar için “Bir varil petrol, yüzlerce girilen Müslüman kandan daha değerlidir.” İşte bu yüzden acımasızca oyunlar oynanıyor Arakan'lı Müslümanların üzerine…
Myanmar hükümeti 2013'te “Açık deniz petrol ve gaz keşif lisans ihalesi” açınca batılı devletlerden gelen 30 petrol devi bölgede arama izni almıştı. Bu sondaj çalışmalarının sonucunda 18 bölgede 2.1 milyar varil olan ham petrol rezervi, 3.2 milyar varile yükselirken, bölgede 90 trilyon metreküp doğalgaz rezervine ulaşıldı. Akıllara durgunluk veren bu rakamlar, Myanmar'ı enerji alanında dünyada ilk 10'a sokuyordu.
İşin dikkat çekici yanı, keşfedilen doğalgaz ve petrol yataklarının ağırlıklı olarak Rohingyalı Müslümanların yaşadığı alanlarda olmasıydı… Bengal Körfezi bölgesinde bulunan doğalgaz ve ham petrole talip olan Çin ise, Myanmar'la el sıkıştı. Başta ABD olmak üzere batılı devletler bu anlaşmaya karşı yeni bir hamle peşine düştüler. Özellikle Nobel ödüllü devlet başkanı Suu Çii üzerinden Çin'in hegomonyasını kırmaya çalışıyorlar. Bu büyük hazineye vakıf olan Myanmar hükümeti de o alanı kontrol altında tutmaya çalışıyor. Bunu da Budist çeteleri öne sürerek o bölgeyi insansızlaştırma peşindeler. Müslümanların yaşadığı köyler olmak üzere 5 bin 620 dönüm yeri işgal etti. Bölge 13 bin 500 asker tarafından koruma altına alındı.
Yıllardır bitmek bilmeyen bir zulme tabi tutulan Müslümanlar, köklü geçmişlerine rağmen maalesef Myanmar devleti vatandaşı olarak kabul edilmiyorlar… Onların ne pasaportları var, ne de kimlikleri… Seyahat özgürlükleri bile yok. Seyahate çıkmak için askerden izin almaları gerekiyor. Sadece seyahat için mi… Bir insanın en doğal hakkı olan evlilik konusunda bile Müslümanların devletten izin almaları gerek. Ayrıca bir Müslüman ailenin ikiden fazla çocuk doğurması yasaktır.
Yıllardır uygulanan bu katmerli zulümle birlikte gelinen noktada şu an petrol uğruna tam bir insanlık suçu işleniyor.
Ancak mimsiz medeniyet sahiplerinden merhamet beklemek yanlıştır. Zaten Müslümanların çığlıklarını ise duymak istemiyor. Çünkü tek dertleri petrol ve doğalgaz hesaplarıdır. Binlerce masumun katledildiği Arakan'da yaşananlar petrol avcıları devletlerin gündeminde kayda değer bir haber olarak bile yer bulamıyor.
Arada kurban edilen Arakan'lı Müslümanlar ise; artık takatlerini yitirmişler. Ne gidecekleri bir yerleri var, ne de onların seslerini duyan… Tıpkı yaşam ve ölüm arasındaki ince çizgide gidip gelen, bedeni işkenceyle sarsılmış, ruhu delik deşik edilmiş bir vaziyetteler. Haklarını savunacak, uzanacak şefkatli bir el bekliyorlar. Biraz insanlık diyorlar, bulamayınca gözlerini kardeşlerine çevirerek “nerde ümmet” diyorlar. Tıpkı şeyh Ahmet Yasin gibi ümmeti rablerine şikâyet ediyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.