Ahmet DEMİR
Âşıklar ölür mü hiç?
Ne eksik, ne fazla
Mahbubun eşiğinde geçen
Yirmi dört yıl
Yirmi dört saat
Yada yirmi dört ömür
Ve bitti sürgünüm
Şimdi doğdum ölümlerden
Dün bir, bu gün bir
Yaşım bir, yaşayacağım bir
Mahbubum bir, Manzurum bir
Meskenim bir, Meskûnum bir
Aşkım bir
Ben bir
fakir…
…
Yanıldım
Dün,
Dün işte, yani kaç bin yıl önce
Bin ömür verince
Aşkı bulacaktım
Bin ömür sürgün gezecek
Havz-ı Kevserden içecektim
Öyle sandım
Yanıldım
Razı olunca yola
Razı olundum
Dergâhın eşiğini buldum
Cefa yoktu
Bin ömür yoktu
Verecek tek bir ömür de yoktu
Verecek hiç bir şey yoktu
Ben yoktum
Ne yaşadım, ne öldüm
Sürgündüm
Sadece döndüm
Ve uyandım
...
Gurbette kaldı kırık kalpler
Ve
Kırık demir parmaklıklar
Koğuşlar
Hapishane
Ve hastane
Kafes kırıldı
Güvercin uçtu
Güvercin ben değilim
Arınmış ruhum
Ben gitmedim
Sadece döndüm
Ölmedim ben
Sadece gördüm
Dedim ya!
Nur vardı, aşk vardı
Yokluk vardı, fenâ vardı
Ölüm yoktu
Âşıklar ordaydı
Kimse yoktu
Sadece O vardı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.