Abdulhalim SEÇKİN
Aynı işle uğraşmada kararsız olmak
İnsanın net bir hedefinin olmaması ne kadar kötü? Hedefi olmayan insan devamlı bir ikilem ve hatta bir karasızlık içerisindedir. Nereye doğru ve nasıl yol alacağını bilemez. Bu önünde iki veya üç yol olan kişi gibidir. Bu yollardan birisine girer ve uzun bir mesafe alır. O yola bir miktar alışır. O yolun zorluk, zahmet ve güzelliklerini öğrenir. O yoldaki kişi ve esnaflarla tanışır ve muhabbet kurar. Onlar da onunla muhabbet kurar. Onu tanır ve değer verir. Ancak bu kişinin tabiatında kararsızlık olduğundan bu kadar tecrübe ve deneyimden sonra bu yolu bırakıp diğer yollardan birine girer.
Yeni girilen yolda bu kişi acemidir. Yolu tanımaz, zorluk ve zahmetlerini, iyilik ve güzelliklerini bilmez. Bu yüzden bu yolu öğreninceye kadar uzun bir zaman geçer.
Esasında gidilen ilk yolda gidilmiş ve yola devam edilmiş olsaydı, gelinen noktanın daha ilerisine gidilebilir daha yeni deneyimler elde edilebilirdi. Yeni insan ve mekânlarla tanışılabilirdi. Kat edilen yolda uzmanlaşabilirdi.
Kimi iş ve meslekler vardır ki birbirini destekler. Örneğin bir markette tavuğun satılması veya kimi bakkalların ufak tüp satması veya bir sucunun hem suculuk hem de tüpçülük yapması, her ne kadar her biri başlı başına birer meslek olsa da birbirini yerine göre tamamlayan işlerdir. Ancak kimi meslekler vardır ki birbiriyle ilişkisi neredeyse hiç yoktur. Örneğin marketçilik yapan birinin aynı zamanda marangozluk yapması, aynı iş yerinde zaten mümkün değildir. Bunları ayrı iş yerlerinde icra etmek mümkün olsa da yeteri eleman ve işi her iki tarafta üstlenecek bir ortak olmadan icra etmek mümkün değildir.
Esasında benim izah etmek istediğim nokta bir kişinin birbirinden bağımsız da olsa ayrı iki işle uğraşmasıdır. Nasıl olsa her iki işi de biliyorum ve yapabilirim düşüncesiyle her iki işi beraber yapmaya çalışır. Ancak bu bir insanın ikiye bölünmesi demektir. Bedenen ikiye bölünmek mümkün değilse de zihnen kişi ikiye bölünür. Emek ikiye bölünür. Sermaye ikiye bölünür.
Kişinin bir kaç mesleği becerebilmesi Allah vergisidir. Ancak bir kaç mesleğin becerilmesi demek tüm meslekleri beraber icra etmek anlamına gelmez. Bir işe sermaye, emek ve zihinsel olarak tüm gücüyle yönelmek yapılan o işi güçlü kılar. Kişi o işin başında bizzat kendisi durur ve o işi geliştirir. Sermayesini o işe çeşit yapar. O iş yerindeki çeşidini çoğaltır. O iş yerinin gelişmesi için bedenen ve zihnen daha çok emek sarf eder ki bu da iş yerini güçlü kılar. Müşteri portföyünü ve ciroyu artırır. Kazancı bollaştırır ve infakı da iyi verilirse bereketlenir inşallah.
Kimi kişi vardır ki sayısalcıdır ama aynı zamanda bir miktar sözel bilgisi de vardır. Uzun süre sayısal derslere çalışır bu konuda emek sarf eder. Dershaneye gider. Sayısal bir bölümü kazanır, okur ve bitirir. Ancak kendi bölümüne bağlı bir meslek seçip kazanacağına, yüksek lisans, doktora yapacağına sözel çalışmaya yönelir. Harıl harıl sözel çalışır. Nihayet zor bela bir bölüm kazanır. Dört yıl o bölümü okur. Okulu bitirdikten sonra, KPSS'ye girer ve derken bir mesleğe yerleşir. Ama dört yılı, büyük emeği, sayısal kazanç ve birikimi neredeyse heder olmuştur.
Hangi konuda olursa olsun, bir iş, meslek veya alan üzerinde kararlı olmak, o alanda gelişmek ve uzmanlaşmak, en doğru şeydir diyor ve sizi Allah'a emanet ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.