'Babamızın bir mezarı olsun istiyoruz' video-foto
90’lı yıllarda devletin karanlık güçleri tarafından kaçırıldıktan sonra bir daha kendilerinden haber alınamayan Hüseyin Alpsoy’un ailesi her bayram kapıyı çalıp geleceği umuduyla beklediklerini belirterek yaşadıkları sıkıntıları anlattılar.
Türkiye’nin karanlık bir dönemine ismini veren 90’lı yıllar, devletin ‘RUTİN DIŞINA ÇIKMASI’nın meşru sayıldığı karanlık günler olarak halkın hafızasında adeta kara bir leke olarak yer edindi.
Bölgede yaşanan hukuksuzlukların diz boyu olduğu bu karanlık dönemde sırf dinlerini yaşamaya çalıştıkları için derin yapılar tarafından kaçırılan dindar ailelerin mağduriyeti ise halen devam ediyor/ettiriliyor.
1993 yılında ticaret yapmak için gittiği Batman’da kaçırılan bir daha kendisinden haber alınamayan Hüseyin Alpsoy, ile 1998 yılında yani abisinden 6 yıl sonra İstanbul’da ev kiralamak için evden çıktıktan sonra abisinin akıbetiyle karşılaşan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Hıdır Alpsoy’un ailesi kendilerine yaşatılan bu acının artık son bulmasını, kaçırılan yakınlarının öldürülmüşseler bile en azından başına gidip bir Fatiha okuyacak bir mezarlarının olması için kaçırılan Hüseyin ve Hıdır’ın akıbetini bilmek istediklerini söylediler.
İkinci Cevzet Soysal vakası
Aslında 90’lı yıllarda yaşanan bu kaçırılma olayları bir ilk değildi. O dönemde İslam’ı yaşamaya çalışmak adeta ateşten gömlek giymek gibiydi. Sırf dinlerini yaşamaya çalıştıkları için onlarca insan çeşitli şekillerde kaçırılıyor ve bir daha kendilerinden haber alınmıyordu. Sabri Uzun’un İn isimli kitabında TPAO’da çalışan Cevzet Soysal’ın polisler tarafından kaçırılıp katledildiğini açık bir şekilde yazdığı halde söz konusu olay için hala net bir adım atılmadı.
Cevzet Soysal ile aynı akıbeti yaşayan Alpsoy kardeşlerin aileleri de Soysal’ın ailesi gibi babalarının öldürülmüşse bile ruhuna Fatiha okuyabilecekleri bir mezar taşının olmasını istiyorlar. Yıllardır yaşadıkları mağduriyeti İLKHA mikrofonlarına anlatan aileler, yıllar önce kaçırılan babalarının bir bayram günü kapıyı çalıp içeri gireceği umuduyla beklediklerini söyledi.
“En azından babamızın bir mezar taşı olsun istiyoruz”
Eşinin 3 Mayıs 1993’te kaçırıldığını ifade Hüseyin Alpsoy’un eşi Aynur Alpsoy şöyle konuştu: “Eşim Batman’a gitti bir daha da kendisinden herhangi bir haber alamadık. Sağ veya ölü olduğu hakkında hiçbir bilgimiz yok. Eşim kaybolduğunda iki ikizim daha doğmamıştı o ikizlerim babalarını hiç görmediler. Sadece fotoğraflardan tanıyorlar. Defalarca bulunması için resmi makamlara başvurmamıza rağmen herhangi bir gelişme olmadı. Buradan yetkililere çağrım şudur: Eşimin sağ veya ölü olduğunu bize söylesinler ki en azından bir mezarı olmasını istiyoruz.”
Hüseyin Alpsoy’un kaçırılmasından sonra doğan ikizlerden Musab Alpsoy ise küçük iken babasının vefat ettiğini bildiğini ama daha yeni babasının birileri tarafından kaçırıldığını ve hala akıbetiyle ilgili bir bilginin olmadığını öğrendiğini söyledi.
Hiçbir bayramda babasının elini öpüp bayramını yapmaktan mahrum kaldığını belirten oğul Alpsoy, ”Babamın durumuyla ilgili bilgiye sahip olmak istiyoruz. Babam ölmüşe bile bunun bir belgesini bize versinler. Hiç olmazsa bir ziyaret edip dua edebileceğimiz bir mezarı olsun istiyoruz. Yetkililerin bu konuda bize yardımcı olmalarını istiyoruz.” Şeklinde konuştu.
6 yıl sonra bu sefer diğer kardeş de aynı akıbeti yaşadı
Hıdır Alpsoy’un eşi Nure Alpsoy ise eşinin 17 yıl önce ev bakmak için evden çıktığını iki gün boyunca eve dönmediğini daha sonra telefon açıp ev bulamadığını söyledikten sonra bir daha kendisinden haber alamadığını gözyaşları içinde anlattı.
Eşinden sonra küçük çocuklarıyla birlikte çok sıkıntı çektiğini belirten Alpsoy, “Ondan sonra çocuklarım okullarını bıraktı. Dışarıya çıkıp çarşı-pazarda malzeme almaya korkuyorduk. Öyle günler oldu ki soframızda yiyecek bir eşyamız bile olmadı. Eşimin bulunması için çocuklarım birçok girişimde bulundu ama hiçbir gelişme yaşanmadı. Yetkililerden akıbetiyle ilgili bir açıklama bekliyoruz. En azından ölmüşse bile bir mezarı olsun istiyoruz.” diye konuştu.
Defalarca resmi müracaatta bulunduk ama sonuç yok
Babası kaçırıldığında ortaokula gittiğini söyleyen Hıdır Alpsoy’un oğlu Ata Alpsoy yaşadıklarını şöyle anlattı: “Babamın kaçırıldığı dönemde çok zor günler yaşadık. Maddi durumu iyi olan bir aile idik sonra iflas ettik. Ailemize çok baskı yapılıyordu dışarıya çıkmaktan korkuyorduk. Hatta üniversite okuyan abim parasızlıktan dolayı iki parkta yatmak zorunda kaldı.
Ben defalarca savcılığa gidip başvuru yapmama rağmen hiçbir şey yapılmadı. Şunu gördük ki dava İslam davası olunca hiç kimse kılını kıpırdatmıyor. Ama şunu iyi biliyoruz ki bu yaşadıklarımız bir imtihandır. Çok şükür sabrediyoruz. Ve davamızdan hiç vazgeçmedik ve bu dava muzaffer oluncaya kadar da vazgeçmeyeceğiz.”
Cevzet Soysal’ın kimler tarafından kaçırıldığı ortaya çıktığı halde bu konuda herhangi önemli bir gelişmenin yaşanmaması birçok insanda umutsuzluğa yol açsa da Soysal ile aynı akıbeti paylaşan Alpsoy aileleri, yetkililerin yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi adına en azından ölmüşse bile ruhuna Fatiha okuyabilecekleri bir mezarının olmasını istiyor. (Osman Gülebak-İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.