Bağımlılık önce sigara ile başlar
İdeal Eğitim Vakfı (İDEV) ve Peygamber Sevdalıları Vakfı iş birliğiyle Esenyurt Kültür Merkezinde "Uyuşturucu Kullanımı ve Madde Bağımlılığı" başlığıyla bir program düzenledi.
İdeal Eğitim Vakfı (İDEV) ve Peygamber Sevdalıları Vakfı iş birliğiyle Esenyurt Kültür Merkezi'nde "Uyuşturucu Kullanımı ve Madde Bağımlılığı" başlığıyla düzenlen programa konuşmacı olarak D. Ali Hasan Barman ve İlahiyatçı Yusuf Tutak katıldı.
Fuat Kamuş'un Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan program, Peygamber Sevdalıları Vakfı Esenyurt Temsilcisi Erkan Demir'in açılış konuşmasıyla devam etti.
2019 yılının Eylül ayından bu yana, ülke genelinde ayda bir düzenlenen ideal eğitim seminerlerinin 3'üncüsünü düzenlediklerini belirten Demir, söz konusu seminerlerde "evlilik, aile kurumu, çocuk eğitimi, neslin muhafazası, ahlaki yozlaşma, sosyal medya, uyuşturucu kullanımı ve madde bağımlılığı, bilinçli bir toplumun inşası ve ideal insan" gibi toplumun ihtiyaç duyduğu konuları işlediklerini söyledi.
"Bağımlılık önce sigara ile başlar"
Programda madde bağımlılığı ile ilgili bir sunum yapan Dr. Ali Hasan Barman, bağımlılığın kişi üzerinde yaptığı etkilere değinerek bağımlı kişilerin, bağımlı olduğu maddeye karşı esir olduğunu ifade etti.
Bağımlılık yapan tüm ürünlerin beyinde bağımlılık merkezini uyararak kişiye geçici olarak bir iyilik hali vererek bağımlı yaptığını hatırlatan Barman, "Bağımlılık önce sigara ile başlar. Sigara da diyor ki, sigara yetmez buna alkolü de ekle. Alkol da yetmeyince kişi bir süre sonra uyuşturucu kullanmaya başlar. Çünkü bunların hepsi birbirinin kardeşi ve birbirini tetikleyen sebeplerdir." dedi.
"Sigara firmaları özentinin artması için farklı reklam çalışmaları yapıyor"
Sigara içenlerin kendilerince birer bahane bulduklarını söyleyen Barman, "Bana dokunmayın! Bu aralar sıkıntı ve stresim çok. Mecburiyetten sigara içiyorum. Gençler de 'birçok kişi sigara içiyor, bana da bir şey olmaz' diyor. Sigara firmaları ünlü restoran ve kafelere seçilmiş bazı insanları gönderiyorlar. Şık giyimli bir bayan ya da erkeği, özellikle insanların yoğun olarak gittiği yerlere gönderiyorlar. İmaj olarak çekici giyiniyorlar. Telefon ve sigarasını, markası görünecek şekilde masanın üzerine bırakıyorlar. Bu firmaların yaptığı bir reklam çalışmasıdır. Çünkü sigara firmaları toplumda özentinin oluşmasını istiyorlar. Maalesef bu şekilde toplumda sigara kullanımı artıyor." diye konuştu.
"Bağımlıları dinleyerek onları anlamaya çalışın"
Kişinin bir yakını şayet madde kullanıyorsa öncelikle kişiyi suçlamaktan ve yargılamaktan kaçınılması gerektiğini hatırlatan Barman, "Eğer kişiyi suçlayıcı bir şekilde konuşursak kişiyi kazanmaktan çok tamamen kaybederiz. Bu kişilerle konuşurken bir sohbet havasında onu anlamaya, neden böyle bir yola girdiğini, nasıl böyle bir kötülüğe bulaştığını anlamaya çalışın." tavsiyesinde bulundu.
Konuşmasına, içki ve kumar gibi bağımlılık yapan maddelerin ayet ve hadislerle yasaklandığını örnekler vererek başlayan İlahiyatçı Yusuf Tutak ise bu yasakların basamak basamak yapıldığını hatırlattı.
Tutak, içki, kumar ve fal oklarını yasaklayan ayetin nazil olduğu dönemde Enes Bin Malik'in, Medine sokaklarında gezerek içkinin haram kılındığını haber veren münadinin sesini duyduktan sonra önlerinde bulunan içkileri, evde bulunan tüm içkili içecekleri sokaklara döktüklerini, hatta rivayetlerde dökülen içkilerden dolayı sokaklarda sel gibi içki aktığına dair anısını hatırlattı.
"Bağımlılar sizin onları kurtarmanızı bekliyor"
Ayet nazil olmasına rağmen bazı sahabenin yine içkiyi bırakamadığını vurgulayan Tutak, Hazreti Ömer zamanında Sad Bin Ebi Vakkas öncülüğünde İran'ın fethi için yola çıkan ordunun içerisinde Ebu Mihcen olarak bilinen bir sahabenin bulunduğunu ve bu sahabenin hala bağımlılıktan kurtulamadığını ifade ederek, savaş meydanında yaşanan anektodu şu şekilde aktardı:
"Ebu Mihcen ordunun içerisinden çıkarılıp Sad Bin Ebi Vakkas'ın yanına getirilmiş. Sad Bin Ebi Vakkas, 'Ya Ebu Mihcen! Allah'tan kork, bu zamanda da mı içki içtin?' diyerek, kendi çadırında Ebu Mihcen'nin el ve ayaklarını bağlar. Savaş başladıktan bir süre sonra ordu zayıflamaya başlar. Ebu Mihcen, başında bekleyen Sad Bin Ebi Vakkas'ın hanımından kendisini savaşa gitmesi için çözmesini, şayet şehid olmazsa geri gelip had cezasını çekeceğini söyler. Ebu Mihcen'in ısrarlarına dayanamayan Sad Bin Ebi Vakkas'ın eşi, Ebu Mihcen'i çözer. Ebu Mihcen, Sad Bin Ebi Vakkas'ın atını ve mızrağını alır, tanınmamak için de yüzünü iyice örter ve savaş meydanına çıkar. Onun okuduğu şiirlerle korkmadan düşmana karşı savaştığını gören ordu da toparlanır ve savaşı kazanır. Ardından bu kişinin Ebu Mihcen olduğunu öğrenen ordu komutanı Sad Bin Ebi Vakkas, çok mutlu olur ve Ebu Mihcene övgüler yağdırarak had cezasını kaldırır. İşte bu dönemde de Ebu Mihcen gibi insanlar aramızda dolaşıyor. Onlar sizi bekliyorlar. Ellerinden tutup içine düştükleri durumdan kurtarmanızı bekliyorlar. Bu kişilerin arasında kale fethedecek kadar cesaretli insanlar var." (Nizamettin Aşkın-İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.