Bakan Akar: Türkiye, Karabağ'da ortak barış gücünde yer alacaktır
Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, TBMM Plan Ve Bütçe Komisyonu’ndaki konuşmasında işgalden kurtarılan Karabağ'da, Türkiye'nin Rusya ile birlikte ortak barış gücünde yer alacağını ifade etti.
Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, Bakanlığın 2021 bütçe teklifinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda konuştu.
Akar, bütçe teklifi ile ilgili sunumda gündemdeki konulara da değindi.
Kıbrıs, Ege ve Akdeniz’deki sorunların özünü teşkil eden iki temel sorunun olduğunu söyleyen Akar, "Birincisi deniz yetki alanlarının belirlenmesi, ikincisi ise Kıbrıs Türk halkının varlığının ve haklarının kabul edilmesidir. Bu sorunların uluslararası hukuka uygun ve iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde siyasi çözüme kavuşturulmasını istiyoruz. Bunun için büyük gayret sarf ediyoruz. Tüm olumlu, yapıcı yaklaşımlarımıza rağmen; uluslararası hukuktan doğan haklarımızın kısıtlanmasına yönelik provokatif girişimler, uygulamalar, yapılan sorumsuz açıklamalar gerginliği tırmandırmaktadır." dedi.
"Yunanistan ve Mısır’ın Doğu Akdeniz ilişkisine bigâne kalamazdık"
"Yunanistan ve Mısır’ın Doğu Akdeniz’e yönelik ilişkiye girmelerine bigâne kalamazdık, biz de ülkemizin hak, alaka ve menfaatlerini koruyacak şekilde gerekli tedbirleri aldık." diyen Akar, şunları söyledi:
Akdeniz’e 1870 km kıyısı olan Türkiye’yi kendi kıyılarına hapsetmeyi hedefleyen deniz yetki alanlarına ilişkin iddialarını sürdürmekte; Türk kıyılarına 1.950 m. mesafede, Yunan ana karasına uzaklığı ise 580 km olan 10 kilometrekarelik Meis adası nedeniyle 40.000 kilometrekarelik deniz yetki alanı talep etmektedir. Ayrıca bu süreçte Fransa da binlerce kilometreden gelerek provokatif, gerilimi tırmandıran, Doğu Akdeniz’i istikrarsızlık ve çatışma alanına dönüştürmeye yönelik, BM ve NATO üyeliği ile AB değerleriyle bağdaşmayan art niyetli bir strateji izlemektedir. Kısacası gücünü ve boyunu aşan roller peşinde koşmaktadır.
"Ön koşulsuz her türlü görüşmeye hazırız"
Sorunların çözülmesinde üçüncü taraflardan beklentilerinin tarafsız, objektif, makul, mantıklı ve uluslararası hukuka uygun davranmaları olduğunu söyleyen Akar, "Tırmandırılan gerilime karşın Türkiye’nin haklı davasında kararlı duruşu ve sahada göstermiş olduğu askerî gücü neticesinde sorunun diplomatik yollardan çözümü için NATO nezdinde heyetler arasında görüşmelere başlanabilmiştir. Ön koşulsuz her türlü görüşmeye hazırız. Güçlüyüz, çünkü haklıyız. Türkiye’nin yapıcı tavrının bir göstergesi olarak Türkiye’nin 28 Ekim, Yunanistan’ın 29 Ekim’i kapsayacak şekilde ilan ettikleri NAVTEX'leri iptal etmesi tarafımızdan teklif edilmiş ve görüşmeler neticesinde iki ülkenin milli bayramlarını kapsayan NAVTEX’ler karşılıklı iptal edilmiştir. Benzer şekilde her fırsatta iyi niyetimizi göstermekteyiz." diye konuştu.
Akar, sözlerine şöyle devam etti:
Uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımız çerçevesinde, Türkiye’yi Ege Denizi’nde karasularına ve Doğu Akdeniz’de Antalya körfezine hapsetme çabalarına karşı durmaya kararlılıkla devam edeceğiz. Dolayısıyla Deniz Yetki alanlarının belirlenmesi bölgedeki sorunların özünü teşkil eden birinci sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu kapsamda, sondaj ve sismik araştırma gemilerimize, Deniz ve Hava Kuvvetleri unsurlarımız refakat ve koruma sağlamaktadır. Doğu Akdeniz’deki araştırma ve sondaj faaliyetlerine devam etmekteyiz. Kimsenin hakkında gözümüz olmadığı gibi, kimseye de hakkımızı çiğnetmeyiz. Şehit oluruz, gazi oluruz; ancak hiçbir oldubittiye de izin vermeyiz. Biz nasıl kimsenin toprağına, egemenliğine, çıkarına göz dikmiyorsak, kendimize ait olanlardan da asla taviz vermeyeceğiz. Kıbrıs dâhil bölgedeki hak, alaka ve menfaatlerimizi korumakta azimli, kararlı ve muktediriz.
"Çözümün önündeki yegâne engel, Yunanistan ile Rum tarafının uzlaşmaz, hak-hukuk tanımaz, şımarık yaklaşımıdır"
Bölgedeki krizin sebeplerinden birinin de, 1968 yılından bu yana aralıklarla devam eden müzakerelerde Kıbrıs meselesine adil, kapsamlı ve kalıcı bir çözüm bulunamaması olduğunu kaydeden Akar, "Çözümün önündeki yegâne engel, Yunanistan ile Rum tarafının uzlaşmaz, hak-hukuk tanımaz, şımarık yaklaşımıdır. Kıbrıs meselesinde çözüm ancak Kıbrıs Türk halkının adanın ortak sahibi olduğu gerçeğinin kabul edilmesiyle mümkündür. AB başta olmak üzere tüm kurumları ve ihtilaflara müdahil devletleri, ülkemizin ve KKTC’nin hakkına ve hukukuna saygılı olmaya davet ediyoruz, bunu bekliyoruz. 1974’den bu yana Maraş için kullanılan “Kapalı” ifadesi artık kalkmıştır. Maraş’ın açılması, uluslararası hukuka uygundur, meşrudur, tasarruf da KKTC’ye aittir. Barış Harekâtı ile adada sağlanan huzur ve istikrarın sürmesi için Türkiye uluslararası antlaşmaların verdiği garantörlük görevini en iyi şekilde yapmaya devam edecektir. Türkiye, KKTC ve Kıbrıs Türkünün daima yanındadır. 1974’deki duruşumuz o gün ne ise, bugün de aynıdır." şeklinde konuştu.
"TBMM’nin onayı ile Libya halkının haklı davasını desteklemekteyiz"
Libya ile aralarında 500 yıllık tarihi kardeşlik bağlarına dayalı ilişkilerin bulunduğunu vurgulayan Akar, "2015 yılında imzalanan Suheyrat Antlaşmasına göre Libya’nın temsilcisi BMGK tarafından tanınan Millî Mutabakat Hükümeti’dir. Libya’da asıl sorun darbeci Hafter ve onu destekleyenlerdir. Darbeci Hafter’e bağlı güçlerin başlattığı çatışmalar sonucunda BM Libya Yardım Misyonunun da ifade ettiği gibi bölgede darbeci Hafter güçlerince yaklaşık 1.000 sivil katledilmiş, 150 bin kişi evlerini terk etmiş, 685 bin kişi insani yardıma muhtaç hale gelmiştir. Çatışmalar ülke ekonomisi üzerinde yıkıcı bir etki yapmıştır. Uluslararası toplum; yapılan katliamların, insan hakları ihlallerinin ve özellikle Tarhuna şehrinde bulunan toplu mezarların hesabını henüz ne darbecilerden, ne de destekçilerinden sorabilmiştir. Libya’nın BM tarafından tanınan meşru hükümetinin bu saldırılar karşısında yaptığı yardım çağrısına somut cevap veren ve destek sağlayan tek ülke Türkiye olmuştur. Bu kapsamda, Milli Mutabakat Hükümetinin daveti ve TBMM’nin onayı ile Libya halkının haklı davasını desteklemekteyiz." diye konuştu.
"Türkiye Karabağ'da Ortak Barış Gücü’nde yer alacak"
Ermenistan işgalinden kurtarılan Karabağ'a da değinen Akar, şöyle konuştu:
Ermenistan’ın uzlaşmaz ve şımarık tavırları sebebiyle 30 yıldır adeta kangrene dönmüş bu meselenin tek çözümü, Ermenistan işgalinin son bulmasıydı. Nitekim Azerbaycan, kararlılıkla sürdürdüğü haklı mücadelesini zaferle sonlandırmıştır. 10 Kasım gece yarısından itibaren imzalanan Ateşkes Anlaşması ile Ermenistan işgaline son verilmiş ve Azerbaycan’ın öz toprağı olan Karabağ özgürlüğüne kavuşturulmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımız da Sayın Putin ile ateşkesin şartları ve kalıcı olması konusunda görüşmeler gerçekleştirmiştir.
Bu çerçevede 11 Kasım’da, bölgedeki ateşkesin kontrolü ve denetimi için oluşturulacak Türk-Rus Ortak Gözetleme Merkezi’ne ilişkin mutabakat zaptı imzalanmıştır. Böylece Türkiye, anlaşmanın uygulanmasını gözetmek ve denetlemek üzere ortak barış gücünde yer alacaktır.
Akar, 15 Temmuz 2016 tarihinden itibaren FETÖ/PDY bağlantısı nedeniyle TSK’dan toplam 20 bin 571 personelin ihraç edildiğini ve 95 bin 911 personel temin edildiğini aktardı.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.