M. Ziya GÜMÜŞ
Başlıksız bir yazı merak edilir mi merak ediyorum?
“Bir lisan bir insan” ise, bir lisanı yok etmek bir insanı öldürmek gibidir, diye bir yorum yapsak zorlama bir yorum olur mu? Tam öyle olmasa da bir çeşit cinayettir bu.
Mademki bir lisan bir insan, lisanı önemsememek insanı önemsememektir.
Lisana karşı mürüvvetsizlik, insana karşı mürüvvetsizliktir. Öyle ya! “Bir lisan bir insan” ...
İnsanın kendi lisanını (anadilini) yok etmesi, kendi kendisini öldürmesi gibidir. Yoksa bu da mı zorlama bir tabir oldu?
İnsanın kendi lisanına (anadiline) karşı hürmetsizliği kendi kendisine hürmetsizliğidir. Allah’ın sana uygun gördüğünü kendine uygun görmemendir. Yoksa bu da mı zorlama bir tefsir oldu?
Mademki, lisan kimlik olarak ifade ediliyor, insanın lisanına sahip çıkmaması kimliğine sahip çıkmaması anlamına mı geliyor?
Yukarıdaki satırları bize yeni neslin anadilleri karşısındaki tutumları yazdırdı. Yeni nesil artık çocuklarıyla Kürtçe konuşmaz oldu. Türkler evlerinde çocuklarıyla Türkçe, Fransızlar Fransızca, Almanlar Almanca konuşur. Kısacası olağan şekliyle herkes çocuklarıyla anadilleriyle konuşur. Bu işin de bir istisnası var; Kürdler çocuklarıyla anadilleriyle değil, Türkçe konuşur. Çok garip! Bu nasıl bir psikolojidir? Bu çocuklar büyüdüklerinde kendilerini Türk olarak hissedeceklerdir. Çünkü anne-babaları onları anayasaya vatandaşlık bağıyla bağlamışlardır.
Çocuklarının Kürtçe bilmemelerini de övünçle anlatırlar; “Ma ne keçka me bi Kûrmancî nizanê” ayıp olmasaydı “Hey qeda bi te keto ha hey” derdik. Kenan Evren’in kemikleri bayram ediyordur…
Anadili unutturan etkenler arasında bir gün “ana”nın da olacağını herhalde hiç kimse tahmin etmezdi.
Sen dilini hayatından çıkarırsan, birileri de gelir seni ders kitaplarından çıkarır. Senin kendine saygın olmazsa, başkası da sana saygı göstermez. Sen kendine değer vermezsen, başkaları da sana değer vermez.
Dil bayramı vesilesiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tavsiyelerini tarafların adil bir ölçüyle empati duymaları için dikkatlere sunuyorum: “Dil bir iletişim vasıtası olmasının yanında toplumsal hafızadır. Düşünce biçiminizdir, kültürünüzdür. Dil kimliğin aynasıdır. Dilinizi unutmayın, unutturmayın. Anadilini iyi konuşmayı ve iyi yazmayı mutlak öğrenin. Anadilinizden asla taviz vermeyin. Bir milletin bağımsızlığının, özgünlüğünün, zengin kültürel birikiminin, köklü bir geleneğe sahip olduğunun en büyük göstergesi dilidir. Milletlerin ufku, dünyası, hayata bakışındaki derinlik dillerinin mahiyetiyle ilgilidir. İlmi çalışmalar yapmamız, seçkin kültür, sanat ve edebiyat eserleri üretmemiz, dilimizin korunması için de son derece önemlidir. Dilimize sahip çıkmak hepimizin sorumluluğudur. Dilimizi “Milli ruhumuz” olarak sahiplenmek mecburiyetindeyiz. Dil bir toplumun geçmişiyle bağ kurup geleceğe yürümesinin en önemli vasıtasıdır.”
Bu mevzuda Allah’ın kitabına bakalım;
“O’nun varlığının ve kudretinin delillerinden biri de: gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın renklerinizin farklı olmasıdır. Elbette bunda bilen ve anlayan kimseler için İBRETLER vardır. (Rum sûresi)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.