Bayram Tavsiyeleri
Bizi İslam ile şereflendiren Allahu Teala’ya sonsuz hamd-u senalar olsun. Salat ve selam hidayet önderi Peygamberimiz (sav)’e, aline, ashabına ve kıyamete dek onların yollarını ikame edecek tüm mü’minlerin üzerine olsun.
Bizi İslam ile şereflendiren Allahu Teala’ya sonsuz hamd-u senalar olsun. Salat ve selam hidayet önderi Peygamberimiz (sav)’e, aline, ashabına ve kıyamete dek onların yollarını ikame edecek tüm mü’minlerin üzerine olsun.
Allah ve Resulü’nün, emir ve nehylerinin hor görüldüğü, bu emir ve nehylere göre bir yaşam çizgisine müsaade edilmediği, binlerce tutsak, mağdur ve muhacirin olduğu bir dönemdeyiz. İslam coğrafyasının; Siyonist uşaklarının tasallutu altında olduğu, müslümanların her gün şehid edildiği ve tüm mahremlerinin çiğnendiği böylesi bir dönemde sevinçli ve huzurlu bir bayram yaşayamayacağımız muhakkaktır.
Ama tüm bu sıkıntılarla birlikte; bir ay boyunca, gündüzleri oruçla, geceleri ibadetle geçirerek her türlü sıkıntımızda Rabbimize sığınarak, emirlerini yerine getirmenin verdiği huzurla, ibadetlerimizin kabul edileceği ümidiyle manevi bir haz duymakta ve sevinmekteyiz. Bizim için bayramın en güzel anlamı bu olsa gerek. Bu çerçevede tüm mü’minlerin Ramazan Bayramını tebrik eder, yapılan güzel amellerin Rabbimiz tarafından makbul karşılanmasını dileriz.
Bayram günü; gece seher vaktinde uyanarak, sabah namazına kadar vaktimizi namaz, Kur’an-ı Kerim tilaveti, zikir ve dua ile geçirmeliyiz. Bayram gününün bu mübarek sabahında en içten duygularla Rabbimize yönelmeli ve İslam coğrafyasını işgal eden Amerika, İngiltere, İsrail ve onların işbirlikçisi olan tüm kukla devletlerin hezimete uğramaları için dua etmeliyiz. Dualarımızı aile fertlerimizle beraber yapmamız daha uygun ve hayırlı olacaktır. Akabinde, yaşları uygun olan erkek çocuklarımızı da yanımıza alarak camilere akın etmeli, sabah namazını cemaatle kıldıktan sonra topluca getirilen bayram tekbirlerine iştirak etmeli, bayram namazını eda ettikten ve cami cemaati ile bayramlaştıktan sonra, kendi bayram programımıza geçmeliyiz.
Baskı, zulüm ve mahrumiyetlerden dolayı eşlerinden ayrı olarak bayramı karşılayan bacılarımız çocuklarına güler yüzlü ve sıcak davranarak onlara moral vermeli ve babalarının yokluğunu hissettirmemelidirler. Ayrıca yaşları uygun olan erkek çocuklarını da bayram namazına göndermelidirler.
Eşlerinden ayrı düşmekle mağdur olmuş bacılarımız, yeryüzünde zor günler geçiren müslümanların sıkıntılarının giderilmesi ve Cenab-ı Hakk’ın bizlere hakkı hak olarak ilham etmesi, hakkı yaşatması ve hak yolda yürütmesi için çokça dua etmelidirler. Zira onların sıkıntılı durumlarından dolayı duaları ind-i İlahi’de makbuldür ve reddolunmaz İnşaallah.
Müslim’de ve Sünenlerde Ebu Eyyub el-Ensari’den rivayet edilen merfu bir hadiste; “Kim Ramazan’ı tutar, sonra Şevval ayından da buna altı gün eklerse bütün yılı oruçlu geçirmiş gibi olur” buyurulmaktadır. Bu hadis-i şerife binaen hasta, yolcu ve tutmasına mani bir durum olanlar dışındaki her mü’min Şevval ayında altı gün oruç tutmak için gayret göstermelidir.
Bu arada çile, sıkıntı ve sorunlarla dolu olan 2004-2005 eğitim ve öğretim yılı da başlamış bulunmaktadır. Türkiye’deki eğitim sisteminin çarpıklıkları, aksaklıkları ve eksiklikleri, başta resmi ağızlar olmak üzere bu konuyla ilgili olan herkes tarafından dile getirilmektedir. Herkesçe malum olan ve kabul edilen eğitim sisteminin eksiklik ve çarpıklıklarını tekrar burada belirtmeye gerek görmüyoruz.
Biz konuyu başka açıdan ele almak istiyoruz. Vücudumuzun bir parçası olan; onların sevinmesiyle sevindiğimiz, üzülmesiyle üzüldüğümüz, ahirette onlardan dolayı cezalandırılacağımız veya mükafatlandırılacağımız çocuklarımızla ilgili bazı hassasiyetleri ve dikkat edilmesi gereken hususları belirtmek istiyoruz. Bilindiği üzere çocuğun yetişmesinde ve eğitiminde aile, okul ve çevre temel unsurlardır. Hatta ailenin eğitim konusunda duyarsız kaldığı durumlarda çocuk tamamıyla okul ve çevre faktörlerinin etkisiyle kişilik kazanmakta, okulda ve arkadaş çevresinde gördüklerini doğru/yanlış muhakemesine gitmeden olduğu gibi benimseyebilmektedir.
Maalesef, okul ortamı İslami ölçülere göre çocukları yetiştirmekten uzaktır. Son yapılan araştırmalar, uyuşturucu kullanımı ve bağımlılığı ilköğretim 7. sınıflara kadar indiğini göstermektedir. Burada yazmaktan haya ettiğimiz birçok ahlaki bozukluk altıncıyedinci sınıflarda dahi yaşanmakta, çocuklar adeta bu kötülüklere özendirilmektedir.
Bu kötü alışkanlıkların bazısı maddi menfaat için çocuklar arasında yaygınlaştırılmakta, bazısı da çocukları kendilerine mahkum ederek değişik emellerde kullanmak amacıyla yapılmaktadır. Sonuç olarak çocuklar, bu kötü alışkanlıklara bilinçli ve sistemli olarak bulaştırılmaktadır. Böylesi tehlikeler karşısında bizler de bilinçli hareket etmeli, çocuklarımızı mezkur kötülüklerden koruma ve onların dünya-ahiret saadetleri için çaba sarf etmeliyiz.
Şer odakları ve bazı kötü niyetli kimseler, özellikle İslami duyarlılığı olan ailelerin çocukları üzerinde çeşitli hesaplar yapmaktadırlar. İslami duyarlılığı olan bir ailenin çocuğunu bozmakla, çocuğun ailesinin de toplum içerisindeki itibarını zedeleyerek zarar verme yoluna gitmektedirler.
Bu nedenle, İslami duyarlılığı olan aileler olarak maruz olduğumuz tehlikeyi iyi anlamalı, çocuklarımızın kötü çevreden etkilenmemesi, kötü alışkanlığı olan kimselerle arkadaşlık yapmaması için yönlendirici ve yardımcı olmalıyız. Bu bağlamda her aile, çocuğunun okuduğu okulda İslami duyarlılığı olan ailelerin çocuklarıyla tanışmasını ve onlarla arkadaşlık yapmasını sağlamalıdır. Böyle bir arkadaşlık hem çocukların birbirlerine yardımcı olmasını, hem de kötü çevreden korunmalarını sağlar. Bu arkadaşlık sadece okulla sınırlı kalmamalı. Hafta sonu tatillerini ve ders çalışmalarını bir arada yapabilecekleri bir ortamı kendileri için oluşturmalı ve teşvik etmeliyiz.
Eve davet edilen çocuklara gerekli ilgi ve sevgiyi göstererek özgüvenlerinin gelişmesine katkıda bulunmalıyız. Çocuklarımız, İslami hassasiyeti olan ailelerin çocuklarıyla evimizde bir araya geldiklerinde onlara yaş ve seviyelerine uygun kısa bir sohbet yapmalı, ilgilerini çekecek, onları sevindirecek hikmetli öyküler anlatmalıyız. Aynı şekilde namaz vakitlerinde bir arada bulunduklarında namazlarının birlikte cemaatle kılmaları için onları teşvik etmeliyiz. Sadece çocukların birbirlerini davet etmeleriyle yetinmemeli, hem çocuklarımızın arkadaşlığının pekişmesi, hem de dayanışma için çocuklarımızla beraber karşılıklı aileler arası ziyaretlerde bulunmalıyız.
Her aile çocuğuna, kendileriyle diyalog halinde bulundukları diğer ailelerin ve çocuklarının güzel hasletlerini ve anılarını anlatmalı, bu yolla çocuğun arkadaşlık yaptığı öğrencilerin ailelerine karşı bir sevgi oluşturulmalıdır.
Sonuç olarak günümüz şartlarında okul ve çevrenin içler acısı hali, İslami ahlaktan uzak bir yaşantı, çocukların her türlü iğfale müsait ve yem oldukları bir durumda duyarlı davranmalı, İslami sorumluluğumuzun gereği olarak çocuğumuzu şer odaklarının ifsatlarından korumak için gayret göstermeliyiz. Hepimiz sorumluluk bilinciyle hareket ederek, yavrularımızı Allah ve Resulü’nün razı olacağı bir ahlakla ahlaklanmalarını sağlayabiliriz. Bunun için öncelikle okul ve çevreden başlayarak yukarıda belirttiğimiz çerçevede davranır ve çocuklarımıza, İslami duyarlılığı olan ailelerin çocuklarından bir çevre oluşturursak, İnşaallah hem kötülüklerden korunmuş hem de güzel bir ahlak kazanmış olurlar.
Hepinizi Allah’a emanet eder, Ramazan Bayramınızın hayırlara vesile olmasını dileriz.
İnzar Dergisi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.