"BDP, HÜDA PAR üzerinden çatışmalı bir ortam arzuluyor"
HÜDA PAR Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Mehmet Yavuz, yaptığı haftalık gündem değerlendirmesinde BDP'nin, partileri üzerinden Kürdistan'da çatışmalı bir ortam oluşturmayı arzuladığına dikkat çekti.
HABER MRK - Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Mehmet Yavuz, yaptığı haftalık gündem değerlendirmesinde önemli konulara temas etti.
Kamuda başörtüsünün serbest bırakılacağı yönündeki açıklamaların ardından 4 milletvekilinin başörtülü bir şekilde meclis çalışmalarına katılmalarını sevindirici bulan Yavuz, Hükümetin, evlenmek isteyenlere kredi imkânı ve evli öğrenciler için yurt ve barınma imkânının genişletilmesi yönünde ihtiyaca cevap verebilecek ölçüde adımların atmasını destekledi.
Mısır halkının meşru Cumhurbaşkanı olduğunu bir kez daha ispat eden Muhammed Mursi'yi ve diğer İhvan yöneticilerini tebrik eden Yavuz, Suriye'de yaşanan drama dikkat çekerek, "İran ve Türkiye, başta siviller olmak üzere Suriye'de yaşanan insan kaybının sorumluluğunun idrakiyle hareket etmelidirler."
PKK'nin saldırı ve provokasyonları
Partilerinin kurulduğundan beri birçok teşkilat binalarına, parti üyelerine, yöneticisi veya üyesi olduğu pek çok STK'lara, PKK ile bağlantılı çevrelerce saldırıya uğradığını hatırlatan Yavuz, "TAŞ, Molotof ve bombaların kullanıldığı yüze yakın saldırıya ilişkin bir tek kınama bile yayımlamayan BDP'nin, partimiz üzerinden Kürdistan'da çatışmalı bir ortam oluşturmayı arzuladığı bir gerçektir." dedi.
Aylar süren taciz ve saldırılara Batman'da bir yenisi daha eklendiğini söyleyen Yavuz, parti tanıtım çalışmaları kapsamında ev ziyaretinde bulunan üyelerine kalabalık bir grup tarafından geçen Cumartesi günü taş, sopa ve bıçakların kullanıldığı bir saldırı gerçekleştirildiğini söyledi.
Yavuz, "Bu saldırı, parti çalışmalarımızı hazmedemeyen PKK ve çevresinin çeteci anlayışının yansımalarından biri olmuştur. Üyelerimizi hedef saldırıdan bir süre sonra ilk olay yerinden uzaktaki bir mahalle düğünündekileri hedef aldığı iddia edilen silahlı bir saldırı gerçekleştirilmiştir. Saldırıda hayatını kaybeden gencin siyasi kimliği üzerinden partimiz haksız yere suçlanmış ve saldırıdan sorumlu tutulmak suretiyle hedef haline getirilmiştir. Parti çalışmamıza engel olmak gayesiyle yapılan saldırı ile bu menfur hadisenin birbirinden bağımsız iki ayrı olay olduğu bilinmesine rağmen, kandan, ölümden ve şiddetten beslenen kirli siyaset sahiplerince, iki olay birmiş gibi gösterilerek hayatını kaybeden gencimizin üzerinden siyasi rant devşirilmeye çalışılmış, ateşe benzin döken kışkırtıcı açıklamalarla halkımız karşı karşıya getirilmek istenmiştir. Parti olarak Kürdistan'da halkımızı birbirine düşürecek nitelikte bir kardeş kavgasına asla müsaade etmeyecek ve buna fırsat tanımayacağız. Şiddeti bir yol ve yöntem olarak benimsemiş siyaset pazarlamacılarının ateşine odun taşıyanları halkımız çok iyi görmekte ve değerlendirmektedir. Farklı siyasi kulvarlarda Kürtlerin haklarını savunan hakperest çevrelerden, halkının maslahatını düşünen tüm vicdan sahiplerinden, Kürtler arasında çatışma çıkarmak isteyenlere karşı seslerini yükseltmelerini, PKK'nin çatışmaya götüren bu tavır ve gidişine engel olunması yönünde gayret sarf etmelerini bekliyoruz. Saldırılar ve tahrikler devam ettiği müddetçe PKK, BDP veya DTK'nin herhangi bir etkinliğine katkı verilmesini doğru bulmuyoruz. Gerek İslami çevreler, gerekse de yurtsever kesimler, özellikle kendi halkından olanlara silah doğrulttuğu ve Kürtleri birbirine düşürecek kışkırtıcı tavırlarını sürdürmeye devam ettiği müddetçe PKK çevresi ile arasına mesafe koymalıdır. Devletle varılan çatışmasızlık anlaşmasında Kürt halkının istisna tutulduğu bir sürecin bir yere varacağı yoktur." diye konuştu.
Mecliste başörtüsü serbestliği
Kamuda başörtüsünün serbest bırakılacağı yönündeki açıklamaların ardından 4 milletvekilinin başörtülü bir şekilde meclis çalışmalarına katılmalarını sevindirici bulan Yavuz, "Sayın Merve Kavakçı'nın başörtülü olarak geldiği meclisten laikçi elitist güruhun saldırıları sonucu çıkmak zorunda kaldığı o karanlık günlerden, halkın inanç değerlerinin bir tezahürü olan başörtüsünün olgunluk ve saygınlıkla karşılandığı bugünlere gelinmesi, normalleşme yolunda atılmış önemli bir adımdır. Zorba ve katı laikçi anlayışın dayattığı siyasal ve bürokratik oligarşi düzeninin değiştirilmesi adına atılan bu adımın devamının gelmesini bekliyoruz. Gelinen aşamada, başta Merve Kavakçı olmak üzere başörtüsü sebebiyle mağdur edilmiş herkesten açıkça özür dilenerek, yasama için getirilen başörtüsü ve tesettür özgürlüğünün yargının ve yürütmenin her kademesinde de serbest bırakılmasının önü açılmalıdır." dedi.
Ahlaki değerlere bağlılık
Hükümetin, evlenmek isteyenlere kredi imkânı ve evli öğrenciler için yurt ve barınma imkânının genişletileceği yönündeki çalışmaları gündemine almasını olum bulduklarını açıklayan Yavuz sözlerini şöyle sürdürdü, "Programında bu hususlara çok önceden dikkat çekmiş bir parti olarak ihtiyaca cevap verebilecek ölçüde adımların atılmasını destekliyoruz. Bunun yanı sıra toplumsal ahlaka aykırı olan, nikâhlı olmaksızın kız ve erkek öğrencilerin aynı çatı altında yaşamaları gibi inancımıza, ahlaki değerlerimize, örf ve adetlerimize aykırı durumlara dair itirazların hükümet tarafından yüksek sesle dile getirilmesini de olumlu buluyoruz. Özgürlükler adına halkımızı ahlak yoksunu bir toplum haline getiren her türlü uygulama ve düzenlemeye karşı olduğumuzu hatırlatırız. Bu vesile ile son zamanlarda cinsel sapma ve sapıklık boyutuna varmış ruhi hastalıklı kişilerin de bu durumlarının bir hak olarak yansıtılmaya çalışılmasını ise doğru bulmuyor ve reddediyoruz. İnsan yaratılışına ve doğasına aykırı ve inancımızda kabul edilemez olan bu türden sapkınlıkların tedavi edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu türden bir sapkınlığı meşrulaştırma arayışı içine giren siyasi çevrelere de halk sandıkta bedelini ödetecektir."
Asker kaçaklarına astronomik ceza
Gençleri ömürlerinin en verimli çağında zorunlu askerlik yapmaya mecbur bırakma eziyeti yerli yerinde dururken, bu kez asker kaçaklarına astronomik miktarda para cezası öngören düzenlemenin yürürlüğe girdiğini hatırlatan Yavuz, çeşitli sebeplerle askere gitmeyi erteleyen veya hiç gitmek istemeyen yüz binlerce insanın, geçmişi de kapsayacak biçimde iki kez mağdur edildiklerini söyledi.
Askerliğin zorunlu olmaktan çıkarılıp vicdani ret hakkının tanınması beklenirken tam tersi yönünde bir anlayışla asker kaçaklarına para cezası uygulanması büyük bir mağduriyetin yaşattığını belirten Yavuz, "Bu uygulamadan derhal vazgeçilmeli, mağduriyet telafi edilerek en azından makul bir takvim çerçevesinde geçiş süresi öngörülmeli, vicdani ret hakkı tanınmalı ve profesyonel orduya geçiş için gerekli adımlar atılmalıdır. Devlet vatandaşının gasp ettiği yıllarından da, haksız yere göz diktiği cebinden de elini çekmelidir." dedi.
Suriye dramı
Geçtiğimiz hafta Suriye'de zalim Esed rejiminin saldırıları sonucu ülke genelinde 51 kişinin daha hayatını kaybettiğini ifade eden Yavuz, "Sürekli çatışma ve sivil kayıpların yaşandığı Suriye'nin içine düştüğü durumda, özellikle bölge devletlerinin inisiyatif geliştirememeleri, işbirliği yaptıkları emperyalist devletlerin yanında ve yedeğinde bir politika izlemelerinin payı büyüktür." dedi.
"Sayısı her geçen gün artan sivil kayıplardan emperyalist güçlerin rahatsız olacağını beklemek ham hayalciliktir." diyen Yavuz, "Özellikle de ölen Müslüman halk olunca tıpkı Arakan'da olduğu gibi Batı dünyası, zulüm ve ölümlere kör ve sağır kalmaktadır. Birleşmiş Milletler teşkilatının Suriyeli mülteciler konusunda dünya devletlerinden acil ve cömert destek çağrısının sembolik düzeyde kalacağını öngörmek çok zor değildir. Öte yandan, İslam ülkelerinin hükümetleri, özellikle de Türkiye ve İran'ın hiç olmazsa ateşkes ve insani yardım konularında etki edebildikleri güçler nezdinde ki baskılarını artırmaları ihtiyacı açık bir şekilde hissedilmektedir. İran ve Türkiye, başta siviller olmak üzere Suriye'de yaşanan insan kaybının sorumluluğunun idrakiyle hareket etmelidirler." ifadeleri kullandı.
Mısır
Mısır'ın seçilmiş ilk sivil Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin, görevden uzaklaştırılmasının ardından darbecilerin talimatıyla sözde yargılamasına başlandığını belirten Yavuz sözlerini şöyle sonlandırdı, "Gayr-ı meşru darbeci yönetimin hükümsüz mahkemelerinde, halkın iradesini yargılama cüreti tam anlamıyla tiyatral bir ironidir. Müslüman Kardeşler teşkilatını yasaklayan, üyelerini tutuklayan, halkını katliamlarla sindirmeye çalışan Siyonist ve emperyalist işbirlikçi darbecilerin kurmaya çalıştıkları düzen er veya geç halkın iradesine boyun eğecektir. Halka rağmen hiçbir iktidar uzun ömürlü olamayacak, Muhammed Mursi'nin şahsında halkın kahir ekseriyetinin desteğini arkasına alan İhvan'a rağmen sürdürülebilir bir yönetim, kuru hayalden öteye geçemeyecektir.
Bu münasebetle Hür Dava Partisi olarak mahkeme esnasında dik ve izzetli bir duruş sergileyerek Mısır halkının meşru Cumhurbaşkanı olduğunu bir kez daha ispat eden Muhammed Mursi'yi ve diğer İhvan yöneticilerini tebrik ediyor, İhvan'ın şahsında aziz Mısır halkına olan desteğimizi bir kez daha ilan ediyoruz." (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.