Bingöl Üniversitesi'nde Medreseler Sempozyumu Başladı
Bingöl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından düzenlen "Uluslararası Medrese ve İlahiyat Kavşağında İslami İlimler Sempozyumu" Bingöl üniversitesi Rektörlük Konferans Salonu'nda start aldı.
BİNGÖL - Program Genç Merkez Cami İmam Hatibi Servet Kılıç'ın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Sempozyuma İl Valisi Mustafa Hakan Güvençer Belediye Başkanı Serdar Atalay, Vali Yardımcısı Abdülaziz Aydın, İl Müftüsü Mecit Can, İl Milli Eğitim Müdürü Yakup Sarı, İl Defterdarı İhsan Mintaş, İl Ticaret ve Sanayi Müdürü Mesut İlhan, diğer kurumları ile çok sayıda davetli katıldı.
Cami Sütunları Arasında Büyük İslam Âlimleri Yetişti
Yurtiçi ve yurt dışından 99 bilim adamının bildiri okuduğu sempozyumun açılışında konuşan Bingöl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Halil Çiçek, Türkiye'de modern eğitim anlayışının benimsenmesinden sonra köklü değişimlerin yaşandığını belirtti.
İslamî ilimlerin bu değişimlerden etkilendiğini belirten Çiçek, "Vahyin ilk ayetleri okumayı emrediyor. İlim ve irfanın topluma yayılmasında bunun ne müthiş açılım olduğu açık bir şekilde görülüyor. Suffa mektebinde başlayan ilim, hızlıca dünyaya yayıldı. Her bir cami bir üniversiteye döndü. Müslümanların sokakları ilmin tahsil edildiği üniversite koridorlarına döndü. Cami sütunları arasında İmam Şafii, imam Ahmed, Hasan-ı Basri, İbn-i Kuteybe gibi büyük İslam âlimleri yetişti. Bu baş döndüren ilim sadece İslami ilimler alanında olmadı, fenni ilimlerde de yaşandı" şeklinde konuştu.
Üniversiteler Bilimsel Çalışmaların Tartışıldığı Ortamlardır
Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gıyasettin Baydaş ise, üniversite olarak insan hak ve özgürlüklerini benimseyen bir yönetim anlayışı sergilediklerini kaydetti. Baydaş, sempozyumda toplumun uzun süre tartışmaktan korktuğu, özellikle tartışılması gereken yerler olarak üniversitelerin kaçmak istediği bazı konuları da gündeme getireceklerini vurguladı. Daha önce Zaza dili ve Alevilik sempozyumları düzenlediklerini anımsatan Prof. Baydaş, bu sempozyumun da Türkiye'de alanında düzenlenen ilk etkinlik olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
"Bugünkü toplantımızın temel amacı medrese ve ilahiyatın İslami ilimlerde bu iki kurumun karşılaştırılmasıdır. Böyle bir konunun üniversitelerde ilk defa gündeme alındığını tahmin ediyorum. Böyle bir konunun gündeme getirilmesi bir zamanlar korkulu rüya gibiydi. Hâlbuki üniversiteler bilimsel çalışmaların tartışıldığı ortamlardır. Bizler bu ortamlarda tartışmazsak, topluma bu mesajları vermezsek illegal örgütler bu boşluğu doldurur. Konuşmanın ve tartışmanın kime ne zararı var ki. Konuşalım tartışalım bir başkası bu boşluğu doldurmasın."
Vali Güvençer: "Medreseler Kaybolunca Yolumuzu Kaybettik"
Bingöl Valisi Mustafa Hakan Güvençer, medrese sembolünde kaybedilen değerlerin gündeme getirilmesinde emeği geçen üniversite ve ilahiyat fakültesi ilgililerine teşekkür etti.
Medresenin önemini anlatan Vali Güvençer, şöyle konuştu: "Medrese denince yalnızca bilenlerin aklına bir mekan geliyor. Medresenin mekanından, kubbesinden, avlusundan, şadırvanından, mescidinden hücresinden bahsetsek bile bizim için kıymetli olacak ama yetmeyecek. Medreseler yalnızca İslami ilimler alanında sınırlanacak bir müessese değildir. Medreseler kaybolunca yolumuzu kaybettik. Ama Allah'a şükür yoldan çıkmadık. Kaybettiğimiz diğer değerlerimiz gibi medreseleri düşmanlarımıza kurban ettik. Kendi elimizle harcadık, kendi elimizle yıktık" dedi.
"Avrupa Üniversitelerinin Tillo Medreseleri Kadar Geçmişi Yok"
Tarihçi Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma da, Doğu ve Batı arasında sürekli bir ilim çekişmesi yaşandığına dikkat çekti. Avrupa'nın en eski üniversitelerinin 14. yüzyılda kurulduğunu söyleyen Sırma, şöyle konuştu:
"Hiç birinin bizim Tillo Medreseleri kadar geçmişi yok. Papazlar gelip Endülüs'te İslam âlimlerinden ilim alıyorlardı. Endülüs devleti, çağın kültür ve medeniyet merkezi olmuş, dünyanın en icra ülkelerinden bilim adamları burada kurulan üniversitelerde, eğitim almak için gelmişler, hatta Avrupa'daki papazlar da bu ilim yuvalarından yararlanmışlardır."
Kendisinin yaşadığı bir olayı anlatan Sırma, "Müslümanlığı araştıran Hıristiyan bir tarihçi İspanya'da bana bir papazın başka bir papaza yazdığı mektubun ilk bölümünü okutturdu. Mektupta şöyle yazıyordu: 'Mektubu Arapça yazdığım için üzgünüm. Ama ne yapalım ki dünyanın ilim dili Arapça' Ancak şimdi bakıyoruz ki herkes İngilizce konuşuyor. Maalesef deme vakti bize geçti" diyerek Müslümanların yaşadığı süreci aktardı.
"Müslümanların Eğitimi Hira Mağarası'nda Başladı"
Müslümanların eğitiminin Hira Mağarası'nda başladığını belirten Sırma sözlerini şöyle sürdürdü: "Hira peygamber (sav) üniversitesi, Cebrail (as) ise profesörüydü. Okuma yazması olmayan o insan Hira'dan inip insanlara medeniyeti götürdü. İslam aleminin eğitimi böyle başladı. Ne zaman siyasiler eğitime müdahale ettiyse eğitim yıkılıp gitti. İmam Şafii, Ahmed Bin Hanbel, İmam Azzam ve İmam Malik hepsi sivil hocaydı. Kimsenin müdahale edemediği hocalardı. Bizler onların görüşleriyle yaşıyoruz" dedi. Sırma, medreselerin Selçuklular döneminde arttığını ve medreselerde en önemli unsurun edep olduğunu belirtti.
Türkçe, Arapça ve Kürtçe tebliğlerin sunulacağı sempozyum 3 gün devam edecek. (Nihat Kanat - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.