Dr. Abdulkadir TURAN
Bohemlere mi kaldık?
Tasasız, derbeder, kendince keyfi ile yaşayan kimseler var. Geçmişte bu tür kimseler siyasi gelişmeler açısından atıl durumda idiler.
Bir zamanlar bohemlerden bir kısmı şiddete alıştırılıp anarşist edilivermiş ve o anarşistler Batı şehirlerini alt üst etmişlerdi. Ama zamanla bohemler, bir kez daha yerlerine çekilip geçmişin köprü altlarının yerini tutan kafelere kapandılar, geceleri adetleri üzere meyhanelere çekildiler.
Ama iletişim devrimi dediğimiz herkesin sesini duyurabildiği yeni çağ ile birlikte bohemler bir varlık ve bir siyasi güce dönüştüler.
Belirgin bir siyasi görüşü olmayan bir siyasi güç... Bir toplumsal grup hem siyasi görüşten yoksun hem siyasetin içinde ise her tür siyasi kullanıma açık hale gelir.
Nitekim Arap Baharı denen süreçte bu türü andıran tipler sokaklarda var oldular. Ama bu tipler asıl Sisi darbesine zemin hazırlamak için kullanıldılar. Ki o tipler Türkiye’de Gezi olaylarında sahada oldukları gibi Sudan’daki darbe süreci için de başı çektiler.
Bohemler, gerek 31 Mart yerel seçimlerinde gerek 23 Haziran İstanbul seçimlerinde sosyal medya anarşistleri olarak sahada idiler. CHP adayları için maaşsız bir ordu gibi çalışıp kamuoyu oldular, öne verip toplumu peşlerinde sürüklediler, tercihlerine aykırı sosyal medya hesaplarını taciz ettiler, işlemez hale getirdiler.
Onlara aklı eksik dilleri uzun tipler de katılınca ortaya görünmez bir güç çıktı. Seçimlerden sonra bu güç bütün zindeliği ile uluslar arası sistemin ve o sistemin yüce desteğine bağlı muhalefetin elinde bekliyor. Komutanlarından emir bekleyen ordular gibi hazır kıta duruyor.
Şimdilik algı üretimi için kullanılıyorlar, yarın niçin kullanılacakları ise az çok belli...
İletişim imkanlarının artması ile darbelerin türü de değişiyor. Darbelerin odağında geçmişte askerler vardı, günümüzde askerleştirilen bohemler var.
Bohemler önümüzdeki süreçte hükümeti sosyal medya üzerinden işlemez duruma getirecek, hükümete verilecek her tür desteği çirkin bir destek gibi tanıtıp sahiplerini fena halde yıpratacak, neticede seçim gelip çattığında hükümet değiştirmenin, iktidar alt etmenin keyfini alacaklar.
Ki bu türler için yarar, keyifle eşittir.
Geleneğin sarhoşu, İslami hizmetlere saygılıydı, modern bohemin özünde sosyalizm, dolayısıyla değerler düşmanlığı vardır.
Bunun için bohem, her tür İslami hizmete karşı örgütlenmiştir. Esasta ulus devleti yıkmaya yönlendirilen bu güç İslam dünyasında din karşıtı bir güç olarak da işlev görüyor.
Önümüzdeki süreçte onların bu yönünden de yararlanmaya devam edecekler.
Sonuçta süreç, kontrol altına alınmazsa geleceğimiz aklı başında insanların ellerine değil, bohemlere kalacak.
Bohemlere oynamak, ateşle oynamaktır, zira bohemler, iktidarları sıkıcı bulur, çabuk sıkılır ve kolay harekete geçerler. Dolayısıyla iktidar yaptıkları güçlerin baş belası olurlar.
Uluslar arası sistem de yerel muhalefet de bunu biliyor. Bohemlerin bu hali, İslam dünyasındaki istikrarsızlığı kendi istikrarı için güvence gören uluslar arası sistemin hesabına geliyor. Uluslararası sistem, onların sıkılma psikolojisi ve keyifçiliklerini gelişmeyi sağlayacak düzenin bozulması için bir motor güç olarak görüyor. Muhalefet ise sadece iktidar hırsı ile yanıp tutuşuyor.
Bu hal Türkiye için önümüzdeki sürecin en büyük riski olarak duruyor.
Açıkçası son yıllarda büyük bir maddi kalkınma hamlesi yaşayan Türkiye’nin geleceği bohemlerin, serserilerin sıkılma ve keyfiyle şekil bulan bir yuvarlanmaya bırakılmak isteniyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.