Brifingli ve paralel yargı zemininde oluşan yargı zulümleri son bulmalı
Ankara'da 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağduru ailelerinin de katıldığı MAZLUMDER'in basın açıklamasında, brifingli ve paralel yargı zemininde oluşan yargı zulümlerinin artık son bulması çağrısında bulunuldu.
MAZLUMDER Ankara Şubesi, 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağduru ailelerinin de katılımıyla bir basın açıklaması düzenledi.
MAZLUMDER Ankara merkez şubesinde yapılan basın açıklaması öncesi katılımcılar birer konuşma yaptı.
MAZLUMDER Ankara Şube Başkanı Abdurrahman Ünlü, 28 Şubat sürecinin sadece tek boyutlu bir süreç olmadığını; o zulmü icra edenlerin "bin yıldan daha uzun sürecek" dedikleri bir süreç olduğunu belirtti.
28 Şubat sürecinden bu yana 20 yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen halen çeşitli alanlarda mağduriyetlerin devam ettiğini hatırlatan Ünlü, "28 Şubat, felaket bir darbeydi ve bu felaketin sonrasında bir hasar tespitinin sağlıklı bir şekilde yapılamadığını anlıyoruz. Normalde her büyük travma sonucu yapılması gereken hasarın nerelere vurduğunu tespit etmek olmalı. Biz halen cezaevlerinde işkencelerle ve gayri meşru hukuki yöntemlerle elde edilmiş ifadelerle halen zulme uğradıklarını görüyoruz." dedi.
Re'sen Emekliler Derneği (RE-DER) Yönetim Kurulu Üyesi Muammer Taşer de Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, 1960 yılından beri yapılan darbelerin uygulayıcılarının, hâlâ bu ülkenin nimetlerinden yararlandığını belirtti.
Eşi ve eşini cezaevine atan savcı aynı cezaevinde!
14 yıldan beri cezaevinde bulunan Hakim Buhan'ın eşi Ayşe Buhan, yıllardır büyük mağduriyet yaşadıklarına dikkat çekti.
Eşinin üzerine bir çok faile meçhul dosyanın atıldığını belirten Buhan, "Hiç bir şekilde işlemedikleri suçlardan yargılanan bir çok kişi var. Dava süreci 4 buçuk sene sürdü ve 36 yıl ceza aldı. Eşim 12 yıl Kandıra Cezaevinde kaldıktan sonra Osmaniye Cezaevine götürüldü ve orda, hücrede yan tarafında kalan kişi de kendisini cezaevine atan savcıydı. Ve o savcı bundan haberi olmadan eşimden dua talebinde bulundu." ifadelerini kullandı.
15 yıldır cezaevinde bulunan Ali Rusuk'un eşi Saliha Rusuk da şunları söyledi: "Eşimin dosyasına baktığımda orda tarif edilen kişinin eşim olmadığı açıkça ortadaydı. Eşim 2003 yılında cezaevine girdi. 2005 yılında işlenen bir cinayeti 2 yıldır cezaevinde olan eşime yüklemeye çalıştılar ve mahkeme esnasında bulunan bir hakim bu suçlamayı kabul etmedi ve 2 gün içinde bu hakim sürgün edildi."
Konuşmaların ardından Abdurrahman Ünlü basın açıklaması okudu. Ünlü, MAZLUMDER olarak çok sayıda kişi ve kurumun desteğiyle 2018 yılı boyunca 28 Şubat mahpuslarının halen devam eden mağduriyetlerinin giderilmesi için Türkiye genelinde cezaevi ve adliye önlerinde, meydanlarda ve dernek binalarımızda haftalık ve aylık toplantılar düzenledik, mağdurları dinledik, basın açıklamaları yaptıklarını hatırlattı.
Yaptıkları programların üzerinden bir yıl geçtiğini hatırlatan ancak bir takım istisnalar dışında bu konuda herhangi bir adım atılmadığı gibi, gündeme gelen af ya da şartlı tahliye indirimi mahiyetindeki düzenlemelerde de 28 Şubat mahpuslarının kapsam dışı bırakıldığını gözlemlediklerin söyleyen Ünlü, "Teşebbüsün ötesine geçip gerçekleşmiş bir darbe olarak gündemimize oturan 28 Şubat Darbesi halen insan öğütürken, 20-25 yıllık mahpusların aileleri cezaevi yollarında süründürülürken, çocuklar babasız büyümek, anneler çocuklarına hasret bir ömür sürdürmek zorunda kalırken bir yılı daha geride bırakıyoruz. 90’lı yıllardan bugüne Türkiye ve dünyada çok şey değişmiş, rejimler yıkılıp rejimler kurulmuş, heyecan uyandırıcı devrimler ve halk hareketleri yaşanmış, işgaller ve darbelerle toplumlarımız baskılanmaya ve son yaşadığımız darbe girişimi ile 28 Şubat tekrar hortlatılmaya çalışılmıştır. Bütün bu değişimler karşısında değişmeyen bir zulüm olarak yargıdan kaynaklanan zulümler devam etmiştir." dedi.
Ünlü, "Defalarca vurguladığımız üzere kendilerini tutuklayanlar tutuklu hale geldiği halde af talebinde bulunmayan, vakur ve onurlu bir duruşla haklarını arayan bu insanların ve ailelerinin hak taleplerine kulak vermek ve gereğini yerine getirmek, açıktır ki başta yargı, iktidar ve TBMM olmak üzere herkesin üzerine düşen önemli bir görevdir. 28 Şubat’ın brifingli yargısının kararlarıyla hapsedilen mazlumların tahliyesi; 28 Şubat’ın tahkim ettiği zemine basarak büyüyen paralel yargının kararlarıyla hapsedilen hemen her çevreden mazlumun tahliyesi; brifingli ve paralel yargı zemininde oluşan önyargılarla oluşturulan içtihatlarla halen devam eden yargı zulümlerinin artık son bulması gerekmektedir." ifadelerini kullandı.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.