Çernobil felaketi 30’uncu yılında
26 Nisan 1986 tarihinde Ukrayna’nın Kiev şehrine bağlı Çernobil kentindeki Nükleer Güç Reaktörü’nün patlamasının üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen etkileri hâlâ konuşuluyor.
Bugün Çernobil faciası olarak bilinen nükleer kazanın 30’uncu yıldönümü. 26 Nisan 1986 tarihinde Ukrayna’nın Kiev şehrine bağlı Çernobil kentinde gerçekleşen kazanın etkileri hâlâ gündemdeki yerine koruyor.
O gün yaşanan patlamada 31 kişi ölürken 3 milyondan fazla kişi ise dolaylı ve direkt yollardan faciadan etkilendi.
Yasal olmayan deney sonucu yaşanan olayda ilk önce reaktör binasının çatısı patladı, Gece yarısı saat 1’i 23 dakika 58 saniye geçe, ardı ardına gelen iki muthiş patlama yaşandı. İlki reaktör kalbinde ve yarım ton TNT (dinamit) gücündeydi. Reaktör yakıtı daha erimeden şekil değiştirdi. Ardından ikinci bir patlamayla reaktörün 1,016 ton ağırlığındaki kapağı bir füze gibi gökyüzüne fırladı. Ve tüm gücüyle santralin üstüne düştü. 200 tonluk yakıt doldurma vinci reaktör kalbinin üstüne devrildi. Bu şekilde soğutma devrelerinin çoğu tahrip oldu. Birkaç saniyede yakıt çubuklarını kaplayan zirkonyum, buharla reaksiyona girerek hidrojen açığa çıkarmaya başladı. Ardından hidrojen infilak etti. Ve oksijenle birleşerek su buharı oluşturdu. Ortaya çıkan ısı yeni yangınları tetikledi. Reaktörün 30 ayrı yerinde yangın çıkmıştı.
Yaklaşık 10 gün süren yangında zehirli gazlar atmosfer yayıldı. Yangını söndürmek için kullanılan onca kimyevi maddenin ise yangını daha çok körüklediği ortaya çıkmıştı.
Açığa çıkan radyasyon Hiroşima ve Nagazaki‘ye atılan atom bombalarının toplamından 200 kat fazla
İlk patlama sırasında 31 kişi öldü . Teknisyenler yaptıkları hatanın bedelini hayatlarıyla ödediler. Ve öldürücü radyoaktif bulut ağır ağır bölgenin üzerine yayıldı. Açığa çıkan radyasyon Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Hiroşima ve Nagazaki‘ye atılan atom bombalarının toplamından 200 kat, bazı iddialara göre ise 500 kat fazlaydı.
Felaketin yaşandığı bölge ve çevresinde kansere yakalanma oranı diğer bölgelere göre yaklaşık 10 kat fazla ve kazadan etkilenen alanlarda hala yaşayan insanlar var.
Radyasyon ilk olarak İsveç’te tespit edildi
28 Nisan sabahı İsveç‘in Forsmark Nükleer Santrali’nde tesis dışında çalışan personelin elbiselerinde anormal düzeyde radyasyon tespit edildi. İsveçli yetkililer santralde sızıntı olduğu düşüncesiyle harekete geçtiler. Forsmark ve diğer santrallerde sızıntı olmadığı kısa sürede anlaşıldı. Meteoroloji raporları incelenmeye başlandı. Ve sonuçta nükleer serpintinin tam kaynağı belirlendi. Kiev‘in 130 kilometre kuzeyinde Pripiyat ırmağı kıyısında, aynı zamanda Sovyetlerin nükleer füze başlıkları için gerekli plutonyumu üreten Çernobil Nükleer Santrali‘nde kaza olmuştu! Kazadan kaynaklanan radyoaktif salınım 28 Nisan tarihinde kuzey-batı yönünden esen rüzgarla İskandinavya’nın güney ve orta bölgelerine yönelmişti. Yapılan açıklamalara göre, Stochholm’deki radyoaktif kirlilik düzeyi 15 kat artmıştı.
Uzmanlar ise olayın yaşandığı reaktörün 30 kilometre etrafında temel olarak yaşanabilir alan oldukça kısıtlı olduğuna dikkat çekerek oradaki insanların yaşama koşullarını iyileştirmek için büyük yatırım gerektiğini belirtiyor.
Süreçte, radyasyonla doğrudan karşı karşıya kalan halka uzun süre, kaza ile ilgili olarak resmi bir açıklama yapılmamış ve bu durum korku, panik, yalan haber ve kimi kez de radyasyona ilişkin duyarsızlığa neden olmuştur. Bu durum radyasyonun sağlık üzerine olumsuz etkilerine ek olarak, gerekli önlemlerin alınmasını geciktirdiği/engellediğinden radyasyonun olumsuz etkilerinin daha da artmasına yol açmıştır.
Türkiye’ye etkisi
Rakyoaktif salınımın olaydan sonra Mayıs aylarının başında Kırım Yarımadası'nın kuzeyinden Karadeniz üzerinden geçerek Türkiye'nin kuzey-doğu kıyılarına ulaştığı düşünülüyor.
Türk Tabipler Birliğinin 2006’da çıkardığı “Çernobil Nükleer Kazası Sonrası Türkiye’de Kanser” raporuna göre, Kaza sonrasında radyoaktif çekirdeklerin atmosfere yayılımı çevresel yaşam alanlarını değişen ölçülerde bulaşlı kılmıştır. Toplumu radyasyondan korumak için bir dizi kamusal önlemler alınmıştır. Radyasyon sunukluğuna atfedilmiş sağlık etkileri içinde, yalnızca çocukluk çağı tiroit kanserlerinde anlamlı bir artış gösterilmiştir. Çocuk ve erişkinler için, lösemi ve solid tümörlü hastalıkların artışı yönünde, uluslararası kabul edilmiş kanıt bulunmamaktadır. Sağ kalanlarda sabit kromozom bozuklukları tespit edilmiştir.
Ukrayna, Belarus ve Rusya Fedarasyonu’nda 2000 yılına kadar 86-89 yılları arasında çalışmış temizlik işçilerinin 850.500 den fazlası ciddi radyasyon maruz kaldı.
Ukrayna’da temizlik işçilerinden 79’unda akut radyasyon sendromu gözlendiği bölgede 56 bin 377 kişinin tahliye edildiği ve bunun 502 bin 377’si radyasyona maruz kalan çocuklar olduğu belirtiliyor.
Radyasyon salımının Moskova’ya doğru ilerlerken 10 milyon kişinin radyoaktif bulutlardan etkilendiği düşünülmektedir. Radyoaktif bulutlar 11 gün boyunca farklı yönlerle Kuzey Avrupa’yı geçmiştir.
Patlamadan sonra, 1986-1990 yılları arasında yaklaşık 600.000 kişi -bunlar liquidator olarak adlandırılmışlardır- temizlik çalışmaları için bölgeye gönderilmişlerdir. Temizlik çalışanlarının bir kısmı çok riskli durumlarda çalışmışlardır. Bu iş için Batı Almanya yapımı robotlar olmasına karşın, insan biyorobotlar kullanılmıştır. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.