Cezaevleri sayısındaki büyük artış ciddi bir sosyal sorun

Cezaevleri sayısındaki büyük artış ciddi bir sosyal sorun

15 yıl içinde cezaevlerindeki doluluk oranının 60-70 binlerden 260-270 binlere çıktığını belirten hukukçular, cezaevleri sayısının 6-7 kat artmasının Türkiye’de ciddi sosyal sorunlara yol açacağını belirttiler.

Türkiye’de son yıllarda cezaevi sayısında büyük artış yaşanıyor. Potansiyel suçlu görülen birçok insan ciddi delillere dayanmadan, adil bir yargılama yapılmadan cezaevlerine atılıyor. Toplumsal barışı sağlamak, suçu önlemek konusunda ciddi bir çalışmaya gidilmezken tedbir olarak sadece cezaevlerinin görülmesi mağduriyetleri artırıyor.

Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kenan İpek’in elliden fazla cezaevinin inşa edildiğini açıklaması, yine AK Parti Milletvekili Yusuf Başer’in cezaevlerini bacasız fabrikaya benzetmesi iktidarın tek çözüm olarak cezaevlerini ve insanları hapsetmeyi çözüm olarak gördüğünü gösteriyor.

Cezaevlerinin artışı, cezaevlerindeki doluluk oranlarını, suçun önlenmesi için sadece cezalandırma tedbirlerine başvurulması gibi konulara değinen hukukçular, 15 yıl içinde cezaevlerindeki doluluk oranının 60-70 binlerden 260-270 binlere çıktığını, cezaevleri sayısının 6-7 kat artmasının Türkiye’de ciddi sosyal sorunlara yol açacağını belirttiler.

"Cezaevlerinin artışı ciddi bir problemdir"

Konuya ilişkin İLKHA’ya değerlendirmelerde bulunan Avukat Osman Yurt, son yıllarda cezaevlerinde büyük bir artışın yaşandığını ifade ederek "Türkiye’de cezaevleriyle ilgili çok ciddi sıkıntıların olduğu açıktır. Çünkü 10-15 yıldan bu yana cezaevleri çok ciddi oranda arttı. 60-70 binlerden 260-270 binlere uzandı. Bir anda fiziksel olarak ciddi bir sorun ortaya çıktı. Çünkü çok kısa sürede 5-6 kat olması fiziksel sorunlara yol açtı. Bunun getirdiği problemler, mağduriyetler var. Buna dönük de düzenlemeler yapılıyor. Cezaevlerinde sorunların en önemli sebeplerinden birisi bu kalabalıklaşmadır. Onun için de yeni cezaevleriyle bunu telafi etmeye çalışıyorlar; ama ana sorun Türkiye’de çok ciddi bir kalabalıklaşmanın olması, tutuklamanın tedbir olarak çok sert bir şekilde kullanılması ve bunun sonucunda da Türkiye için ciddi bir sosyal sorun da olacaktır. Çünkü bir anda bir ülkede cezaevleri 6-7 kat artmışsa bu ciddi bir problemdir ve bunun getirdiği sorunlar olacaktır." dedi.

"İnsanları cezaevinde tutmak sorunları çözmüyor"

Cezanın suçun önlenmesi için tek başına yetmediğini vurgulayan Yurt, "Hukuk felsefesi açısından tartıştığımız zaman tabi ki ceza tek başına suçun önlenmesi için yetmiyor. Bunun için başka tedbirler de gerekiyor. Dolayısıyla sürekli insanları cezaevinde tutmak sorunları çözmüyor. Cezaevi tedbirdir ve Türkiye’de çok aşırı bir şekilde kullanılıyor ve bu bir sorundur. Cezaevlerinin sayısının çoğaltılmasının suçu önlemeye yetmediği konusunda hemfikiriz. Ancak bu noktada yeteri kadar iyi çalışılmadığını da kabul etmek lazım. Gerçekten bir suçu önlemeye odaklı mı bu süreçler işliyor? Yoksa bunun yerine bir hınçla, öfkeyle mi hareket ediliyor? Bu tartışmalı gerçekten. İnsanları cezaevine doldurmak bazen suçu önlemek yerine suçu artırmaya bile yol açabilir." diye konuştu.

"Gelecekte muhtemel suç işleme potansiyeli olan insanlar cezaevlerinde tutuluyor"

Gelecekte suç işleme ihtimaline binaen 80 milyon insanın cezaevine atılabileceğini aktaran Yurt, "Gelecekteki muhtemel suçlara istinaden Yargıtay kararlarıyla insanların mağdur edildiği anlaşıldı. Yasalara da aykırı olarak yasalardaki mevcut terör tanımına uymayan, şiddet ve cebir unsuru olmayan; ama gelecekte muhtemel suç işleme potansiyeli olan insanlar bugün cezaevlerinde tutuluyor. Gerçekten bu hukuki anlamda ciddi bir sorundur. Neden kaynaklandığı ayrı bir tartışma konusu; ama hakikaten bu mantıkla 80 milyon insanı gelecekte suç işleme ihtimaline binaen cezaevine atmak mümkündür. Eğer bunu kabul ediyorsak bu tam bir felakettir." ifadelerini kullandı.

"Türkiye’de çoğu zaman asıl suçlular, katiller sokaklarda geziyor"

Yurt, konuşmasının devamında şunları söyledi: "Suçun önüne geçilebilme konusu öncelikle sosyolojik ve akademisyenlerin tartışacağı bir konudur. Her yorumun buna üreteceği cevaplar vardır. Tabi ki sorunlar öncelikle diyalogla çözülmelidir. Hukuk sistemi de adil bir şekilde çalışmalıdır. Bizim toplumumuzda var olan ‘şeriatın kestiği parmak acımaz’ mantığıyla eğer gerçekten bir suç işlenmişse onu adil bir şekilde yargılayıp adaletli bir şekilde cezalandırdığımız zaman bu o suçu işleyen kişi için de rahatsız edici bir şey olmuyor. Ama bunun yerine suçlar bahane edilerek toplumun yaralarını kanatırcasına ve bir de sorunları çözmek yerine birilerini topluca cezalandırmaya dönük işlediği zaman suçu önlemek yerine suçu artırmayla da sonuçlanabiliyor. Acı olan şu; gerçekten Türkiye’de çoğu zaman asıl suçlular, katiller sokaklarda geziyor, ama gerçekten cezaevinde olması noktasında toplumun vicdanını kanatan çok sayıda örnekle de insanlar cezaevinde olabiliyor. Bu gerçekten çok dramatik bir durum."

"Cezaevlerini bacasız fabrika olarak görmek sıkıntı"

Yozgat’ta yapımı devam eden cezaevinde incelemelerde bulunan AK Parti Milletvekili Yusuf Başer’in cezaevleri inşasını bacasız fabrikaya benzetmesini de değerlendiren Yurt, "Herhalde o anın coşkusuyla, atmosferiyle öyle bir değerlendirme yapmış. Cezaevi adı üstünde cezaevi, bacasız fabrika olmaz. Oradaki insanların insanca yaşamasına dönük ve hayata daha iyi hazırlanmalarına dönük bir çalışma devletin de görevidir. Ama orayı bacasız fabrika olarak görüyorsanız tabi ki orada bir sıkıntı vardır." şeklinde konuştu.

İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.