Cezayir Ordusu suç makinası

Cezayir Ordusu suç makinası

Cezayirliler eve geri geldiklerinde, ordu kendi adamlarına İslamcı gruplar içerisinde köstebek olmaları emrini verdi. Berbat iç savaş başladığında kimliklerini gizlemek için bu subaylar sivillerin katliamına katıldılar.

Bu öğleden sonra olağan şüpheliler bize –Amerika yanında Fransız televizyonunda– Cezayir ordusunun “teröristlere karşı yumuşak olmadığını” ve terörizmle savaş”ta “uzman” olduklarını söylediler. Çok doğrudur –ancak hakikatin yarısıdır. Çünkü aynı zamanda rehinelere karşı da “yumuşak” değillerdir. Esir alanlara olduğu kadar esir olanlara da acımasızdırlar.

Bugün Amenas gaz sahasında iyi ve kötülerin katliamı tamamen tahmin edilebilirdi çünkü –ülkenin gerçek idarecisi– Cezayir ordusu, suçluya yaptıkları gibi masuma da asgari özen göstermeyi öğreten bir iç savaşta “kan-deneyimine sahipler”.

11 yıl önce Hafız Esed’in Hama’daki İslamcıları nasıl yok ettiğini öğrenmek için 1993’te Şam’a istihbarat subayları gönderen Cezayir ordusuydu. Daha sonra aynı taktikleri Cezayir’in kendi İslamcı muhalefetini tasfiyesi için kullandılar.

Söylentiye göre Cezayirli subaylar Suriye’yi ziyaret edip şimdilerde çok daha tehlikeli bir ayaklanmayla savaşan Suriye ordusuna Cezayirlilerin Silahlı İslamcı Gruplar ve onun El-Kaide bağlantılarıyla “kirli” savaşını nasıl kazandığını öğreterek borçlarını ödediler.

Cezayirliler “uzmanlıklarını” devrilmeden önce Tunus’un Ben Ali’sine ödünç vermişlerdi ve aynısını Mısır’daki Mübarek’in kiralık katillerine de önermişlerdi.

Cezayir ordusu yabancılara anlaşılmaz görünebilir fakat ne pahasına olursa olsun düşmanlarına karşı su katılmamış vahşetlerine dair temel efsaneleri, Pentagon ve Fransızları cezbetti. Bu ikisi ülke askerleri ile paramiliter güçlerinin muhalifler ile sivillere karşı işkence orgazmının keyfini çıkarttıklarını gayet iyi bildikleri 1990’larda başkent Cezayir’in dışındaki Şerşel’de ordu elitleri işbirliklerini sürdürüyorlardı.

Dün geceki Cezayir katliamıyla ilgili üç şey kesindir: Cezayirler, rehinlerin öldürülmesinin tüm suçunu El-Kaide-ilhamlı kaçıranların üzerine atacaklar; vatandaşları ölen Batılı hükümetler buna razı olacaklar ve Cezayir ordusunun kınanması için tek kelime etmeyecekler; bugün itibariyle tüm hikaye tanınmayacak halde değişecek. Başbakanlar, dışişleri bakanları ve haber merkezleri aman dikkat.

David Cameron’un Cezayir hükümetinin doğasındaki zalimliğine dair toptan cehaleti İngiliz Bab-ı Ali’sinin bugün tamamen aptalca laflar homurdanmasına neden oldu. Dediklerine göre Cezayirliler “başı çekmek için kararlı görünüyorlarmış”.

Emin olun öyledirler. Rehin-alanlarla konuşmak onlar için lanetli bir iş, bir aforozdur. En iyi ihtimalle kaçıranları yok etmeden önce yormak için konuşurlar. Ülkenin Başbakanı Abdülmalik Sellal, Cameron ve François Hollande gibilere çekici gelen zeki ve parlak birisidir. Rahat, iyi eğitimli ve Cezayir memuriyetinin duayenidir. İslamcı ayaklanmanın yok edildiğinin söylendiği 1998-99 arasında Sellal’ın İçişleri Bakanı olduğunu unutmak ise çok kolaydır.

Seleflerinden biri Abdürrahman Mezian-Şerif bir seferinde bana teröristlerle ilgili prensiplerinden birini anlatmıştı. Bana demişti ki “Bir çiftçi tarlasından otlarını söktüğünde ona yok edici denir. Bazen bir insan suyu arıtması ve her şeyi böceklerden temizlemesi gerekir”. Mezian-Şerif’e “yok edici” deniyordu.

Evet, elbette Cezayir’de bu kadar çok rehine alan İslamcılar katliamın nihai suçlularıdır. Hiçbiri aman vermiyor. Yani rehineler, seyirciler ve siviller, her iki taraf için “yan zarar”. Evet, yeniden bu nefret edilen ifade. Hiç de sürpriz değil.

Çünkü El-Kaide ve Cezayir ordusunun gerçek izdivacı Afganistan’ın Rus işgalinin ardından başladı.

Bugün dahi tamamen aydınlığa kavuşmamış büyük ölçüde gizli bir hikayedir. Kayıplarını durdurmak için umutsuz Sovyet hükümeti sosyalist Cezayirli müttefiklerinden istihbarat yardımı istedi. Cezayir istihbarat servisleri, Usame Bin Ladin’in yanında savaşan gerçek Cezayirli İslamcıların yanında “mücahit” olarak rol yapması için kendi adamlarını gönderdi.

Bu Cezayir ordu casuslarından gelen bilgi Sovyet güçlerinin karşılık vermesini sağladı.

Fakat Ruslar ayrıldığında ve Cezayirliler eve geri geldiklerinde, ordu kendi adamlarına İslamcı gruplar içerisinde köstebek olmaları emrini verdi. Berbat iç savaş başladığında kimliklerini gizlemek için bu subaylar sivillerin katliamına katıldılar. Böylece vahşetlerle bulandılar. Bu, Cezayir hükümetinin itiraf ettiği bir hikaye değildir. Batı da bu zalim tarihi araştırmaz.

Fakat hakikat istihbarat dünyasının gerçek Kobraları, Cezayir ordu “erkinin” içinde yaşar.

İngiliz Bab-ı Ali’sindeki Kobra yani David Cameron’un ünlü güvenlik “komitesi” buna kıyasla çok alçakgönüllü ve çok uykucu bir ot yılanıdır.

The Independent/

Çev: Timeturk-Oğuz Eser

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.