Çocuklarda İnfak Kültürü

Çocuklarda İnfak Kültürü

“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.” (Al-i İmran, 3/92)

“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.” (Al-i İmran, 3/92)

Lailaheillallah ile iman sathına giren bir insanın bu kelimenin yükümlülüklerini de yerine getirmesi gerekir. Bu durum anlam olarak hayatının her anına ve alanına rıza-i ilahiyi yerleştirme ve bu uğurda gayret gösterme sorumluluğunu doğurur. Başta zikredilen ayette belirtildiği üzere bu yolda iyiliğe erme adına atacağı adımlarda da sevdiği şeylerden infak etme ile mükellef olur. Bu bilinci kendinden sonra gelecek nesle vermesi ise doğal olarak imani görevini oluşturur.

Kutlu olma bakımından Ramazan ayının da kendisine misafir olması hasebiyle daha bir değerlenen Nisan ayına girmiş bulunmaktayız. Zamanın sahibinin bazı zamanları özel kılmasından ötürü bu ayda yapılacak amellerin O’na ulaştırma anlamında daha kıymetli olduğunu biliriz. Burada ibadetler arasında bir kıyas yapmaktan ziyade amellerin kalıcılığı üzerinde durmak isterim. Kuşkusuz en kalıcı ibadet, İslam fıtratı üzerinde doğan çocuklarımızı bu fıtrat üzere yetiştirmek ve gelecek nesil ile birlikte bütün bir toplumu kurtarabilmektir. İslam dininin her konusu elbette kendi içerisinde önemlidir ve bütüncül bir yapı ile işlenmelidir. Ancak burada konumuz kapsamında erken çocukluk döneminde infak ve verme kültürünün oluşması alanlarına değineceğiz.

İslami bir kavram olan infak, müminlere ait bir meziyet olarak belirtilmiş ve Allah’ın rızasına ulaşma amacıyla yapılan harcamalar kapsamında tanımlanmıştır. Bu minvalde hem asr-ı saadette hem de oradan günümüze değin Allah’ın rızası uğrunda Müslümanların bu hayırdaki yarışlarına şahit olmuşuzdur. Müslümanlar bu konuda asıl olarak verdiklerinin kendilerine kaldığı, bol kazançlı bir alışveriş yaptıkları ve infaklarını cennet uğrunda Allah’a sundukları bilincinde olmuşlardır. Bu bilinci çocuklarına da vererek temeli sağlam bir toplumun yapısı için çalışmışlardır. Bizler için de güzel örnek teşkil eden bu durumların omuzlarımıza yüklediği devamlılık sorumluluğunu ise eğitim ve çocukların gelişim dönemlerini bilerek yerine getirebiliriz.

İslam fıtratı ile doğan çocuklarımızda paylaşma ve yardımlaşma değerleri duyu motor dönemi diye adlandırılan 0-2 yaştan sonra gelişmeye başlamaktadır. İlk 2 yaşında referans alma denilen empati duygusunun gelişmemesinden ötürü çocuklar benmerkezcidirler ve özellikle sevdikleri şeylerden verme konusunda zıt bir tavır içerisinde olurlar. Ancak işlem öncesi diye adlandırılan 2-6 yaş aralığındaki çocuklar arkadaşlarıyla sosyalleşip bu değerler çerçevesinde oyunlar oynayabilirler. Çocuk ve infak kültürü için de belirtilen bu erken çocukluk dönemi kritik bir dönem olabilmektedir. Bu yaş aralığında bulunan çocuklarda iyiliğe erebilme kapısını açma ahlakı işte bu dönemde yerleşebilmektedir. Göğün katlarında rızıklananların isimlerini koyduğumuz çocuklarımızın bu semavi ahlak ile beslenmeleri kuşkusuz onlara sunacağımız gıdaya bağlı olacaktır.

Burada çocuklarımızın bir kayıt cihazı olarak her hareketimizi, söylem ve yaklaşımlarımızı alıp kendi zihin dünyalarına kaydettikleri bilinmelidir. Bu sebeple Allah’ın rızasına erme uğrunda ebeveynlerin infak meselesinde rol model olmaları atılabilecek en verimli ve kalıcı adım olacaktır. Hele ki Ramazan ayı münasebetiyle fitr ve zekatların verildiği bu ayda çocuklarımızla bu konuda anlayabilecekleri bir dil ile konuşmamak, uygun olacak ise onlarla beraber bu farizayı yerine getirmemek önemli bir kayıp olacaktır.

Yaparak ve yaşayarak öğrenme ilkesi ile hareket etmek ve bu yaklaşıma uygun çözüm yollarını aramak verim açısından daha kalıcı ve etkili sonuçlar doğuracaktır. En belirgin ve güzel örnek olarak güvendiğimiz bir vakfa yapılabilecek bir ziyaret ve oradan alınacak bir sadaka kutusu çocuklarımızın infak ile ilgili düşünce dünyalarına en büyük katkıyı sağlayacaktır. Kendimizin bu konuda örnek olması ve çocuklarımıza yaptığımız harçlık gibi bir ücreti görebilecekleri bir şekilde sadaka kutusuna koymamız da yaşantı olarak çocuklarımızda faydalı sonuçlar doğuracaktır.

Erken çocukluk döneminde oyun, istenilen kazanımın elde edilebilmesi için en önemli araç olarak görülmektedir. Bu konuda yardımlaşma değeri adı altında infak ve sadakayı işleyen drama oyunları çocuklar üzerinde oldukça etkili olabilmektedir. Bu tarzda ailecek yapılacak aktiviteler çocuklarımızın durumu içselleştirmelerine yardımcı olacaktır.

Komşusu aç iken kendisi tok yatanı kendinden görmeyen dinimizin olayı salt bizim irademize bırakmadığı da açıktır. Çocuklarımız ile ihtiyaç sahibi komşularımızın yardımına koşmak ve ikramda bulunmak çocuklarımızın cömert olmasında da önemli bir kaynak olacaktır. Ayrıca Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah tarafından ihtiyacının giderileceği şuuru çocuklara aşılanabildiğinde çocukların daha istekli ve takvalı büyümelerine vesile olacaktır.

Çocukların düzeyinde anlatılacak İslam tarihinde yaşanmış olaylar ve değerler eğitiminden paylaşma değeri altında hikâyeler de çocukların durumu benliklerine yerleştirmelerine yardımcı olacaktır. Bu şekilde zihin dünyaları gelişen fidanlar da elbette büyüdüklerinde de bu çerçevede güzel meyveler vereceklerdir.

Rabbim bizleri iyilik yoluna eren ve başta kendi çocukları olmak üzere çevresindekileri de bu yola ulaştırmada vesile olan kullarından eylesin inşaAllah.

Hüseyin Titiz

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.