Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'Batı medyası'na tepki

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'Batı medyası'na tepki

Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen programda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Batı medyasının PKK'nin mensuplarını aklamak için adeta seferberlik halinde çalıştığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen programda bir konuşma yaptı.  Konuşmasına; ‘yeni gün’ anlamına gelen ve bahar bayramı olarak kutlanan Nevruz’un tabiata duyulan sevgi ve hoşgörünün ortak simgesi olduğunu belirterek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bütün vatandaşlarımızın, birlik ve kardeşliğimizin pekişmesine vesile olmasını temenni ettiğimiz böyle güzel ve bir anlamlı günde hepinizin Nevruz Bayramı’nı tebrik ediyorum. Nevruz’u bayram değil, kan dökmek olarak telakki edenleri de huzurlarınızda lanetliyorum” dedi.

Bugün Nevruz’u kutladıklarını, program vesilesiyle yeni projelerin müjdelerini verdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama bir taraftan da yüreğimiz yanıyor. Türkiye bir süredir, tarihinin en büyük ve en kanlı terör saldırısı dalgalarından biriyle karşı karşıyadır. Geçtiğimiz yılın Temmuz ayından bu yana, bir yandan PKK ve onunla birlikte hareket etme kararı alan çok sayıda terör örgütü, diğer yandan DAEŞ, insani ve ahlaki hiçbir ölçü tanımayan saldırılarıyla ülkemizi ve milletimizi hedef almaktadır.” diye konuştu.

“Terör örgütleri milletimizi yılgınlığa sürükleme amacı taşıyor”

Terörle mücadelede şehit olan güvenlik güçlerinin ve canlı bomba saldırılarında kaybedilen masumların acısını her zerrelerinde hissettiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

“Tabii terör örgütlerinin, ülkemizi kendi kanlı gündemlerine hapsetme, milletimizi yılgınlığa sürükleme amacıyla bu eylemleri gerçekleştirdiğini çok iyi biliyoruz. Onun için, bir yandan acımızı yaşar, terörle mücadelemizi kesintisiz bir şekilde sürdürürken, aynı zamanda hedeflerimizden kopmuyor, projelerimizi gerçekleştirmekten asla geri durmuyoruz. Devlet ve millet olarak bu terör musibetinin üstesinden mutlaka geleceğiz. Bize korkmak yaraşmaz, bize korkmak yakışmaz. Biz korkuyu korkutanlardan olacağız. Milletimiz bin yıldır bu topraklarda, bölücü örgüt gibi kendini hedef alan nice tehdidin, nice saldırının, nice fitnenin üstesinden geldi. Allah’ın izniyle bu tehdidin üstesinden de geleceğiz. Devletimiz, askeriyle, polisiyle, korucularıyla, istihbaratıyla, tüm imkânlarıyla terör örgütleriyle ve arkalarındaki güçlerle mücadele ediyor. Terörün yeni yöntemlerine karşı, biz de yeni mücadele yöntemleri geliştirerek, kısa sürede neticeye ulaşacağımıza inanıyorum. Yeter ki milletimiz birliğini, sizler beraberliğinizi, dayanışmanızı güçlü tutun. Terörün en büyük panzehiri işte budur.”

“Milletle savaşıp başarılı olan bir terör örgütü yoktur”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede istediğini elde edemeyen örgütlerin, büyük şehirlerdeki rastgele eylemleriyle, doğrudan milleti hedef almaya başladığına dikkat çekti ve bugüne kadar milletle savaşıp da başarılı olan bir terör örgütünün olmadığını vurgulayarak şu çağrıda bulundu:

“Önemli olan, bizim millet olarak tarihimize, kültürümüze, değerlerimize, hedeflerimize güçlü bir şekilde sahip çıkarak terörün karşısında dimdik ayakta durmamızdır. Bunu başardığımızda ne terör örgütleri, ne de onların arkalarındaki güçler bizi yolumuzdan alıkoyamaz. Onlar, ne kadar çok kan dökerlerse, milletimizi bir arada tutan bağları o kadar gevşetebileceklerini sanıyorlar. Hâlbuki bizim için şehitlerimiz ve gazilerimiz, millet olarak varlığımızın ve birliğimizin en büyük teminatlarıdır. Tedbiri elden bırakmadan terör örgütlerinin üzerine en şiddetli şekilde gitmeye devam edeceğiz. Rabbim, bu mücadeleyi yürüten tüm kamu görevlilerimizin ve onlara yardımcı olan herkesin yardımcısı olsun.”

Türkiye’nin mücadelesinin sadece terörle ve teröristle değil; aynı zamanda, bütünüyle yalan ve yanlış gerekçelerle onları destekleyen güçlerle de mücadele olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütlerine ve çeşitli kisveler altında onları destekleyen kesimlere karşı yürüttükleri mücadelede sürekli Batılı ülkelerin itirazlarıyla karşılaştıklarına işaret etti ve şunları ekledi: “Neymiş? Türkiye’de demokrasi, insan hakları ve özgürlükler konusunda sıkıntılar varmış. Her şeyden önce şu gerçeğin bilinmesini istiyorum. Biz demokrasiyi, insan haklarını, özgürlükleri Batı bize dayattığı için değil, milletimiz bunlara layık olduğu için savunuyoruz, hayata geçiriyoruz, yaşatıyoruz. Milletimizin, 79 milyonun tamamıyla birinci sınıf demokrasiye layık olduğuna inanıyor ve bunun için çalışıyoruz. Böyle olduğu için de demokrasi, insan hakları ve özgürlükler konusundaki güçlü duruşumuzu, teröre rağmen, terör örgütlerinin provokasyonlarına rağmen elbette devam ettireceğiz.”

“Biz demokrasiyle değil terörle, özgürlüklerle değil teröristlerle, insan haklarıyla değil terör eylemleriyle mücadele ediyoruz.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna karşılık Batı’nın, mülteciler ve terör örgütleri karşısındaki ilkesiz tutumu başta olmak üzere, bu konuda sınıfta kaldığını dile getirdi.

“Batı medyası bölücü örgütün mensuplarını aklamak için çalışıyor”

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Eğer Avrupa ülkelerini örnek alacak olsak, sınırlarımızı mültecilere kapatmamız, Avrupa’da faaliyet gösteren terör örgütlerinin destekçilerine Meclis binamızın hemen yanında propaganda imkânı sağlamamız, eli kanlı teröristlerin topraklarımızda cirit atmasına izin vermemiz gerekir. Aynı şekilde, Avrupa’nın en önemli şehirlerinin en kalabalık caddelerinde canlı bomba eylemleriyle masum siviller katledilirken, medyamızla, siyasetçilerimizle onların destekçilerine kol kanat germemiz gerekir. Bugün Batı medyası, her biri eli kanlı birer terörist olan bölücü örgütün mensuplarını aklamak, cici çocuklar olarak göstermek için adeta seferberlik halinde çalışmaktadır. Kendilerine yönelik en küçük bir tehdit karşısında, akıl-mantık sınırlarını zorlayacak tedbirleri hayata geçirmekten kaçınmayanlar, tüm terör örgütlerinin ortak hedefi olan Türkiye’yi özgürlük-insan hakları kıskacında ezmeye çalışmaktadırlar. Şu anda Batılıların yaptığı budur.”

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki müzakerelere işaretle, “Türkiye, Avrupa Birliği’nin mültecilerle ilgili teklifini, para-pul için değil, bu insanların sınır kapılarında daha fazla istiskalini, onurlarının kırılmasını önlemek için kabul etmiştir” açıklamasını yaptı ve konu ile ilgili değerlendirmelerine şu cümlelerle devam etti:

“Mülteciler arasında bir insan pazarı kurup oradan nitelikli eleman seçme gibi, gerçekten vicdanla, ahlakla bağdaşmayacak bir niyetle belirlenen kotalar, arka plandaki trajediyi ortadan kaldırmıyor. Bizim asla böyle bir ölçümüz olmadı, olmayacak. 3 milyon mülteciyi alırken biz böyle düşünmedik. Yarın, tarih bu gerçekleri, bizim de, onların da, mağdurların da torunlarının önüne getirecektir. İşte o zaman kimin gerçekten insan hakları için mücadele ettiği, kimin de kendi güvenliği ve konforu uğruna bu değerlere sırtını döndüğü daha iyi anlaşılacaktır.”

“Mazlumların ve mağdurların elinden tutmaya devam edeceğiz”

Bundan sonra Avrupa’dan beklentilerinin, Suriyelilerin kendi ülkelerini yaşanabilir hale getirmek için Türkiye’nin çabalarına daha fazla destek vermesi olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’de ‘uçuşa yasak bölge’ ve ‘güvenli bölge’ teklifimizi kabul etmeyen, buna karşılık mültecilerden şikâyet eden herkes, açık söylüyorum, iki yüzlüdür, riyakârdır” değerlendirmesinde bulundu ve şunları ekledi: “Sadece ve sadece Türkiye’ye yönelik terör tehditlerinin engellenmesine de katkı sağlayacağı için bu teklife karşı çıkanların eli, ölen her masumun kanıyla biraz daha kirlenmektedir. Biz, inancımıza ve kültürümüze uygun şekilde, terörle mücadeleye etmeye de, mazlumların ve mağdurların elinden tutmaya da devam edeceğiz.” (İLKHA)





HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.