Darbe girişiminin altında Batının İslam düşmanlığı yatıyor

Darbe girişiminin altında Batının İslam düşmanlığı yatıyor

15 Temmuz darbe girişimini değerlendiren Adıyamanlılar, darbe girişiminin altında Batının İslam düşmanlığının yattığına dikkat çektiler.

15 Temmuz darbe girişiminin 2. yıldönümüne yaklaştığımız bu günlerde duygu ve düşüncelerini paylaşan Adıyamanlılar, darbe girişiminin altında Batının İslam düşmanlığının yattığına dikkat çekerek, Türkiye'nin de Suriye'de olduğu bir iç savaşa sürüklenmek istendiğini söylediler.

"O gün darbe gerçekleşmiş olsaydı neler olacaktı? Darbe girişimin arkasında bulunan asıl aktörler kim? Bir daha darbe olmaması için neler yapılmalı?" gibi sorulara cevap veren Adıyamanlı vatandaşlar, 15 Temmuz darbe girişimini İLKHA'ya değerlendirdi.

"Darbeler ile ülkelerin parçalanarak iç savaşa sürüklenmesi amaçlanıyor" diyen İbrahim Üstün, “15 Temmuz darbe girişimini Müslümanlar olarak hep birlikte püskürtmeyi başardık. Rabbimize hamdolsun. Darbe başarılı olsaydı, özelde ülkemizi genelde ise tüm Müslümanları etkileyecekti. Darbe gerçekleşmiş olsaydı, Müslümanların arasına fitne ve fesadın yayılması söz konusu olacaktı. Aziz İslam milleti olan milleti İbrahim’in feraseti ile darbe püskürtüldü. 15 Temmuz darbe girişimi gibi benzeri girişimlerin olmaması için Müslümanların gerçek manada imanı kendilerine kalkan etmeleri gerekmektedir." ifadelerini kullandı.

“İnsanımız batının doymak bilmeyen nefsinin esiri olacaktı”

Darbenin gerçekleşmiş olması durumunda Müslüman halkın çok ciddi ekonomik sıkıntıların esiri olacağını vurgulayan vatandaşlardan Yasir Şaşmaz, “İnsanımız bir kuru ekmeğe muhtaç hale getirilerek batının ve emperyalistlerin doymak bilmeyen nefislerinin esiri olacaktı. Ayrıca Orta Doğu’daki fitne ateşi ülkemizde de yakılarak, aidiyetler ve mezhepler üzerinden Müslüman halkımızın kardeşlik bağları koparılacak ve mezhepçilik ateşi yakılacaktı. Bir daha darbe yaşanmaması ve bu sıkıntıların ortaya çıkmaması için İslam referans alınmalıdır. İnsanların, doğuştan sahip oldukları hakları kanun ile kısıtlama yoluna gidilmemeli, temel hak ve hürriyetler teminat altına alınmalıdır. İslam’ın teminat altına aldığı can, mal, namus, akıl ve nesil emniyeti kanunlar ile teminat altına alınmalıdır.” ifadelerine yer verdi.

 “Amaç ülkeyi Suriye’ye çevirmekti”

Darbe girişimiyle Türkiye'nin de Suriye gibi bir iç savaşa sürüklenmek istendiğine dikkat çeken Oğuz Demirkaya ise “Eğer 15 Temmuz'da işgal girişimi başarıyla sonuçlansaydı dış güçler ülkemizi Suriye’de olduğu gibi karıştıracaktı. İslami camialara hayat hakkı tanınmayacak ve onları 28 Şubat'ta olduğu ömür boyu hapse mahkûm edecekti.” dedi.

Darbe girişiminin olumlu sonuçlanması durumunda 'faili meçhul' olaylarının tekrardan başlayacağını, Müslümanların başörtü gibi kutsallarına tekrardan bir yasaklama ve saldırı olacağını da söyleyen Demirkaya, “Birçok insan 90’lı yılların karanlık dönemlerinde olduğu gibi kayıplara karışacak ve akıbeti hakkında bilgi edinemeyecektik. Müslümanlar inançlarının gereğini yerine getiremeyecekti.  Yine Müslüman kadınların örtülerine el uzatılacak, kızlarımız okul kapılarından alınmayıp üniversite önlerinde yerlerde sürüklenecekti. İftira ve karalamalar ile inançlı insanların hayatları karartılacak, izbe köşelerde cesetleri ile karşılaşacaktık.” dedi.

“Anayasa değişmeli”

Darbelerin önünün alınabilmesi için yapılması gerekenleri dile getiren Demirkaya, şunları söyledi: “Ülkemizdeki darbe anayasasının değişmesi gerekmektedir. Yeni ve sivil bir anayasa yapılmalıdır ki darbelerin önü alınabilsin. Müslüman halkımızın öz değerleri ile uyuşmayan yasaların kaldırılarak, değerlerimize uygun yasaların çıkarılması lazım. Yeni sistem de çıkarılacak yasaların tamamen İslam’ın öz kaynaklarından alınması gerekir."

"15 Temmuz küffara karşı bir zaferin göstergesidir"

İslam düşmanı dış güçlerin Müslümanlara karşı sinsi planlar içinde olduğunu ve 15 Temmuz darbe girişiminin bu sinsi planlardan biri olduğunu vurgulayan Nurullah Kılınç ise “Darbe gerçekleşseydi, ülkemizdeki Müslümanlar büyük zarara uğrayacaktı. Müslüman halk olarak bu konuda hem fikiriz. Dış güçler Müslümanlara karşı sinsi planlar ile birleşmiş ve Müslümanlar üzerinde planlarını gerçekleştirmek istiyorlar. Müslümanların da bu planlara karşı tek vücut olarak meydanlara çıkması, küffara karşı bir zafer elde ettiklerinin göstergesi olmuştur." şeklinde konuştu.

"Müslümanlar vahdet içinde olmalı"

Darbelerin bir daha yaşanmaması için Müslümanların vahdet şuuruyla hareket etmesi gerektiğini belirten Kılınç, son olarak şunları söyledi:" Darbelerin bir daha yaşanmaması için Müslümanların öncelikle güzel bir nesil yetiştirmesi gerekmektedir. Bunun için de Müslümanların kendi aralarında vahdeti oluşturabilmeleri için muhabbetti, ülfeti tesis etmesi gerekiyor. Birbirlerini dışlamaması gerekiyor. Devletinde Müslüman halkın hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak yapacakları anayasanın Müslümanların inançları ile barışık olan yasalar yapmaları gerekir.”

İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.