Demirtaş'tan Belge Yalanlaması
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, MİT ile PKK arasındaki görüşmelerle ilgili gizli belgelerin BDP Diyarbakır İl Başkanlığında bulunduğu yönündeki bilginin doğru olmadığını söyledi.
Demirtaş, "Diyarbakır BDP il binasında arama yapıldığı gün ben de oradaydım. Diyarbakır il başkanımız ve milletvekili arkadaşlarımızla saatlerce orada bulunmamıza rağmen arama sırasında ya da sonrasında hiçbir şekilde bu belgeden söz edilmemesine rağmen şimdi her nedense BDP il binasında son derece gizli bir belge ele geçirildiği söyleniyor. Bu belgenin nerede ve nasıl ortaya çıkarıldığını Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü açıklamalıdır." dedi.
Hakkari'deki basın mensupları ile bir araya gelen Demirtaş, gündemdeki konularla ilgili açıklamalarda bulundu. Birkaç gündür Türkiye'nin gündeminde, özellikle eski ve yeni bazı MİT yöneticilerinin yakalanması, gözaltına alınması, haklarındaki soruşturma ile ilgili bir hayli yoğun tartışmalar yürütüldüğünü ifade eden Demirtaş, basında sıkça işlenen bir konuya açıklık getirmek istediğini söyledi. Demirtaş şöyle devam etti: "Bunun üzerine bir tartışma, bir operasyon başlatılıyor. Bir kez daha tekrarlıyorum; BDP Diyarbakır il binasında böyle bir belge kesinlikle ele geçmemiştir. Bu belge sanırım kendi ellerinde olduğu için BDP'de yakalanmış, ele geçirilmiş gibi gösterilerek bu operasyonun gerekçesi haline getirilmiştir. Herkesin bunu net olarak bilmesi gerekir. Söz konusu belgenin, yani İmralı'dan Kandil'e yazılmış bir mektubun BDP il binasında veya herhangi bir BDP'lide bulunmasının imkanı yoktur. Bu gerçekçi değildir ve sadece taraflarda vardır. Herkes bilmelidir ki, bu belge Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü arama yaptığı sırada Diyarbakır il binasında ele geçirilmemiştir." diye konuştu.
Muhtemelen MİT'e yönelik zaten önceden operasyon hazırlığı yapıldığı için o belgeyi savcının dosyasına sokabilmek için Diyarbakır il binasında ele geçirilmiş gibi bir tutanak düzenlendiğini ifade eden Demirtaş, "Sözkonusu tutanaklarda da hiçbir parti yetkilimizin imzası yoktur. BDP binasındaki bilgisayarlarda da böyle bir belgenin ortaya çıkma ihtimali yoktur. Kamuoyunun ve ilgili tarafların da bunu net bir şekilde böyle bilmesi gerekir. Bu belgenin nerede ve nasıl ortaya çıkarıldığını Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü açıklamalıdır. İçişleri Bakanı istediği dosyayı alıp yönlendirebilir. Polis dosyaya istediği belgeyi koyar veya koymaz. Türkiye'de hukukun temel ilkelerine bağlı namuslu, hasiyetli ve onurlu binlerce yargıç da var. Bunlar seslerin çıkartmaları gerekir." diye konuştu.
Hatırlanacağı üzere Zaman Gazetesinde yer alan bir haberde şu iddialara yer verilmişti:
"Hakan Fidan ve selefi Emre Taner'le yardımcısı Afet Güneş'in KCK soruşturmaları kapsamında ifadeye çağrılması büyük yankı uyandırdı. İddiaya göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın KCK hakkında yürüttüğü soruşturma kapsamında 13 Ocak'ta BDP Diyarbakır İl Başkanlığı'nda yapılan aramada ele geçirilen belgeler, üç ismin ifadeye çağırılmasında etkili oldu. BDP il binasında yapılan aramalarda MİT-PKK bağlantısını tamamlayıcı yeni delilleri bulunduğu ileri sürülüyor. MİT'in istihbarat toplamanın dışında PKK'nın yönetilmesine aracılık ettiği, İmralı'dan çeşitli belgeleri Kandil'e taşıdığı aktarılıyor. İddiaya göre MİT, PKK'nın eylem ve saldırılarını tespit etmesine rağmen bunu engellemedi.
MİT ELEMANLARI KURYELİK YAPTI: Yeni delillere göre, PKK'nın İmralı'daki lideri Öcalan'ın, terör örgütünün Avrupa ve kırsal kadrolarıyla iletişimini MİT heyetinin kuryelik yaparak sağladığı öne sürülüyor. Ocak ayında Diyarbakır'da ele geçirilen el yazısı mektupların PKK/KCK'ya ulaştırılmasında MİT rol aldı. Öcalan'ın 6 Temmuz 2011'de 'KCK Yürütme Konseyi Başkanlığına' başlıklı el yazısıyla kaleme aldığı mektup, MİT heyeti tarafından örgüte ulaştırıldı.
ÖZERKLİK İLANI BİLDİRİLMEDİ: MİT'in Öcalan'dan KCK'ya ulaştırdığı mektupta ise alternatif devlet kurmaktan söz ediliyor. MİT, tarafından örgüte ulaştırılan bu mektup üzerine 14 Temmuz 2011'de DTK'nın demokratik özerklik ilan ettiği ortaya çıktı. MİT heyeti bu mektuptan, hatta demokratik özerlikten haberdar olmasına rağmen bunu ilgili kurumlara iletmemekle suçlanıyor. MİT'in ilettiği ve yeni ortaya çıkan o mektupta halk savaşı talimatı vardı.
OPERASYONLARI ENGELLEDİ: İddiaya göre MİT, örgüte verdiği taahhüt gereği güvenlik birimlerinin operasyonlarını engellemek için çalışma yürüttü. Üstelik bu çalışmalarla ilgili örgüte geri bildirimde de bulundu. Operasyonların durmasını sağladı.
KCK'NIN TARAF OLARAK KABUL EDİLMESİNİ SAĞLADI: MİT, yabancı devlet ajanları ile yaptığı görüşmelerde PKK/KCK'nın taraf statüsünde kabul edilmesine zemin hazırlıyordu. Bunun için MİT, 'Oslo Görüşmeleri' adı altında PKK/KCK'nın kırmızı bültenle aranan Zübeyr Aydar, Mustafa Karasu ve Sabri Ok gibi yöneticileriyle görüşmeye devam etti.
KCK'NIN TAMAMLANMASINA GÖZ YUMDU: MİT heyetinin örgüt ile yaptığı görüşmelerde, KCK yapılanmasının tamamlanması için devlet birimlerinin oyalanması konusunda taahhütte bulunduğu anlaşıldı. Öcalan, bir taraftan heyetle görüşüp öte taraftan avukatlar aracılığıyla eylem talimatları verirken, MİT'in buna sessiz kaldığı öne sürülüyor.
ÖZERK KÜRDİSTAN MUTABAKATI: İstihbarat toplama vazifesi aşılarak devletin bütünlüğü ve anayasal düzene karşı anlaşma noktasında varıldı. Yeni anayasada özerk Kürdistan'a imkân tanınması, Öcalan'ın önce ev hapsine, ardından özgürlüğüne kavuşması konusunda mutabakata varıldı."
(AJANSLAR)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.