Derin Devlet Kürtleri çatıştırmak istiyor
Gündemi değerlendiren HÜDA PAR Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Mehmet Yavuz, Diyarbakır Emniyetindeki bazı polislerin, PKK ile İslami kurum ve kuruluşları karşı karşıya getirmek için gruplar arasına ajan soktuğunun ortaya çıktığını belirterek, Derin Devl
ANKARA - HÜDA PAR Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Mehmet Yavuz, iç ve dış gelişmeleri değerlendirdi. Sona eren yeni anayasa çalışmalarından bölgedeki işsizlik sorununa, karma eğitimden asker kaçakları ve zorunlu askerlik konusunda yaşanan sorunlara değinen Yavuz, emniyetteki bazı derin odakların bölgedeki çalışmalarına işaret ederek, Derin Devletin Kürtleri çatıştırmak istediğini belirtti.
Mecliste grubu bulunan partilerin Yeni anayasa yapımı konusunda sorumluluklarını yerine getirmediğini belirten Yavuz, anayasa uzlaşma komisyon tutanaklarının kamuoyu ile paylaşılmasını istedi.
"Yeni Anayasa bir başka bahara kaldı"
Mecliste grubu bulunan dört partinin üye olduğu komisyonun, darbe ürünü olan 1982 Anayasası'nın özüne dokunulması gereken hiçbir maddesi üzerinde uzlaşma sağlayamadığından dağıldığını ifade eden Yavuz, "Üzerinde ittifak edilen maddeler ise genel geçer, herkesçe kabul edilebilecek, tabiri caizse zülfü yâre dokunmayan maddeler olmuştur. Ülkenin ideolojik, tek tipçi, inanca ve etnik yapıya uygun olmayan, devleti kutsayan, hak ve özgürlüklerin ikincil öncelikte olduğu bu çağdışı mevcut anayasadan bir an önce kurtulma isteklerinin bir başka bahara kaldığı anlaşılıyor.
"Komisyon tutanakları açıklansın"
Yeni anayasa yapımı, meclisin en önemli görevi iken, başta iktidar partisi olmak üzere mecliste grubu bulunan partiler bu sorumluluklarını yerine getirmemiştir. Anayasa uzlaşma komisyonunun mevcut yapısıyla yeni anayasayı yazacak nitelikte olmadığı çok önceden anlaşılmış olmasına rağmen gereksiz yere zaman israfı yaşanmıştır. Esasında uzlaşma komisyonu marifetiyle aralarında derin anlayış farklılıkları olan partilerin üzerinde ittifak edebilecekleri bir anayasa metnini ortaya çıkarabilmeleri hiçbir şekilde mümkün değildir. Kaldı ki her parti kendi anayasa önerilerini; kimi taslak olarak kimi de bakış açısı olarak komisyona sunmuştur. Başta iktidar partisi olmak üzere tüm partilerin nasıl bir anayasa görmek istediklerinin kamuoyu tarafından bilinmesi gerekir. Anayasa uzlaşma komisyonunu her ne kadar yeni anayasa yazımı için kendine yüklenen görevi yerine getirmemiş olsa bile mecliste grubu bulunan partilerin bu konuda takındıkları tavır ve savundukları fikirlerin açıkça ortaya konulmuş olması bakımından anayasa uzlaşma komisyon tutanaklarının kamuoyu ile paylaşılması önem arz etmektedir.
"Derin Devlet Kürtleri çatıştırmak istiyor"
Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü ve İstihbarat Şubesi'nde görevli kimi polislerin, şehirde PKK ile İslami kurum ve kuruluşları karşı karşıya getirmek istediğinin ortaya çıktığını belirten Yavuz, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü ve İstihbarat Şubesi'nde görevli kimi polislerin, şehirde PKK ile İslami kurum ve kuruluşları karşı karşıya getirmek için, söz konusu grupların arasına ajan sokarak karşılıklı eylem yaptırmak istediği ortaya çıktı. Diyarbakır'da faaliyet gösteren bir STK'nın yetkilileri Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi elemanlarının, daha önce bazı bombalı ve molotoflu eylemlerde kullandıkları bir şahsı kendi içlerine ajan olarak sızdırdığı ve kargaşa çıkartmak için bazı çevrelere saldırtmak istediklerini basın açıklaması ile kamuoyuna duyurdu. Yıllardan beri İslami kurum ve kuruluşlara yapılan saldırılar, söz konusu dernek ve oluşumların sağduyu ve feraseti ile sineye çekildi ve çekilmeye devam ediliyor. PKK'nin ve PKK içine sızdırılan ajan provokatörlerin yıllarca İslami kesimlere yaptıkları saldırı ve tahriklere rağmen bu kesimlerce karşılık verilmeyeceği anlaşılınca, bu kez PKK çevresine yönelik saldırıların tertiplenmek ve İslami camialara mal edilmek istendiği görünüyor."
PKK'nin, devletle çıktığı barış yolculuğunda Kürtlerle olan savaşını devam ettirmemesi gerektiğini vurgulayan Yavuz, "Kürtler kendi aralarındaki iç barışı sağlayamadıkları müddetçe bu türden provokasyon ve tahrikler devam edecektir. Siyasi görüşü ne olursa olsun Kürtlerin bütün örgütlü yapıları arasında diyalog zemini oluşturulmalı ve çatışmaya giden yol kesilmelidir. Batman'daki cinayet olayından sonra Batman Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü, olayın faillerini yakalamak ve olayı aydınlatmak yerine partimizi ve üyelerimizi suçlayan, hedef gösteren açıklama ve icraatlarıyla çatışma isteyen güçlere hizmet eder bir görüntü ortaya koymaktadır. Bu sebeple Batman komplosunun aydınlatılması için Partimiz başta olmak üzere Sivil toplum kuruluşları, Baro ve BDP`den oluşacak bir komisyon kurulması önerimizi yineliyor, Kürt halkı arasındaki huzur ve barışın bozulmamak üzere temelden sağlanması gerektiğine inanıyoruz." diye konuştu.
En fazla işsiz Kürt illerinde
Açıklanan verilere göre, işsizliğin en fazla olduğu yerlerin Kürtlerin yaşadıkları iller olduğunun ortaya çıktığını dile getiren Yavuz, konuyla ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulundu: "İstatistik Kurumu, Türkiye genelinde 2012 yılı işsizlik oranı yüzde 9,2 iken, söz konusu oranın en yüksek olduğu bölgenin yüzde 21,3 ile "Mardin, Batman, Şırnak, Siirt" olduğunu açıkladı. Ülkenin sağlık, eğitim, güvenlik, ticaret ve diğer alanlarında olduğu gibi, ekonomik gelişmişlik düzeyi sıralamasında da en alt sıralarda yine Kürt İllerinin bulunması şaşırtıcı olmamıştır. Cumhuriyet tarihi boyunca sürekli olarak ihmal edilen, son otuz yıldır çatışmalı ortam bahane edilerek devam ettirilen çifte standartlı yaklaşım bugün bile etkisini göstermektedir. Ulus devlet ve üniter devlet anlayışının, diğer bölgelerden ziyade Kürdistan bölgesine yönelik bir ayrımcılığı sürekli hale getirdiği, merkezi yönetim de bu durumun kanıksandığı ve devam ettirildiği görülmektedir. Bu zihniyete son verilmesi toplumsal barışın sağlanması adına elzemdir."
Karma eğitim kaldırılmalı
Batıda terk edilen karma eğitim sisteminin kaldırılması gerektiğini belirten Yavuz, "Eğitim sisteminin en büyük açmazlarından olan ve insan fıtratına da aykırı bir uygulama olduğu halde seküler batıcı anlayışın dayatması ile genel kural haline getirilen karma eğitim sisteminden derhal vazgeçilmelidir. Yüzyılın pedagojik yanlışı olan ve Batı'da hızla terk edilen bu uygulamaya yerleşik statüko ile bir avuç savunucusunun gadrine uğramama adına istenmeye istenmeye tahammül edilmesini kabul edilemez buluyoruz. Eğitimde genel geçer akçe ideoloji değil, pedagoji olmalıdır. Bununla birlikte ebeveynlerin talepleri ve toplumun inanç yapısı da göz önünde bulundurulmalıdır. Toplum yapısına aykırı inanç ve ahlaki değerlerle de uyuşmayan, karma eğitim sistemi yerine devlet okullarında kız erkek ayrı ve müstakil okullar açılmalı ve buna gereken destek sağlanmalıdır." dedi.
Asker kaçakları ve zorunlu askerlik
Son düzenlemeyle asker kaçaklarının yaşadıkları sıkıntıya değinen Yavuz, "Hükümetin asker kaçaklarına yönelik astronomik para cezaları öngören düzenlemesinin ardından Emniyet Genel Müdürlüğü'nün yakalanan asker kaçaklarının 24 saat içinde ilgili askerlik şubesine teslim edilmesi gerektiği yönündeki açıklaması birçok kişi için ciddi sıkıntı ve mağduriyetlere yol açmaktadır. En verimli çağında askerlik hizmeti adı altında silâhaltına alınma mecburiyeti başlı başına bir haksızlık iken, profesyonel orduya geçiş için adımların atılması gereken yerde, alelacele çıkarılan ve geçiş dönemi bile öngörülmeden getirilen düzenleme ile yüz binlerce insanın aile, iş ve sosyal hayatı zora sokulmaktadır. Bu uygulama ile birçok insan hem maddi hem de manevi yönden zarara uğratılmaktadır. Hükümet, attığı bu adımı gözden geçirmeli ve daha fazla mağduriyete sebebiyet vermeden bu yanlış uygulamadan bir an önce vazgeçmelidir. " şeklinde konuştu.
"Mısır'da darbeciler emperyalist destekçilerine rağmen meşruiyet zemini bulamıyor"
Mısır'da darbecilerin hizmet ettikleri emperyalist güçlerin desteğine rağmen meşruiyet zemini bulamadıklarını belirten Yavuz, Mısır'da yaşanan son gelişmeler hakkında şu açıklamalarda bulundu: "Mısır'da Rabia katliamının 100. günü dolayısıyla düzenlenen gösterilerde çıkan çatışmalarda 10 yaşında bir çocuk hayatını kaybetti, çok sayıda gösterici yaralandı. Öte taraftan darbeci yönetime destek verip İhvan`a karşı çıkan kesimlerin darbe yönetiminin otokratik tavrına tepki göstermeye başladığı görülüyor. Ayrıca ABD Dışişleri Bakanı'nın "25 Ocak Mısır Devrimini, Müslüman Kardeşler çaldı" şeklindeki açıklamaları sonrasında Muhammed Mursi'ye destek veren Türkiye büyükelçisinin istenmeyen adam ilan edilmesi gibi gelişmeler, darbecilerin hizmet ettikleri emperyalist güçlerin desteğine rağmen meşruiyet zemini bulamadıklarını göstermektedir. Halka rağmen, halk iradesine karşı baskı ve dayatma ile işbaşına gelen yönetimin uzun süre devam edemeyeceği açıktır. Silah gücü ile idari makamları işgal edenler, pek yakın bir zamanda o makamları terk etmek zorunda kalacak, Hakk'ın(cc) rızası doğrultusunda izzetli bir duruş sergileyen Müslüman halkın iradesi er ya da geç yönetime yansıyacaktır."
"Myanmar'da vahşet devam ediyor"
Myanmar bölgesinde Müslümanlara uygulanan vahşetin her geçen gün farklı bir boyut kazandığını ifade eden Yavuz, dünyanın ilgisizliği, halkı Müslüman olan ülkelerin umursamazlığından cesaret alan Budist çetelerin, her geçen gün yeni gözü dönmüşlükler sergilediklerini söyledi.
Yavuz, "Bu barbar çetelere derhal müdahale edilmeli, dünya kamuoyu nezdinde bunlar üzerinde baskı oluşturulmalı ve Myanmar Müslümanlarına çektirilen işkence ve eziyete bir an önce son verilmesi için İslam ülkeleri bunun üzerinde ciddiyetle durmalıdır." ifadelerini kullandı.
"İran'ın 5+1'le vardığı anlaşma bölge açısında olumludur"
İran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi ve Almanya arasında nükleer programa ilişkin varılan anlaşmayı bölge barışı açısından olumlu bulduklarını belirten Yavuz, Türkiye ve bir kısım Arap devletlerinin de olumlu yaklaştığı anlaşmadan, Siyonistlerle birlikte Suudi Arabistan ve bazı körfez ülkelerinin rahatsız olmasının dikkat çekici olduğunu dile getirdi.
Bölgenin yeni bir çatışma ve savaşa sürüklenmesinin önüne geçecek bir adımdan, hiçbir devlet veya yönetimin rahatsızlık duymaması gerektiğini ifade eden Yavuz, "Siyonistlerin, aradaki düşmanlık sebebiyle İran'a uygulanan baskının kaldırılmasından rahatsızlık duyması normal karşılansa da, Suudi Arabistan ve körfez ülkelerinin, işbirliği için hazırda bekledikleri emperyalist güçlerin bile ötesinde bir tepki vermelerinin anlaşılır bir yanı yoktur. Savaş ve işgallerle dolu bölgenin yeni bir çatışma ve savaşa sürüklenmesinin önüne geçecek bir adımdan, hiçbir devlet veya yönetimin rahatsızlık duymaması gerekir. Bu kapsamda Türkiye dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu'nun İran'a gerçekleştirdiği gezide, İranlı meslektaşı ile birlikte Suriye'de ateşkes çağrısı yapmasını, barışın sağlanması ve Müslümanlar arasındaki derin bir fitnenin sona erdirilmesi adına önemsiyoruz. Hür Dava Partisi olarak, Suriye meselesinde öteden beri ve ısrarla dile getirdiğimiz çözüm önerisine dair tezlerimiz doğrultusunda adımlar atılıyor olmasından da ayrıca memnuniyet duyuyoruz." dedi.
Lübnan ve Irak'ta katliam
Lübnan'ın başkenti Beyrut`ta meydana gelen patlamada 23 kişinin hayatını kaybettiğini, çok sayıda kişinin yaralandığını belirten Yavuz, "Aynı hafta içerisinde Irak`ta da ülke genelinde meydana gelen bombalı ve silahlı saldırılarda 16 kişinin öldüğü, 37 kişinin ise yaralandığı basına yansıdı. Masum sivilleri hedef alan ve meşru hiçbir amaca hizmet etmeyen bu türden saldırıları kimden gelirse gelsin kınıyoruz. İslam coğrafyasında mezhep farklılığı esasına dayanan bu kardeş kavgasının bir an önce sonlandırılması çağrımızı yineliyoruz." Şeklinde konuştu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.