Sait ŞAHİN
Dert etme, dua et!
Dertsiz insan var mıdır şu dünyada?
Zannetmiyorum. Herkesin bir derdi vardır.
Kiminin derdi hastalıktır, kiminin açlıktır, kiminin işsizliktir.
Kiminin derdi, çocuk sahibi olamamaktır. Kimine de sahip olduğu çocuklar dert olmuştur.
Kimi yoksulluktan dert yanar, fakirlik canını çıkarmıştır; kiminin de varlık hırsı gözünü çıkarmıştır.
Kimine, kimisi dert olmuştur ve yaşadığı hayatı zehir etmiştir. Kimine zalimler, zulümler dert olmuştur.
İmtihan dünyasında yaşıyoruz.
İmtihan dert gerektiriyor. İnsanların içinde olduğu kimi dertler, imtihan gereği takdir-i ilahidir; kimi dertler de birbirimizle imtihan olunduğumuz şu dünyada birbirimize çıkardığımız dertlerdir. Kimi dertler de dert olmadığı halde kendimize dert ettiklerimizdir.
Dert, insanın sadece yaşadıkları değil, aynı zamanda insanın peşinden koştuklarıdır da.
Kimi paranın peşinden koşarak, parayı kendine dert edinmiştir. Kimi mesleği, kimi makamı, kimi şöhreti, kimi iktidar ve gücü elde etmeyi kendisine dert edinmiştir.
Kimi gönlünü bir kadına kaptırmış ve kadın sevdası yüreğini parçalamış, aklını başından almıştır. Kimine de esiri olduğu şehvetleri rezil edici bir dert olmuştur.
Kimi de Allah rızasını; cenneti, cehennemi kendisine dert edinmiştir ve bu uğurda koşuşturuyor. Dertlilerin dertlerine derman olmaya çalışıyor. Yetime, mazluma, fakire sahip çıkmaya çalışıyor.
Ağyarın yaşadığı sıkıntıları, acıları kendine dert edinenlerdir bunlar. Başkalarının sıkıntılarına çare olmakta mutlu olanlardır bunlar. Mutluluğu mazlumun, muhtacın sevincinde yaşayanlardır.
Herkes bir derdin peşinden koşuyor. Dünyada derdi olmayan insan yoktur. Ve dertler çeşit çeşittir.
Kimi dertler kahredicidir; insanı yıkar. Kimi dertler insanı rezil eder. Kimi dertler de vardır ki insanı insan eder. Kimi derdi ile meleklerden üstün bir insan hüviyeti kazanıyor; kimi de insanlıktan düşüp, hayvandan daha aşağı sefil bir varlık halini alıyor.
İnsanın değeri, derdindedir. Her insan derdine göre değer kazanır.
“Derdini söyle, sana kim olduğunu ve değerinin ne olduğunu söyleyeyim” de diyebiliriz.
Derdin kaderden ise; sabret veya Mevlana'nın değişiyle “Dert etme, dua et”
Derdin insanlık ise, derdini artırmaya bak. Çünkü bu dertlerin arttıkça, insanlığın ve dolayısıyla Allah katındaki değerin artacak.
Yok derdin nefsani ise, o dertleri terk et ve nefsini terbiye et!
Bu konuda son sözü, beşer kelamının en güzeli ve en doğrusu olanın sahibine bırakalım: “Dertlerini tek bir dert yapanın, Allah bütün dertlerini giderir; dertlerini dağıtanın ise, Allah hangi dertler peşinde helak oluşuna aldırış etmez!”
NOT: (Önceki yazımda yer kalmadığı için yer verememiştim. Buraya not düşeyim.) Selahaddin Eyyubi'nin vefat yıldönümü idi. Yaşadığımız dönemin benzerliği göz önünde bulundurularak, bir takım projeler ve etkinliklerle onu tanımaya ve tanıtmaya şiddetle ihtiyacımız var diye düşünüyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.