Abdulhakim SONKAYA
Dikenlinin heybeti mi dikensizin cazibesi mi?
“İşte o zaman Allah sizin olacak iki taifeden birini size vadediyordu. Siz ise dikensiz olanı arzu ediyordunuz…” (Enfal:7) ayette geçen “şevket” esasen diken demektir. İnsana zor ve heybetli geldiği için aynı zamanda güce, heybete, celale “şevket” denilmiştir. Ama aslında şevket bizim bildiğimiz dikendir.
Normalde insanlar dikensiz olanı, kolay ve rahat olanı istiyor. Dikensiz olanı arzuluyor. Ayet bu konuda insanın halet-i ruhiyesini ortaya koyuyor.
Şevket, hem diken hem güç demektir. “Şevketlü padişah” tabiri bunu ifade ediyor. Heybetli ama aynı zamanda dikenli padişah demektir bu.
Kervan için yola çıkılmış fakat Sahabe, kendilerini Bedir'de savaş meydanında buluvermişlerdi. Bu da Ashab arasında bir tartışmaya yol açmıştı. ‘Biz dikensiz olan, kolay olan için yola çıkmıştık ama şimdi karşımızda dikenli olanı bulduk' diye tereddüt edenler olmuştu. Oysa hayatta bu ikisi birbirinin alternatifi değildir. Nitekim hak Teâlâ ikisini de vadetmiştir. Ama insanlar yine de dikensiz olanını, şevketsiz olanını ister, Şevketli olanın heybetine karşı teslim olur.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül arasında bir tartışma yaşandı. Recep Tayyip Erdoğan, şevketli-şevketlü olanını, mücadeleyi esas alıyor. Sürekli tam bağımsızlıktan, fedakârlıktan, bedel ödemekten bahsediyor. Buna karşılık Abdullah Gül ise tam da soy ismine uygun olarak dikensiz olanını, yani şevketsiz gülü ima ediyor. Şevketsiz, kolay, rahat, soft bir yönetim tarzını dolaylı olarak anlatıyor. Ve kabul etmek gerekir ki devlette, toplumda Gül'ün tarzına içten meyleden kimseler vardır.
Heybet, güç, şevket normalde dikenli bir şeydir. Ne dersek diyelim Şevketlü tarz her zaman gitmeyebilir. Hatta birilerine batar. Bu nedenle insanlara her zaman şevketli olarak gücü, kudreti binaenaleyh dikeni vadetmek cazip gelmeyebilir.
Abdullah Gül, dikensiz olanı ima ediyor. Tabi dikensiz olanı vadetmek ile bunu gerçekleştirirken verilecek ödünleri de göz ardı etmemek gerekir. Çünkü Hak Teâlâ, Hakkın Hak olması için dikenli olana da katlanılması gerektiğini buyuruyor(Enfal:7)
Aslında bu tartışma bugün dünyada bütün Müslümanlar arasında var olan pratiğin gün yüzüne çıkmış halidir. Şevketli olmak için dikenlere katlanmak gerektiğini, her türlü bedeli ödemek gerektiğini söylemek ve fakat bunun sonunda insanlara dünyada dikensiz bir hayat vadetmemek ne kadar makuldür? Aynı şekilde sürekli dikensiz olanı, şevketsiz olanı vadedip bu uğurda şevketini, heybetini, izzetini teslim etmek de ne kadar doğru bir hesaptır?
Hâsılı Türkiye'de dikenli olanın heybeti ile dikensiz olanın tartışması yaşandı. İran'da da olan budur. Orada da şevketlü olmak uğruna halkın dikenli olana katlanması isteniyor. Ama Türkiye'de bunun Gül ismi üzerinde olması ilginçtir. Çünkü Gül ve diken yani gül ve şevket arasındaki bağlantı meseleyi daha anlamlı ve ibretli kılıyor.
Sonuç olarak şevketsiz, dikensiz bir hayat için şevketli olmaktan vazgeçmemek gerekir. Ama bütün vaatlerin ötelenmesi, bastırılması, sadece dikenli olanın vaat edilmesi de sıkıntılı bir durumdur. Ve bu ikisi birbirinin alternatifi değildir. İkisini de birlikte elde etmek mümkündür. Aksi takdirde şevket her zaman içe doğru batan bir diken olur. Birileri içten acı çeker. Mutsuz ve huzursuz olur. Bunlar zaten dikensiz olanı sevdikleri için seslerini çıkarmazlar. Fakat bu, meselenin hallolduğu anlamına gelmez. Türkiye'de olsun İran'da veya başka yerde olsun dikensiz şevketsiz hayatı isteyenleri dikkate almak gerekir. Onlara şiddet ve celal değil bir gül gerekir. Artık o gülü kim ve nasıl verecekse bunu da biz söylemeyelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.