Ebru Özkan'ın ailesi yaşadıkları süreci İLKHA'ya anlattı
Kudüs'e yaptığı ziyaretin ardından 11 Haziran'da Türkiye'ye dönmek için geldiği Tel Aviv'deki Ben Gurion Havalimanında siyonistler tarafından alıkonulan Ebru Özkan'ın gözaltı süresinin uzatıldığı belirtildi.
Kudüs'e yaptığı ziyaretin ardından 11 Haziran'da Türkiye'ye dönmek için geldiği Tel Aviv'deki Ben Gurion Havalimanı'nda gözaltına alınan Ebru Özkan’ın dava sürecini takip eden avukatlardan alınan bilgiye göre mahkemenin bir hafta daha uzatıldığı belirtildi.
Filistin'in kuzeyinde yer alan Salim Askeri Bölgesindeki askeri mahkemede görülen duruşmada, Siyonist işgalci çetelerin alıkoyduğu Ebru Özkan’ın gözaltı süresinin 9 gün daha uzatılmasını talep ettiğini ve mahkemenin ise alıkoyma süresinin bir hafta uzatılmasına karar verdiği ifade edildi.
Yapılan itirazlar neticesinde 26 Haziran'da tekrar mahkemeye çıkarılan Özkan’ın mahkeme sonucu hakkında henüz bir bilgi verilmedi.
11 Haziran'dan bu yana yaşanan süreci İLKHA’ya değerlendiren Özkan ailesi, geçen 16 gün süresince kızlarıyla hiç görüşemediklerini ve kızlarının güvenlik tehdidi gerekçesiyle alıkonulduğunu belirterek, avukatıyla dahi görüştürülmediğini söylediler.
Kızının çok merhametli birisini olduğunu dile getiren anne Ayten Özkan, "Benim kızım çocukları çok sever. Oraya giderken de balon, çikolata, şeker, boya kalemi, boya defteri gibi hediyelerle gitti. israilin güvenliğini bunlar mı tehdit ediyor? Yoksa onun çantasında bir şey mi buldular da böyle bir şey iddia ediyorlar." dedi.
Hangi dine mensup olursa olsun bir ülkede adaletin olması gerektiğini söyleyen Özkan "Ben israilin güvenliğini tehdit eden şeyin ne olduğunu gerçekten merak ediyorum. Bunu bize açıklasınlar. Benim kızımın mahkemesi olmasına rağmen mahkemeye çıkartmıyorlar. Adam öldürenlere bile söz hakkı veriliyor. Benim kızıma söz hakkı dahi verilmiyor. 16 gündür onun sesini dahi duymadık." diye konuştu.
"İnşallah kızım Kudüs’ün Filistin’in sesi olur"
Yaşananlar karşısında güçlü durmaya çalıştıklarını söyleyen Özkan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Benim kızım imanı güçlü olan birisi. Şimdi bizi düşünmekten mahvolmuştur. Ben bütün yetkililere ve Sayın Cumhurbaşkanına sesleniyorum. Bir an önce bunun bir hal çaresine bakmalarını lazım. Biz kadere inanan insanlarız. Dilerim kızım Filistin’in Kudüs’ün sesi olur. Bir Ebru yakalasalar başka bir Ebru gider. Biz Kudüs’ü de oradaki insanları da yalnız bırakmayız. Nerede olursa hangi dine mensup olursa olsun eğer bir insan yardıma muhtaçsa biz onun yanında oluruz."
"Yusuf’u zindana atan da Mısır'a hâkim kılanda Rabbimizdir"
Yaşananların kendisini ciddi şekilde üzdüğünü söyleyen Özkan, "Ayakta durmaya, güçlü durmaya çalışıyorum. Üç tane daha çocuğum var, onların yanında üzülmemeye çalışıyorum. İnşallah Rabbim bunu hayra çıkarır. Yusuf aleyhisselamı zindana atan Rabbimdi. Onu zindandan çıkarıp Mısır’a hükümdar eden de oydu. Elbette biz Hazreti Yusuf olamayız biz Hazreti Yusuf’ların yolundayız." şeklinde konuştu.
"Ablam güvenlik tehdidi oluşturuyormuş!"
Ebru Özkan’ın kardeşi Elif Özkan da ablasının alıkonulma süresini şu şekilde anlattı:
"Ablama dönüş esnasında İngilizce bilip bilmediğini soruyorlar. Bilmediğini söyleyince gözaltına alınıyor ve akşam uçakla tekrar geri göndereceklerini söylüyorlar ama böyle bir şey olmuyor. İki gün sonra mahkemeye çıkarılıyor, mahkeme 24 saatlik bir erteleme istiyor. Ertesi gün tekrar mahkeme oluyor ve o mahkemeye ablamı çıkartmıyorlar. Mahkeme yine uzatılıyor. Toplamda dört defa mahkemesi oluyor. En son yapılanı mahkemeyle bir hafta daha erteleme oldu. Bugün yapılan itirazda beraber tekrar mahkemeye çıkarılacağını bildirildi. Sürekli keyfi olarak bu süreci uzatıyorlar ve bize güvenlik tehdidi oluşturduğu gerekçesiyle uzatıldığı söyleniyor."
Ablasının alıkonulma haberi ilk olarak aynı tur şirketiyle birlikte giden ablasının arkadaşından öğrendiği söyleyen Özkan, şu bilgileri aktardı:
"Ablamın arkadaşı da turdaydı. Gözaltına alındığını ondan öğrendim. O da beni tur şirketinin (Sıla Tur) rehberi olan Bilgehan beye yönlendirdi. Ben de kendisine mesaj attım. O da durumu Tel-Aviv Büyükelçiliğine bildirdiğini ve kendilerinin artık yapabilecekleri bir şey olmadığını söyledi."
Ablasının önceden iki defa daha Kudüs’e gittiğini belirten Özkan, tur rehberinin iddiasına göre ablasının arkadaşıyla beraber ziyaret süresince turdan bağımsız hareket ettiklerini fakat Kudüs’ün dışına çıkmadıklarını söyledi.
Özkan, "Tel-Aviv büyükelçiliğinde görüştüğümüz kişiler de avukatı da konuyla alakalı bilgilerinin olmadığını, sadece hâkimin bildiğini söylüyorlar." diyen Özkan "Yetkililerden birçok kişiyle görüştüm. Dışişleri Bakanlığıyla irtibat halindeyim. Cumhurbaşkanına da bizzat ilettim ilgilendiklerini, takipte olduklarını söylediler. İnanıyorum ki öyledir. Biliyorum ki karşımızdaki devletin bir hukuku yok. Bence ellerinde yazılı bir kanunları da yok. Çünkü her şeyi tamamen keyfi olarak ilerletiyorlar. Benim bildiğim hukuk kurallarında en azılı katilin dahi bir söz hakkı vardır. Kendisini müdafaa etmesi için bir avukat verilir ama ablama bu hak verilmedi. Ablam ne yaptı da avukatla görüştürülmüyor bunu anlamış değilim." şeklinde konuştu.
Olayı duyan Filistinli bir avukatın gönüllü olarak devreye girdiğini ve şimdiye kadar da kendilerinden maddi bir talepte bulunmadığını ifade eden Özkan, devlet tarafından bir avukat tutulmadığını, sadece bu konuyla İlgilendiklerini, takip ettiklerini, gerekli girişimlerin yapıldığını ve yapılacağını belirtiklerini söyledi.
Özkan, Tel-Aviv Büyükelçiliğinin de mahkemeyi yakından takip ettiğini biliyoruz ama mahkemeyle ilgili ne yapıldığını nasıl ilerlediğini bilmediğini ifade etti.
"Ne olursa olsun Kudüs sahipsiz bırakılmamalı"
Her ne şekilde olursa olsun Kudüs’ü Filistin’i sahipsiz bırakmayacaklarını söyleyen Özkan, "Birincisi orası bir İslam ülkesi, ikincisi mazlumların yaşadığı bir yer. Bunu sadece Müslüman olduğun için söylemiyorum, gerçekten oradaki insanlar zülüm görüyor. Oradaki halk Hristiyan, Yahudi ya da dinsiz bir toplumda olsa bu böyledir. Elimizden bir şey gelirse yapmaya hazırız." şeklinde konuştu.
Özkan "Kendilerince bir devlet kurup insanlara zulmediyorlar. Orayı sahiplenmiş durumdalar. Oraya bir Müslüman gelmesin diye uğraşıyorlar. Çünkü şundan korkuyorlar. Biz oraya gidersek orayı sahipleniriz, orası bizi bir arada tutabilecek bir enerjiye sahip. Bu yüzden oraya gitmemizi istemiyorlar. Çünkü tehdit oluşturabileceğimizi düşünüyorlar. Oysaki İstanbul’da böyle bir şey olmaz ve inanıyorum ki orası Müslümanların elinde olsaydı Hıristiyanlarda Yahudilerde çok rahatlıkla oraya girerdi. Öylede olması gerektiğini düşünüyorum." dedi.
Yapılanlar tamamen politik
Yapılanların tamamen siyasi, politik bir durum olduğunu söyleyen Özkan, "Türkiye’ye, Müslümanlara bir mesaj vermek istiyorlar. Özellikle bu işi bir kadın üzerinden yapmaları işi daha fazla zora sokuyor ve 'bir kadını dahi alabiliyoruz' mesajını vererek korkup gitmemizi istedikleri için böyle yapıyorlar" diye konuştu.
Şimdiye kadar siyasetin ve bürokrasinin nasıl işlediğinin bilmediğini söyleyen Özkan "Bu zamana kadar böyle bir şeyden haberim yoktu. Bu süreçte öğrendim. Gerçekten de çok karmaşık ve zor bir işmiş. Bence siyasetin özellikle direkt olarak Cumhurbaşkanının bu meseleye el atması lazım. Çünkü ablamın herhangi bir suçu yok, herhangi bir örgütle bağlantısı yok. Böyle bir durum söz konusu olsa ve bize söylense buna eyvallah derdim ama suçsuz bir kadın orada duruyor. Bir şekilde onun oradan alınması lazım. Sürecin ne şekilde işlediğini bilmiyorum. Tamamen devlet yetkililerinin yapabileceği bir şey" ifadelerini kullandı.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.