Hacer Sara ARSLAN

Hacer Sara ARSLAN

Efendim! İşte Kardeşlerin

Efendim, bir Nisan ayının daha rayihaları sardı bedenleri, ruhları, evleri, sokakları… Ne müthiş bir gündü, ne hoş bir gelişti ve ne asil bir rüzgârdı bu hayata esen…

Biliyor musun, “kardeşlerim” diye seslendiğin o samimi “kardeşlerin” Senin sevgini ve hayranı olduğumuz ahlakını yaşatmak, Senin o güzel isminle anılmak, gerçekten “sevdalı” olmanın neleri gerektirdiğini anlatmak için bayram havasında bir uğraş veriyorlar.

İnsanlar Senin için akın akın meydanlara iniyor. Sana olan sevgilerinden dolayı içi sevinç ve huzurla doluyor. Sana olan onulmaz hasretlerinden dolayı gözyaşı döküyor. İçlerindeki o ifade edilemez duygularının bir patlaması olarak, seslerinin son gücüyle tekbir getiriyor.

Efendim, bayram havasında demiştim. Kutlu Doğum sabahlarımızı görsen… Hatta iki – üç gün önceden başlayan hazırlıklarımızı… Günleri sayışımızı… Saatleri bekleyişimizi… Sıcağa ve ya yağmura aldırmayışımızı… O sabah manevi bir meltemin ülkenin dört bir yanında, gönülden gönüle estiğini…

Bir de çocuklarımız… Hele onların heyecanını bir görsen… Küçük ama samimiyeti dağlar kadar olan yürekleriyle taşıdıkları masum duygular… Her yıl daha da artan coşkuları… En az bir bayram kadar bekledikleri o günde, başlarına taktıkları bandajlar. Boyu kendileri kadar olan bayrakları, minicik elleriyle sallamaları… “Peyxambere hatem kiye?” marşlarına, o tatlı dilleriyle “Muhammed’e Muhammed’e” diye karşılık vermeleri… Her biri senin reyhanın, koklanmamış güllerin… Kim bilir; bilinçaltına yerleşen bu duygular ve hatıralar, onlara büyüdüklerinde yön verecek ve ya her birini birer ashab-ı Muhammed yapacak…

Bu günlerde Efendim; çiçekler daha bir güzel, sözcükler daha bir anlamlı, gökyüzü tebessüm halinde. Bu günlerde Sen olmak, adını defalarca anmak, Senin isminle anılmak ve o heyecanımız!

Kardeşliğin ve beraberliğin doruğa yükseldiği bu kutlu zaman diliminde, şehrin bir ucundan diğer ucuna telefonlarda “Sizin Kutlu Doğum nasıl geçti? Kalabalık mıydı? Coşku nasıldı? Ne kadar salavat çekilmiş? “ telaşı ve merakı… Birbirlerine hasret İslam kardeşlerinin buluştuğu mekân Efendim, Senin kutlu viladetinin sevinciyle dolan meydanlar olmuş. Her biri ant içmiş bu sevdayı yeryüzünün her bölgesine taşımaya. Her biri ant içmiş, Seninle Havz-ı Kevser’de buluşmaya…

Çünkü Efendim, sayıları her geçen gün azalmış yürüyenlerin. Sokaklar hep kalabalık ama Kur’an’ın kendisinde mücessem olduğu insanlar görünmüyor. Kur’an olup yürümüyorlar. Ayet olup yağmıyorlar zulümatın üzerine… Bu yüzdendir ki insanlar, dünyevi yağmurlarda ıslanmış da, Senden bihaber kalpler işlevsiz kalınca paslanmış. Nefsin istekleri sarmış her yanını da, önünü görüp yürüyememiş. Sevdadan yoksun kalmış da, katılaşan kalbi ne cinayetler işlemiş…

Bu günlerde ve her zaman olması gerektiği gibi Efendim…  Seni sevmenin bedelini Hubeyb gibi, Ammar gibi, Bilal gibi verememenin hesabındayız. Bu yüzden kontrol ediyoruz zihnimizi ve niyetlerimizi… Sana olan sevgimizin eksiklerini tamamlamak ve eksikleri tamamlamak için bu fırsatı doğum gününle yakalamak maksadını taşıyoruz. Bizden kabul buyur Sevgili Efendim…

Efendim… Hani azatlı kölen Sevban (r.a) diyordu ya; “Seni bir gün görmesem canım bedenimden çıkacakmış gibi oluyor.”

O Seni görmesine rağmen böyle diyordu. Biz hiç görmedik ve ayrılığın acısı en az onun kadar yakıyor.

Ama aramıza giren yıllar, Sana olan aşkımızdan hiç bir şey çalmamış. Meydanlar buna şahittir…

Efendim… Kutlu doğumun, kutlu baharlar getirsin… Zindan erlerine, idam sehpalarına gülenlere, yokluğunun bastığı karanlık çağımıza, bir kişiye sevgini götürmek, güzel hayatını tanıtmak için koşturan ihlaslı kardeşlerine bir güneş gibi doğsun, mübarek viladetin…

Doğumunla yıkılan putlar gibi, içimizdeki tüm putlar yıkılsın...

Ve Allah bizi Sen’den ve sevginden ayırmasın!

( Yaptıkları organizasyonlarla Nisan ayını bayrama çeviren Peygamber Sevdalıları Platformu’na şükranlarımızı iletiyoruz. Rabbimizin bu hayırlı faaliyetleri kendi katında makbul kılmasını, Peygamber Kardeşlerinin ihlasına ihlas, çalışmalarına bereket katmasını niyaz ediyoruz…)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.