Muhammed YARARLI
Fedakârlık veya Cihad-ı Ekber
Fedakârlık, insanın sahip olup sevdiği değerli şeyleri, elde etmek istediği bir amaç veya ulaşmak istediği bir hedef uğrunda harcamasıdır. Aslında bu yönüyle fedakârlığa baktığımız zaman, fedakârlık insanın kendi nefsine yani özbenliğine karşı verdiği büyük bir cihattır. Çünkü insanın nefsi sürekli kendisine cimriliği emretmekte ve elindeki imkânları hiç kimseyle paylaşmak istememektedir. İnsan kendi nefsine uyup cimrileştikçe yaratılış gayesinden uzaklaşıp bencilleşir. Toplumdan ve insanlardan uzaklaşır, Sadece kendini düşünmeye ve kendi çıkarlarını arttırmayı amaçlar. Gerekirse bu uğurda başka insanların hakkını gasp etmeyi akıllılık ve ticari zekâ olarak görür. İnsanın nefsinde ve ruhunda meydana gelen bu bencillik ve cimrilik, insanda hırs, kin, nefret, kıskançlık, haset, zalimlik, acımazsızlık gibi insanı insan olmaktan çıkartıp, acımasız bir canavara dönüştüren birçok kötü duygu ve davranışın meydana gelmesine yol açar.
Bu yüzden İslam dini, insanın bu kötü duygularına karşı mücadele edip nefsiyle savaşmasını en büyük cihad olarak nitelendirmiştir. Resulullah (s.a.v.)' in bir rivayete göre Tebük savaşından eve dönerken söylediği;
“Küçük cihattan büyük cihada geldik,”
Hadis-i şerifinde kastettiği mana da nefsin bu kötü arzu ve istekleri ile mücadeledir. Nefsin kötü arzu ve istekleri ile mücadele edip onu temizleyip arındırma konusunda en etkili hususlardan birisi, hiç şüphesiz nefsin çok sevip bağlandığı, değer verdiği şeyleri Allah-u Teâlâ'nın rızasını kazanmak için feda edip harcamaktır. Bu yüzden Allah-u Teâlâ Kur'an-ı Kerimde sürekli bu hususu teşvik etmiş ve insanların Allah' a yakın olması için sevip beğendikleri şeylerden fedakârlık yapmalarını istemiştir.
Örneğin Al-i İmran sûresi 92. ayette;
“Sevdiğiniz şeylerden ( fedakârlık yapıp) infak etmedikçe kurtuluşa eremezsiniz” şeklinde kesin bir dil ile fedakârlığın Allah'ın rızasına ulaştırma konusundaki etkisi açıkça belirtilmiştir.
Bu nedenle İslam tarihine baktığımızda başta peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) olmak üzere, bütün peygamberler, sahabeler, tabiinler ve onlardan sonra gelen salih kişiler hayatları boyunca dinleri için birçok fedakârlıkta bulunmuşlardır. Kimisi malı ile kimisi canı ile akıllara durgunluk verecek muhteşem fedakârlık örnekleri göstermişlerdir.
Her Müslümanın, İslam dini için kendi gücü nispetinde fedakârlıkları olmalıdır. Çünkü Allah Teâlâ insanın yaptığı fedakârlıklar karşılığında başta rıza ve yakınlığı olmak üzere cennet gibi büyük bir mükâfat va'd etmiştir.
Bizler dünya hayatında bile bir ücret kazanabilmek için birçok fedakârlıkta bulunmak zorundayız. Örneğin uykumuzdan fedakârlıkta bulunarak sabahleyin erkenden işyerimize gelir ve tüm mesaimizi burada geçiririz. Hâlbuki biz uykuyu severiz ama değer verdiğimiz bir amaç için uykumuzdan vazgeçeriz.
Aynen bunlar gibi, Cennet'i istiyorsak, Allah yolunda kulluğumuzun bir gereği olarak birçok isteklerimizden ve sevdiklerimizden fedakârlıkta bulunabilmeliyiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.