FETÖ bu hareketi tek başına yapmadı
15 Temmuz darbe girişimini değerlendiren 12 Eylül 1980 darbesi mağduru, FETÖ'nün kalkışmayı tek başına yapmadığını, bu teşebbüsün arkasında ABD olduğunu söyledi.
12 Eylül 1980 darbesi mağduru Yusuf Coşar, 15 Temmuz darbe girişimini değerlendirdi.
FETÖ'nün kalkışmayı tek başına yapmadığını, bu teşebbüsün arkasında ABD olduğunu dile getiren Yusuf Coşar, Fethullah Gülen'in 20 yıldır ABD'de olduğunu belirterek, Amerika ve CIA’nın bir Müslümana kesinlikle referans olmayacağına dikkat çekti.
Darbe girişimini İLKHA’ya değerlendiren Yusuf Coşar, 12 Eylül darbesinin her kesime yönelik olduğunu, ancak 28 Şubat askeri darbesinin ve 15 Temmuz darbe girişiminin hedefinde İslami kesim olduğunu söyledi.
12 Eylül darbesinin diğer darbelerden faklı olduğunu, çünkü komuta kademesinin başından sonuna kadar işin içerisinde olduğunu hatırlatan Coşar, 12 Eylül darbesinde yaşananları anlattı.
Coşar, “Bütün kamu kuruluşları sabaha karşı tamamen ablukaya alındı ve halk sabah işe giderken sokak başları tutulmuş vaziyetteydi. Sokağa çıkmamız tamamen engellendi. Yıllarca sağ-sol meselesi vardı. Bu sağ-sol meselesinde de kardeş kardeşi öldürüyordu. Kim kimi niçin öldürdüğü belli değildi. Komünizm meselesi gündeme geldi ve sağ kesim onlara karşı çok direniyordu. Tabi bu darbe ülkenin gelişmemesi için dış kaynaklı gerçekleşmişti. Bu da Türkiye’nin kaybı olmuştu kesinlikle bir camianın, bir cemaatin bir kesimin kaybı değildi. 10 yıllık bir darbe geleneğinin arkasına bakarsak, başka ellerin olduğunu görebiliriz. Darbe ilk başlarda kanlı başlamadı. Bütün otoriteyi, bütün çevreyi, bütün kurum ve kuruluşları ele alındıktan sonra, yavaş yavaş başladı. Sonrasında ise tutuklamalar, işkenceler ve öldürmeler oldu.” dedi.
“12 Eylül'ün akıl almaz işkence yöntemlerine maruz kaldık”
12 Eylül darbesinde insanların haksız gerekçelerle tutuklandığını ve kendisinin de 17 yaşındayken gönderdiği bir mektup yüzünden tutuklandığını belirten Coşar, akıl almaz işkencelere maruz kaldığını, Filistin askısına asıldıktan sonra kendilerine insan dışkısı yedirildiğini, idrar içirildiğini söyledi.
Coşar, “O dönemlerde 17 yaşındaydım. Sadece okumak için, 2 ülkeye Türkiye ile anlaşmalarının olup olmadığını öğrenmek, gidip yurt dışında okumak amacıyla mektup gönderdim. Gönderdiğim mektup postada yakalanmasıyla bana karşı bir operasyon düzenlendi. 1981 yılında Diyarbakır’da o işkenceleri bizzat yaşadım ve gördüm. Bir yıl tutuklu kaldım, çok zor bir dönemdi ve Rabbim kimseye böyle şeyler yaşatmasın. 12 Eylül’de yakalandığım esnada beni Diyarbakır’a götürdüler ve mahkemeye çıkarmadılar. Diyarbakır’a götürdükleri esnada Seyrantepe’de 24 gün daha işkencede kaldık. Bizlere uygulanan işkenceler akıllara ziyan işkencelerdi. Filistin Askısından tutun, yalın ayaklarla mucur üzerinde eğitim yaptırmaya kadar. Bizlere marş ezberletirlerdi, günlük periyodik bir şekilde dayak vardı ve bizlere hayale dahi gelmeyecek sorular soruyorlardı. 24 günden sonra mahkemeye çıkarıldık. Mahkemeye çıkarıldıktan sonra cezaevine götürüldük ve asıl işkence o zaman başladı. 19 gün hücrede işkenceler sabah 05.00'ten başlıyordu gece 00.00'a kadar ve gece 01.00'den başlıyordu sabaha karşı 04.00’e kadar. Sanki o işkencelerden zevk alıyor gibiydiler, insanlık dışı muamelelere maruz kalıyorduk.” şeklinde konuştu.
“12 Eylül her kesim içinken 28 Şubat sadece İslami kesime yönelikti”
12 Eylül darbesinin her kesime yönelik olduğunu, ancak 28 Şubat askeri darbesinin hedefinde yalnız İslami kesim olduğunu belirten Coşar, günümüzde de 28 Şubat’tan izlerin olduğunu, sırf Kur’an dersi verdiklerinden dolayı yüzlerce suçsuz insanın şu an zindanlarda olduğuna işaret etti.
Coşar, “Askeriyede 10 yılda bir dış destekli darbe geleneği vardı. Bunlardan 12 Eylül darbesi herkesi etkiledi ve her kesim zarar gördü. Türkiye zarar gördü ekonomisiyle, teknolojisiyle, eğitimiyle 50 yıl geriye gitti. 28 Şubat darbesi çok farklıydı tamamen İslam’ın yayılmasını, İslam’ın gelişmesini önlemek içindi. 28 Şubat’ın mağdurları tamamen muhafazakâr olan dindar kesimdi ve halen 28 Şubat’tan Yusuf-i Medreselerinde yatan kardeşlerimiz var. 28 Şubat 1996’da yalnız zulümler yapılmadı. Etkisi 2000 yılından bu günlere kadar geldi. Evet, hükümet bazı maddelerini kaldırdı ama bu dindar kesime yönelik olmadı ve halen de son bir ay içerisinde ceza alan arkadaşlarımız var.” diye belirtti.
Artık İslami kesimin darbe oyunlarına karşı uyanışa geçtiğini dile getiren Coşar, “15-20 yıldır Müslümanlar bu olaylara duyarlıdır. Yani bu olayların sebebi olan İslami ülkelerde oluk oluk akan kan ne için akıtılıyor? Hedef nedir ve niçin Müslüman ülkelerde kan akıtılıyor? Akıtılan kanlar nedeniyle Avrupa ülkelerinde neden ses seda yok? Bunun en bariz örneği Bosna diyebiliriz. Avrupa’nın göbeğinde 100 binlerce insan katledildi. Avrupa’nın sesi çıkmadı hatta NATO birliklerine sığınan Boşnaklar, Sırplara teslim edildi ve katledildi. Müslümanlar artık oyunu biliyor ve uyanışa geçtiler.” ifadelerini kullandı.
“Gençler darbelerden haberdardır”
Gençlerin darbelerin zararından haberdar olduğunu vurgulayan Coşar, 15 Temmuz darbe girişiminde ilk sokağa çıkan kişilerin yine gençler olduğunu ifade etti.
Coşar, "Artık Müslüman gençlik okuyor, öğreniyor ve araştırıyor. Geçmiş darbelerde annelerin, babaların, büyüklerin kendi çocuklarına anlattıkları o vahşeti o zulmü, çocuklar unutmamışlar. Bu darbe başarıya ulaşsaydı ilk hedef yine İslami kesimdi ve Müslümanları yok etmekti. Çünkü FETÖ şu an tamamen gayri İslami bir yapı halinde, İslami görünüm altında bir çalışma yapıyor. Bugün Ortadoğu’da Suriye’deki DEAŞ gibi örgütlerin kuruluş amacına baktığımız zaman, tamamen dış destekli bir hareket tarafından yönetiliyor.” şeklinde konuştu.
"Amerika bir Müslümana referans olur mu?"
Amerika ve CIA’nın bir Müslümana kesinlikle referans olmayacağına dikkat çeken Coşar, “Fethullah Gülen 20 yıldır Amerika’dadır. Amerika ve CIA ona referans oldu. Amerika bugün hangi Müslümana referans olup korumuştur ki? Tarihe bakın ve yahut Amerika hangi ülkeye girmiştir de o ülkede huzur, sükûnet, barış ve kardeşlik vardır? Bu FETÖ’nun arkasında da Amerika, Fransa ve İngiltere vardır. 2-3 ay onların basınını takip ettiğimiz zaman mesele net bir şekilde ortaya çıkıyor. Halkın unuttuğu bir şey daha vardır o da FETÖ örgütü tek başına bu hareketi yapmadı. Gezi olaylarını iyi incelemek lazım üç ağaç için bir aya yakın İstanbul başta olmak üzere, birçok kenti ateşe verdiler. O camialar, o ekipler veya o terör örgütleri birleşerek kime karşı başkaldırdılar? İslam’a Tayyip üzerinden saldırıyorlar ve hedefleri ise cumhurbaşkanıydı.” dedi.
“Bazı siyasilerin destekleri semboliktir”
ABD destekli darbe girişimine ilk gece destek veren kimi siyasilerin söylemlerinin sembolik olduğunu belirten Coşar, son olarak şunları kaydetti:
“15 Temmuz darbesinde meydanlara bakın, Tekbir seslerinden başka bir ses var mıdır? Meydanlarda kimler vardır? Bazı siyasi partiler, ‘biz darbeye karşıyız, mecliste vardık, orda vardık, burada vardık’ dediler. Ancak onlar semboliktir. Sen kendi parti teşkilatını meydanlara çağırdın mı çağırmadın mı? Meydanlarda senin parti teşkilatın var mıydı yok muydu? Ona bakmak lazım. Meydanlarda Güneydoğu ve Doğuda meydanlara ilk çıkan HÜDA PAR üyeleridir. Bunu basın vermiyor, verse bile çok kısa şekilde veriliyor ve ona da bakmak lazım. FETÖ’nün yapılanması 15-20 yıllık bir yapılanma değildir. 1979’dan beri kamu kurum ve kuruluşlarını ele geçirmekti temel hedefleri de buydu. Ancak başarılı olamadı.”
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.