FETÖ ile mücadeledeki hukuksuzluklar adalete olan inancı zedeliyor
15 Temmuz darbe girişiminden ardından FETÖ ile mücadelede ortaya çıkan hukuksuzlukları değerlendiren mağdur ve avukatları, darbeden sonra devam eden hukuksuzlukların vatandaşın beyin dünyasında kalıcı hasarlara yol açtığını belirttiler.
ABD destekli 15 Temmuz darbe girişiminin ikinci yıldönümü nedeniyle değerlendirmelerde bulunan Batman Baro Başkanı Avukat Abdulhamit Çakan, Avukat İdris Yapıcıoğlu ve haksız yere 6 ay boyunca cezaevinde kalan Molla Şehmus Emlük, darbeden sonra devam eden hukuksuzlukların vatandaşın beyin dünyasında kalıcı hasarlara yol açtığını söylediler.
FETÖ’yü çökertmek ve gizli yapılanmasını ortaya çıkartmak için ciddi bir hukuki mücadele yapıldığını belirten Batman Baro Başkanı Çakan, yargı makamlarının çok hassas davranması gerektiğine vurgu yaptı.
Çakan, “FETÖ darbe teşebbüsü sonrası gösterdi ki Türkiye’de yıllardır tüm devlet kademelerine sinsice çöreklenmiş bir yapının olduğunu gözlemledik. Bu yapı yıllarca daha da sayısını artırmak ve güçlenmek için çok gizli bir şekilde örgütlenmişti. Dolaysıyla darbe teşebbüsünden sonra bu yapıyı çökertmek ve ortaya çıkartmak için ciddi bir hukuki mücadeleye girişildi. Bu sinsi yapıyı ortaya çıkartmak onlarla mücadele etmek ister istemez bazı kesimleri de mağdur etti. İlk etapta yargısal hassasiyetler gösterildi ama bu hassasiyetin azaldığı noktalarda mağdur olan kesimler de elbette olmuştur. Bu oluşumu ortaya çıkarmak için mücadele ve bu mücadelede ister istemez bir takım hatalar yapılmış olabilir. Bu hoş görülebilir mi görülmeyebilir mi bir hukukçu olarak adalete inanan biri olarak tartışılır. Yargı makamlarının bu süreçte çok daha hassas çok daha dikkatli davranmaları gerekiyor. Suçlunun yanında suçsuzunda mağdur olmaması için gerekli hassasiyeti, özeni ve dikkati göstermeleri gerekiyor.” dedi.
Asıl mücadele darbenin beyin takımıyla olmalı
FETÖ mücadelesi beyin takımıyla yapılması gerektiğini söyleyen Çakan, “Asıl önemli nokta bizce şudur; bu oluşuma inanmış oluşumun içerisinde yer almış alt tabaka dediğimiz insanlar hala bu ülkede yaşıyorlar soruşturmalar maruz kaldılar, tutuklandılar, görevlerinden ihraç edilenler oldu ve açığa alınanlar oldu. Ama asıl beyin tabakasını, talimat veren tabakanın, yönetici tabakasının darbe teşebbüsünden hemen önce ya da bir süre sonra yurt dışına kaçtığını gözlemlemekteyiz. Biz asıl mücadelenin bunlara da bunlara karşı verilmesi gerektiğine inanıyoruz. Özellikle ülkeye iadeleri noktasında çalışmalar yapılmalı bunlarla ilgili mahkemede zaten yargılama var ilgili dosyalar alınıp bu dosyalardaki delil ve emarelerden yola çıkarak iadeleri noktasında çalışmalar yapılmalıdır. Bu çalışma yapılıyor bunun farkındayız ama bu iadeleri konusunda bu kişilerin bizce durulmamalı ve gereli mücadele gösterilmeli buna inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Özellikle kriptoların ortaya çıkarılması için iki yılıdır çalışma var”
Kripto FETÖ’cülerin tespiti için çalışmalar aralıksız devam etmesi gerektiğini ifade eden Çakan, konuşmanın sonunda şunları söyledi: “Sinsi ve tehlikeli bir oluşum çoğunlukla kripto lafını kullanıyoruz evet bu oluşumda kripto dediğimiz tabir ettiğimiz çok insan var. Özellikle bu kriptoların ortaya çıkarılması için şu an iki yılın üzerinde bir çalışma var. Zaten yargısal bir mücadelede var yöntemleri ortaya çıkarılmaya başlandı. Nasıl haberleştikleri nasıl çalışma yaptıkları yavaş yavaş ortaya çıkarılıyor ve bu konuda ciddi yargının elinde, soruşturma makamlarının elinde ciddi doneler var. Bu doneler kullanılarak kriptolara da ulaşılabilir. Bizce mücadele devam etmeli evet iyi gidiyor ortaya çıkan çok örgüt mensubu insan var. Yargısal faaliyette devam ediyor ama bu konuda hukuktan hukuk kurallarından taviz vermeden mücadelenin devam etmesi gerektiğine inanıyoruz.”
“FETÖ devletin en kılcal damarlarına kadar sızmış bir yapı”
FETÖ ile mücadele konusuna değinen Avukat İdris Yapıcıoğlu da FETÖ'nün devletin en kılcal damarlarına kadar sızdığına dikkat çekti.
Yapıcıoğlu, “FETÖ ile mücadele aslında bakarsanız yapısı çok farlı bir oluşum olduğu için mücadele tarzının da değişik olması beklenebilir. Yani düşünün ki bir doktor bir hasta geldiği zaman ameliyat eder narkoz verir. Ama doktor kendi kendini ameliyat ettiği zaman bu çok daha farlı olur yolu da farklıdır çekilecek acılar da farklıdır. Bu anlamda doktorun kendini ameliyat etmesi gibi bir duruma benzetebiliriz. Devletin en kılcal damarlarına kadar sızmış bir yapıdan bahsediyoruz. Devletin kendi bünyesindeki bu yapıyla mücadele ediyor. İlk baştaki refleksle KHK’larla çok kişi işten atıldılar bu mücadele edilen FETÖ’nün hareket tarzından kaynaklı olarak kamuoyu tarafından makul karşılandı. Mağduriyetler olmasına rağmen ancak; bu mücadele yapılırken gerekli özenin gösterilmediği gibi şeklinde bir inanla yavaş yavaş kamuoyuna yansıdı.” dedi.
"FETÖ ile mücadelede beklenenden daha fazla mağduriyetler yaşandı"
FETÖ ile mücadelede ortaya çıkan hukuksuzluklara değinen Yapıcıoğlu, “FETÖ ile mücadelede beklenenden daha fazla mağduriyetler yaşandı. Gerekli özen gösterilmedi. Bu nedenle kamuoyunda ciddi bir FETÖ ile mücadele eden ama bu mağduriyetlerde oluşmasın bu mağduriyetlerin oluşmaması için elinizden geleni yapın şeklinde bir talep yükseldi. Biz de mücadele sırasında gerekli özenin gösterilmemesi kaynaklı olarak ciddi mağduriyetlerin meydana geldiğini halen devam ettiğini biliyoruz. Bu nedenle mücadele tarzı özellikle mağduriyetlerin minimuma indirmesi gereği beraber yürütülmelidir. KHK’lar ile işten çıkarılmalar ve bu işten çıkarılan kişilerin etkili hukuki yollara başvuramamasına yol olmaması ya da olan yolların etkili olmaması şeklinde söyleyebiliriz. Yine bir dönem gündeme getirilen tek tip elbise ile yargılamaların yapılması meselesi vardı ki bu o gündeme geldiği zamanda itirazımız dile getirilmişti. Lekelenmeme hakkı olarak söyleyebileceğimiz ilkeler ihlal edildi.” diye konuştu.
Her şeye rağmen vatandaşların FETÖ’nün bitirilmesi gerektiğini söyleyen Yapıcıoğlu, “Tutukluluk süreleri ile ilgili ihlaller KHK’lar vasıtasıyla aşılmaya çalışıldı. Ama bir ihlal varsa bir şeyin kanuni olması ayrı hukuki olması ayrı bir olgudur. Bu hukuksuzluklar hep yaşandı. Bir kısmı yaşanmaya devam ediyor. Bunların tabi ki bertaraf edilmesi gerekir. Bu hukuksuzluklarla 15 Temmuzdan öncesinde de mücadele vardı. Ama 15 Temmuz'dan sonra yoğun bir şekilde başlanılan FETÖ ile mücadelede hukuksuzluklara rağmen vatandaş, kamuoyu ‘evet bunlar olmasa iyidir ama mecburen oluyor’ şeklinde bir algısı hukuksuzlukların biraz pervasızca biraz özensiz hareketlerle yaygınlaşması neticesinde elbette ki kamuoyunun da bu yapılanlar FETÖ ile mücadele işini aşmıştır. Tamamen mağduriyetler göz ardı edilmekte şeklindeki bir algıya dönüşmüştür ki bu algını giderilmesi için bile olsa daha özenli çalışmalar yapılması gerekir.” ifadelerini kullandı.
“Memleketimize, dinimize, milletimize zararlı FETÖ yok olması gerekir”
Haksız yere Bylock’tan 6 ay boyunca cezaevinde kalan FETÖ mağduru Molla Şehmus Emlük ise şöyle konuştu:
“Devletin FETÖ ile mücadelesini çok tasdik ediyorum çok güzel oldu. Böyle memleketimize, dinimize, milletimize zararlı bir örgütün yok olması gerekir. Hükümette bunun üzerine gitti gerçekten faydası oldu. Daha küçük zararlarla bunun bertaraf ettik. Evet, 250 kişiye yakın şehit verdik. 3 bine yakın yaralı verdik. Fakat buna rağmen daha fazla yara almadan bertaraf ettik diyebiliriz. İlerde daha zararlı olabilirdi. Bizim devletimiz, milletimiz, dinimiz için daha kötü olabilirdi. Rabbime şükürler olsun demek ki iyilerin duası ve Müslümanların fedakârlığından dolayı Allah (celle celaluhu) bunları bertaraf etti.”
“At izi it izine karıştırılmış”
FETÖ mücadelesi adı altında ortaya birçok hukuksuzlukların yaşandığını söyleyen Emlük, “Hukuksuzlar çok oldu. Ben o hukuksuzluklarından dolayı mağdur olanlardan biriyim. FETÖ’den dolayı yakalandım ByLock nedeniyle 6 ay ceza evinde kaldım. 6 ay az bir süre değildir. Savcıların, hâkimlerin bu konuda çok hassas davranmaları lazım, at izi it izine karıştırılmış bunu ayırmaları lazım. Zaten hâkim ve savcıların görevi de budur. Ben bu yüzden yakalandım, hatta hâkime ‘benim kim olduğumu kime sorarsanız size söylerler’ dedim. Yani bu örgütle yakından uzaktan alakam yoktur. Kendi üzerimden örnek veriyorum o kadar çok haksızlıklar oldu ki hesapsız sualsiz 6 ay beni ceza evinde koydular, bütün işlerin perişan oldu ailem perişan oldu. Kendim perişan oldum bide bunun manevi zararları bambaşka zaten bunun manevi zararları daha da kötü. FETÖ kötü niyetli bir örgüttür. Bu nedenle dışarıda vatan haini olarak gösteriliyorsun ve bu da manevi olarak çok kötü bir lekeydi. Bunun silinmesi gerçekten çok zordur.” ifadelerini kullandı.
“Bylock 11 bin 480 kişi mağdur edildi”
Kendisi gibi birçok kişinin mağdur edildiğini dile getiren Emlük, “Bylock diye bir şey taktılar bize aynı zamanda şunu da söyleyeyim hakimler, savcılar, devlet herkes bu oyuna geldi. Yani herkese tuzak kuruldu. Bylock adı altında binlerce insanı mağdur ettiler. 11 bin 480 kişi mağdur edildi. İşte bu adaletsizliktir. Benim adalete karşı güvenim sarsıldı. Zaten hak hukuk diye bir şey yoktu. Fakat ben bunu bizzat yaşadığım için mağduriyetin nasıl olduğunu biliyorum. Şimdi bu adalete güvenme konusunda, devlete güvenme konusunda beynimde büyük zararlar edindi. Aileminkinde de aynı şekilde, benimle aynı kaderi paylaşan çok kişi var. Yani gerçekten Türkiye’de adaletin olduğuna inanıyor musunuz hiç Türkiye de adaletin olduğuna kesinlikle inanmıyorum.” şeklinde konuştu.
“Cezaevlerinde FETÖ mağduru insanlar var”
Cezaevlerinde FETÖ mağduru insanların olduğunu belirten Emlük, “Bir insan darbe yapıyor serbest kalıyor. Bir insan bir derneğin sırf yemek davetiyesine gittiği için 12 yıl ceza veriliyor. Fakat elebaşları serbest kalıyor. Adil Öksüz nerde Adil Öksüz nereye gitti? Kim bıraktı nereye bırakıldı? Veyahut şimdi FETÖ elebaşları hepsi kaçtı. Niye kaçırıldı. Kaçırılanlar kim yani gerçekten adalet olsaydı böyle olur muydu? Zaten hâkimler savcılar adil olsaydı şuan Türkiye bambaşka bir ülke olurdu. Mesela şu an 28 Şubat mağdurları var. Cezaevlerinde FETÖ mağduru insanlar var. Bunlar bırakılıyor mu? Yok, 2000’de de ceza aldım bu zulüm değil mi gerçekten adil mi davrandılar. 2000’de ben FETÖ’den dolayı yakalandım işkence gördüm. Ceza aldım, şimdi 2017’de de FETÖ’cü suçlamasıyla ceza evine girdim sorgusuz sualsiz 6 ay ceza evinde kaldım.” dedi.
Adalete güveninin olmadığını yaşadığı mağduriyetlerle bir daha güven duygusunun yıkılmasına neden olduğunu söyleyen Emlük, şunları söyledi: “Böyle adalet mi olur kim beni inandıracak şuan darbeyi planlayanlar teşebbüs edenler ellerini kollarını sallayarak dışarı çıkıyorlar. 28 Şubatı yapan bütün generaller hepsi dışardadır. Müebbet yemiş dışarda tur atıyor ama 28 Şubat mağduru insanlar hala ceza evlerinde Türkiye’nin tek kurtuluş reçetesi adalettir. Hâkimler ve savcıların gerçekten çok hassas olmaları lazım bir insanı yakalamak o kadar basit olmamalı ve yakalayacaksan önce araştır. Yakaladığın zamanda bırakma tam araştırılsın bırakılmasın mesela beni araştırmadan yakaladılar 6 ay ne mahkemeye çıkardılar ne de başka bir şey sonunda da pardon dediler. Savcıya ‘sonunda pardon diyeceksiniz ama o pardon benim mağduriyetimi gidermez’ dedim.”
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.